Ülkemiz sadece orijinal işleriyle değil, uyarlamalarıyla da başarılı. Bir nevi tıp dünyasının Sherlock Holmes'ü olan Dr. House, bizde Hekimoğlu adıyla uyarlandı. Dizi sürelerinin uzunluğu sorunu olmasa, başarılı bir uyarlama...
Bir nevi psikopat olan (Psikopati bir duygu durum bozukluğudur. Kişi son derce zeki ve duygusuz olabilir) uçuk doktor rolünde Timuçin Esen yine ışıldıyor.
ATİYE
Bir dijital platform dizisi. Konusu ve türü itibarıyla klasik yerli yapımlardan ayrılıyor. Arkeolojik ve kültürel Anadolu hazineleri olan Göbeklitepe ve Nemrut üzerinden bir gizem öyküsü anlatan Atiye, inanılmaz bir reklamla piyasaya girdi ve o platformun en hızlı izlenen yerli dizisi olma rekorunu kırdı. Yine de bayılanlar ve nefret edenler olarak izleyiciyi ikiye böldü. Elbette aksayan yönleri var.
Özellikle başrol oyuncuları Beren Saat ve Mehmet Günsür, izleyicide istenen inandırıcılık seviyesine ulaşamadı ama yardımcı karakterler göz dolduruyor.
Konu müthiş ve her şeyden önemlisi, ülkemizde turizm akışı başlatabilecek bir yapım bu. Sırf bu nedenle bile destek görmeyi hak ediyor. Kötü adam Tim Seyfi'ye özel bir alkış...
KADERİN DOĞDUĞUN EVDİR
Bana göre İstanbullu Gelin, ülkemizde yapılmış en iyi drama dizisi oldu.
Psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu'nun 'Hayata Dön' adlı eserinden uyarlanan bir diziydi. Yine de kitabı okuyanlar, bunun 'fazlasıyla' serbest bir uyarlama olduğunu bilirler. Dizi, kitaptaki 3 gerçek karakteri "gerçeği kafasına göre eğip bükerek" kullanmıştı. Sonuçta faydalı bir iş ortaya çıktığı ve ülkemizde mesafeli bakılan terapiye ısındırdığı için bu yönü affedilebilirdir. Benim gibi İstanbullu Gelin hayranları, Budayıcıoğlu'nun 'Camdaki Kız' eserinden (yine fazlaca serbest bir şekilde) uyarlanan son dizsini de heyecanla bekliyordu. Ve sonuç! İlk bölümden konuşmak haksızca olacaktır ama yine de ilk bölümü sarkan dizilerin ne kadar hayat öpücüğü verilmeye çalışılırsa çalışılsın bir noktada erken finale zorlandığını biliyoruz. Dizinin başrol oyuncuları göze hoş görünen ve bilinen kişiler ama yine de yapımda Esma Sultan gibi insanı ilk bölümden büyüleyen bir karakter yok. Konu ne kadar gerçek hikaye olduğu iddia edilirse edilsin, klişe ve inandırıcılıktan uzak görünüyor.
Özellikle çocuğunu 'kendi kaderini yaşamasın diye' zengin eve besleme olarak veren fakir annenin, aradan yıllar geçtikten sonra aklının başına gelip zengin şartlarda yetişen ve hukuk okuyan kızını mahalle tamircisiyle evlenmeye zorlaması çok mantık dışı görünüyor.
Budayıcıoğlu'ndan uyarlanan bir eser olduğu için bir iki bölüm daha şans vereceğim ama bu diziden pek umudum yok, söyleyeyim...