• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Kadın da erkek de iki yüzlü HAKAN URGANCI

Kadın da erkek de iki yüzlü

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.07.2020, 00:00
İki yüzlüyüz... Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Hem kadını, hem erkeği... Çoğunluğu kadınlardan oluşan bir takipçi kitlem var. Her fırsatta erkekleri suçluyorlar. Oysa ben bunun için onları suçlamıyorum... Çünkü takipçilerim erkek olsaydı yine durum değişmeyecekti. Onlar da her durumdan kadını sorumlu tutacaktı.

Her iki cins de birbirine düşman olarak gönderilmiş gibi. Sanki sadece kısa bir süre, dünyaya evlat vermek için bir araya gelip sonra sonsuza dek -bedenen olmasa da- kafaca ve kalben ayrılıyorlar. Nadir iyi örnekler var ama geneli böyle maalesef...

Peki sorun nerede? Hemen erkekler Mars'tan, kadınlar Venüs'ten geyiğine girmeyelim. Evet, artık hepimiz biliyoruz ki farklı iletişim şekillerine sahibiz ve bu sorun yaratıyor. Benim asıl ilgilendiğim, bu ülkenin kadın ver erkeğine özgü sorunlar ve başta 'iki yüzlü olduğumuzu' iddia ederken tezim, bu toprağın insanı üzerineydi.

Zira bizim, bize özgü dertlerimiz vardı.

MAKYAJLANMIS KORKU
Bu toprağın erkeği, kadını tarafından 'aslan-kaplansın' diye büyütüldüğü, 'erkek adam ağlamaz' gibi tespitlerle cins olarak gücünün abartıldığı ve robotlaştırıldığı bir ortamdan söz ediyorum. Erkeğin duygulanma ve duygularını gösterme yetkisi daha çocukken elinden alınıyordu. Bu durumda erkek, bir tek duygu hariç tüm duygularını ya yadsıyor, ya da kendi içinde yaşıyor, bir anlamda duygusal bir yalnızlık adasına çekiliyordu. Tek duygu hariç demiştim. Erkek güçlüdür tezine uygun görünen tek duygu, öfkeydi.
Aslında öfkenin makyajlanmış korku olduğunu görmeden bunu ifade etmesi serbest bırakılıyordu.
Erkek de korktuğunda öfkeleniyor, üzüldüğünde yine öfkeleniyordu.
Ondan sonra da erkek, şiddet gösteren ve sadece bundan anlayan bir varlık olarak resmediliyordu.

GELİNLE GÜÇ YARISI
Gelelim kadına: kadın, evdeki -sözde güçlü- erkeğin sultası altında yaşadığı için, bir miktar eziliyordu.
Kadının da gücü daha çocukken elinden alınmıştı çünkü... İdeal bir genç kızın, evcilleştirilmiş bir dişinin nasıl olması gerektiği konusunda yüzlerce fikri vardı toplumun...
Gücünü ifade etme şansı elinden alınan kadın, gücü ancak erkek evlat aracılığıyla elde ettiği için geç gelen bu iktidarın keyfinden vaz geçmek istemiyor, oğluna hükmediyordu.
Oğluna bu yüzden 'erkek adam' ile başlayan cümleler söylüyordu. Bu yüzden oğlu aracılığıyla dış dünyayla, özellikle de geliniyle güç yarışına giriyordu.

EŞİT ORANDA KABAHAT
Burada bir kısır döngü var, görüyorsunuz. Birinin davranışı, diğer cinsin davranışının sebebi. Yani her iki cins de eşit oranda kabahatli.
Bu işimize geldiği için diğer cinsi suçluyoruz. Oysa bu işi kimin başlattığı sadece bir yorum meselesi ve yorumlar asla objektif olamaz.
Sonuçta erkek; gücü kadına vaktiyle devretmeye yanaşmadığı için tüm 'güçlü olma' sorumluluğunu üstüne almış oluyor. Gücün bedelini de duygu olarak ödüyor. Kadın ise hep erkeğe 'duygularını bana göstermeni istiyorum' dese de aslında buna hiç hazır değil. Çünkü herhangi zayıf bir duygu itirafı karşısında erkeğini güçsüzlükle suçlamaya hazır. Böyle olunca hakkı olan gücü, duygularını özgürce ifade edebilme şansı karşılığında erkeğe süresiz olarak devrediyor.

Sonuç: kadına gücünü, erkeğe ise duygusunu dolaysız ifade edebilme gücü verildiğinde bu toplum sonsuza dek değişecektir. Ancak biz iki yüzlüyüz dedim ya; hem ölmeyelim istiyoruz, hem de cennete gidelim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA