Türk insanı kendini bu kadar çok mu önemsiyor sahiden...
Ya da herkes bizim bilmediğimiz işler çeviriyor da biz ayakta mı uyuyoruz!
Yahu bizim sokaktaki yaşlı teyze CIA ajanı mı?
Yoldan gelen geçen var mı bakmadan pencereden silkelediği o masa örtüsüyle gizli bir şifre veriyor olabilir mi?
Peki ya hemen her gün camları silen o amca!
"Bir erkek niye her gün cam siler yahu" diye beni düşündürerek, aklımı karıştırıyor ve yaptığı antin kuntin işleri fark etmemi mi engelliyor!
Ne iş!
Eğer sıradan bir hayat yaşıyorsan...
Terör, terörist, silahlı saldırgan, canlı bomba gibi kelimeler, hayatında yer almıyorsa...
Bunlarla sadece okuduğun gazete ve izlediğin televizyon haberlerinde karşılaşıyorsan niye bu kadar korkuyorsun yahu!
Al işte!
Son olarak dolandırıcılar Trabzon'da bir kadını aramış ve kendisini polis olarak tanıtıp, "Reina saldırganının evinde çıkan listede eşinizin ismi yazılı. Hesabınızdaki paraları polise teslim edin" demiş...
Kadın da gitmiiişş bankasındaki 90 bin TL'yi aslanlar gibi çekip bunların istediğini yere, elektrik direğinin yanına bırakmış...
Bununla da kalmamış...
Dolandırıcılar bir daha aramış kadını ve "Hesabınızda başka para varsa onları da şu adrese getirin" demiş...
Hoppaaa...
Ve kadın geri kalan 95 bin TL'yi de çekip, parayı, istenen diğer adreste, bir TIR lastiğinin kenarına bırakmış...
Veee o an aydınlanmış işte!
Nihayet, "Yahu benim bakkala gitmeye bile üşenen çizgili pijamalı kocamın Reina saldırganı ile ne işi olur! Ben bu adama iki yumurta bile kırdıramıyorum.
Gözü kör olmayasıca çöpü bile zor atıyor" diyerek kendine gelmiş...
Yani bu son diyalog benim hayal ürünüm tabii.. Ama yani kadının yerine kendimi koydum da... Neredeyse 200 bin TL kaptırdıktan sonra birdenbire kendime gelir ve "evlilik filmimizi geri sararak" 007 James Bond sandığım kocamla ilgili gerçekle yüzleşirdim!
Bana güvenin!
Kadın bunları kesin söylemiştir!
Evet ne diyorduk, bu kandırılmanın altında yatan nedeni bulmak istiyoruz değil mi?
Valla hesap ortada!
Aramızda gizli seri katiller, CIA, FBI ajanları yoksa...
Gazeteler, televizyonlar "bangır bangır" bu dolandırıcılık olaylarını yazıp, çizip, "Aman etmeyin, eylemeyin bakın düşmeyin bu tuzaklara. Yahu deli misiniz, polis sizden niye para istesin... Sen zaten bu işlere bulaştıysan hangi para seni kurtarır...
Silkelen ve kendine gel" diyorsa...
Buna rağmen doktoru, mühendisi, profesörü bile bu tuzağa düşüp, "Eller yukarı" dendiği anda paraları sökülüyorsa...
"Bangır Bangır" dinlenen tek şey Gülşen'in şarkısıdır!
O halde bu şarkı, hala iflah olmayıp, bu dolandırıcılık tuzağına tüm düşenlere gelsin, "Yanım çok kalabalık sesin gelmiyor bağıııırrr!"
Ev almayana dayak geliyor!
İnşaat sektörünün patronları çıldırdı!
Sektör temsilcilerinin yaptığı toplantıda 20 yıl vadeli konut satışı kararı çıktı...
Faiz oranları için de bankalarla görüşme yapılacak...
İner gibi yapan ama sonra "beklemeye" geçen faizlerin de yüzde 0.70'e ve daha aşağıya düşmesi gündemde...
Buraya kadar her şey güzel...
"Ev almayanı dövecekler" neredeyse ama bakalım ev sahipleri için ne yapacaklar?
Geçenlerde sorduğum bir daire için "950 bin TL" istendi!
Ev, Alsancak'ın ara sokağında ama ev sahibinin kafası sanırım New York'ta falan!
Bir de ev sahiplerinin dev aynasında gördükleri dairelerini "normal görüntü"ye getirdik mi, inşaat sektörü bu kampanya ile uçar gider!