Bu köşeden İzmir'deki teknoparkları en çok yazan benim, özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi'nin kurduğu iki teknoparkla gelişen o çok amaçlı ekonomik kalkınma kültürünü...
Çünkü kentin kurtuluşunun teknoparklarla birlikte çalışan, AR-GE kültürünü geliştiren işletmelerle mümkün olabileceğine, bu projeye katkı sağlayan bilim insanı ve işletmecinin ülkemizin geleceğinde de söz sahibi olacağına inananlardanım.
İşin özü, Türkiye 10 bin dolar GSMH'da orta gelir tuzağını aşamıyor.
Bunu aşmanın yolu ise katma değeri yüksek ürünler üretip satmak... Bunu da araştırma ve geliştirme ile yani AR- GE ve inovasyonla gerçekleştirmek mümkün...
Bu konuda ülkemizde son yıllarda çok ciddi çabalar gözlüyorum. Örneğin ARGE'ye GSMH'dan ayrılan pay 0.3'ten 1.0'a dayandı... Son çıkan AR-GE yasası da bu çabaları destekledi ve yeni muafiyetler getirildi. Tasarım merkezlerini de teknoparklar kapsamına aldı.
İzmir'de bu konuda özellikle Dokuz Eylül Üniversitesi'nin katkıları ve çalışmaları dikkat çekici...
Dokuz Eylül Üniversitesi 1982'de kurulan ve 35 yıla yaklaşan eğitim yaşamıyla binlerce öğrenci yetiştirip çok sayıda akademisyene kucak açan Türkiye'nin köklü üniversitelerinden biri... İsmini aldığı İzmir'in kurtuluş tarihi olan 9 Eylül'ü marka yapan üniversite şimdi emek verdiği kentin geleceğine ışık tutmak, ekonomik kalkınmasına katkı sağlamak ve en büyük sorunlardan biri olan beyin göçünü önlemek adına çalışmalar yapıyor. Bu çalışmalardan en önemlisi de sağlık ve teknoloji teknoparkları...
Buna iki örnek var; Dokuz Eylül Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi (DEPARK) bünyesinde yer alan Teknoloji Teknoparkı'nda Ericcson, Arkas gibi bilişim ve teknoloji şirketleri yer alıyor.
Şu anda teknoparkta yer yok. Bu yüzden 3. Bina'da şirketler sırada bekliyor. Diğeri de üniversitenin sağlık yerleşkesi içinde yer alan Türkiye'nin ilk ve tek sağlık temalı teknokparkı. Bununla entegre olan İzmir Uluslararası Biyotıp ve Genom Merkezi (İBG) Türkiye'de tek... Temelleri 2006 yılına dayanan merkez 150 milyon liralık yatırım bütçesi ile Güney Avrupa ve Ortadoğu'nun en büyük AR-GE merkezi... Nobel ödüllü bilim adamımız Aziz Sancar merkezin bilim kurulu üyesi...
Bu merkez İzmir'i uluslararası sağlık ARGE ve inovasyon merkezi yapacak proje..
İzmir'i Türkiye çapında, dünyada ses getiren bir AR-GE ve inovasyon merke yapan bu iki teknoparkın, hızla yükselmesinde etkili bir isim var, Dokuz Eylül Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Genel Müdürü Necip Özbey... ODTÜ Endüstri Mühendisliği bölümü mezun olan ve teknoparklar konusunda ülkemizdeki önemli isimler arasında yer alan Özbey, doğup büyüdüğü kent olan İzmir'i zirveye taşımak için olağanüstü çaba gösteriyor.
Yıllarca OSTİM Teknoparkı direktörlüğünü yapan, ülkemizde pek çok teknoparkın yönetimi kurulunda görev alan, Akdeniz Üniversitesi Teknoparkı'nın kurucu genel müdürü olan Özbey, dünyadaki gelişmeleri adım adım izliyor, bilgi birikimini ve deneyimlerini Dokuz Eylül Üniversitesi Teknoparkları için kullanıyor.
Önceki akşam kendisiyle sohbetimizde, kısa sürede başdöndürücü bir şekilde, teknoparklar ve iş dünyasını anlatan Özbey, bilim insanı ve sanayici arasındaki işbirliğini etkili bir şekilde sağlıyor.
Dokuz Eylül Teknoparkları'nın üç yıl gibi bir sürede söz sahibi olmasındaki önemli isimlerden biri Özbey... Kendisi hem üniversite hem de İzmir için büyük kazanç...
Şimdi üniversite yeni yönetimiyle, dünyanın sayılı eğitim kurumlarından biri olma niteliği kazandı. Üniversitenin kuruluşundan bu yana tıp dışında seçilen ilk işletmeci rektör olan Prof. Adnan Kasman, bu değerlere sahip çıkmak ve çizeceği ilerici tabloda harekete geçmek için, teknoparklar kuşkusuz en önemli koz ve kazanım alanı olacaktır.