• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İçin... İçin... Yanıyor FİLİZ ÖZKOL

İçin... İçin... Yanıyor

filizozkol@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.06.2018, 00:00

İçin için ağlamak sözlük anlamı "İçlenerek ve iç geçirerek ağlamak, çok ağlamak, yürekten gözyaşı dökmek anlamlarında da kullanılan bir kelime grubu olarak dilimizde yerleşik hale gelmiş olsa bile, hayatımızda kullandığımız o kadar çok alan var ki... Bir şeye fazla özlem duyduğunuz zaman içinizde kopan fırtınalardır bir bakıma. Ah o özlemler. Bitmeyen tutkular. Duyguların beslendiği ve varmak istediğimiz noktalara ulaşamamanın verdiği zorluklar. Yüreğimizin bir yanının hep eksik kalması. Görünmeyen gözyaşlarımızın söndüremediği yangınlar.
Bazen bir aşk, bazen bir aile acısı, bazen hayatın bize oynadığı oyunlar ve içimizin kavrulması. Yine eskilerin deyimiyle "İçi seni, dışı beni yakar" sözcüklerinin bize yaşattığı duyguların tanımı. Tüm şarkıların bir tarafı hep yangınlı alevlidir. Ateş bize hem yakın hem uzaktır. Sıcaklığında ısındığımız duyguların şiddetini arttırarak bizi yakmasındaki gerçek nedeninin altında bu dünyanın sanal duyguları yatıyor aslında.
Karşımızda ağlayan bir kişi gördüğümüz zaman "DEĞMEZZZ" diye teselli ederken, sıra bize geldiğinde o ateşi maalesef biz de duyuyoruz ister istemez.

DERİN İZLER BIRAKTI

Türk sanat müziğini sevenlerin aşina olduğu bir şarkıdır "İçin için yanıyor, yanıyor bu gönlüm" İlk defa Nesrin Sipahi'den dinlemiştim. Yaşım çok küçüktü. Çok etkilenmiştim. Türkan Şoray'lı filmlerin vazgeçilmezi olmuştu bu şarkı. Daha sonra; o yılların birçok filmlerinin altına döşenmiş bu yanık mısralar, o dönemde birçoğumuzun yüreklerinin derinlerinde iz bıraktı.
Karşı komşu kızı Perihan ablam vardı. O dönem; nişanlısından ayrılmıştı. Acı ve hüzünle karışık küçücük bir pikapta sabahtan akşama kadar dinlerdi bu şarkıyı ağlayarak.
Teselli etmek istesem de; çocuk kalbim hissederdi bir yangını söndürmenin kolay olmayacağını. Yine eskiler derlerdi ki; küçük çocukların hisleri büyüklerden daha saf ve temiz olurmuş. Keşke oradaki duygularımıza "PAUSE" yapabilseydik. Hep orada kalabilseydik.. Saf ve temiz geldiğimiz bu dünyadan kirlenmiş olarak ayrılırken, ne musalla taşı ne de hoca paklayabiliyor bizi.
Çok sevdiğim arkadaşım Gönül'ü hastane odasında ziyarete gitmiştim. Nefes alamıyor ve akciğer problemleri yaşıyordu.
Yatağının yanına oturup elini tuttuğumda hıçkırmaya başladı. "Yıllarca kayınvalidem ve eşim arasında kaldım. Hep sustum. Sonuç ortada. İçimdeki alevler tüm vücudumu sardı" 40 derece ateşle yatıyordu.

YÜREĞİMİZİ YORUYORUZ

Ateşin düştüğü yeri yaktığı bir gerçek.
"Hiçbir şeyi dert etmeyin" cümlesi bazen işe yaramıyor işte. Etten kemikten ve duygudan ibaret bedenimizin içinde küçücük yumruk kadar bir yüreğe neler sığdırmıyoruz ki. Onu hırpalıyor ve yoruyoruz. Dünya değerlerinin ne kadar basit olduğunu hastane odalarında daha iyi anlıyoruz. Sağlık her şeyden önemli. Bizi terk eden sevgililer, günlük yaşantımızdaki konular, hayatın içinde gereksiz koşturmalarımız, kazandığımız zaferler, kaybettiğimiz sınavlar, hepsi bu dünyada kalıyor. Herkes, her geçen gün biraz daha yoruluyor. Evren var olduğu müddetçe bu koşturmalar hiç bitmeyecek. Nesillerden nesillere aktarılan yürek yangınları geçmeyecek. Her yenilgi bir zafere, her zafer bir yenilgiye gebe kalırken; insanlık hep tuhaf değerlerin peşinde olacak. Şarkıların da ayrılık ve yanık satırları insanlığın tarihi kadar hüküm sürer.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA