Nedir bu Bodrum'dan çektiğimiz!
Yıllardır, "sevgiliye göz koyan" hain "rakip" misali, Çeşme'ye gelen turistimizin peşini bırakmadı...
"Kumsala kumsal, denize deniz" dedi...
"Çeşme'de ne varsa ben de iki katı" diyerek, "kazık fiyatlar"da yarıştı...
Otel fiyatları zaman zaman Çeşme'yi solladı...
Hangi restoranın daha pahalı olduğuna karar veremedik...
Tabii bu kararsızlığı, yerli kadar yabancı turist de yaşadı...
Ah bu Bodrum ahh!
Çeşme planları yapan turisti kendine çekmek için bir sürü oyun oynadı!
Yabancı turistler, "Amaaann bas bas paraları Bodrum'a, bir daha mı geleceğiz dünyaya" diyerek çoğu kez onun yolunu tuttu...
Velhasalıkelam, bu Bodrum denilen illet, yazları yakamızdan düşmedi...
Fakat kıskançlığın bu kadarına da pes!
Yazın güneşimizi, denizimizi, kumsalımızı kıskanan Bodrum; şimdi de yağmurumuza göz dikmiş!
Bakın şu fotoğrafa...
Biz bu manzarayı İzmir'de görmeye alışkın değil miyiz!
Bu yağmur, su baskınları, nehire dönüşen yollar bizim değil mi?
Seni gidi kıskanç Bodrum!
Kışımıza da göz dikti!
Yalnız küçük, ufacık tefecik bir hata yapılmış kıskançlığın dozu kaçırılırken!
Bu konuda bizimle yarışmayacaklardı...
İzmir, yıllardır topu topu 2-3 ay süren turizm sezonundan kurtulmaya çalışıyor...
"İzmir'de turizm 12 aya yayılacak" diye, biz yazmaktan; birileri de söylemekten bıkmadı ama icraat yok!
Turist İzmir'e kışın gelmiyor!
"Elinizi termal sudan, soğuk suya sokmayacağız" falan diyoruz ama ı-ııhh! Olmuyor!
Eee haklılar tabii!
Bizler artık İzmirliler olarak, yağmurda "balıkadam" moduna geçmeye alıştık...
O turistlerin sağanak yağışlı bir havada İzmir merkeze geldiğini düşünsenize...
Elin turisti, o su basan yollarda mı yürüyecek?
Dize kadar suyun içinde kalıp işyerlerinde alışveriş mi yapacak!
Hata yaptın Bodrum!
Bu konuda İzmir'i kıskanmayacaktın!
Bizim gittiğimiz yol, yol değildi!
Bak sana dost tavsiyesi...
Yol yakınken geri dön!
Ve yaz yaklaşırken bir tavsiye daha...
Çeşme'de kazıklanmaktan fena sıkıldık, bu yaz rotayı sana çevirmeyi planlıyoruz...
Fakat, sen de "Yerli turiste güle güle.
Hoşgeldin Tatyana!" diyeceksen, bu yaz Komşu'dayız ona göre!
Sonra çok kıskanırsın!
Botu yağmurda giymişsiniz!
Madem yağmurla başladık, devam edelim...
Başlıktaki cümleyi, Alsancak'taki ünlü bir ayakkabı mağazasında duydum...
Olay şöyle:
Markanın kış kreasyonundan, İzmir'in bereketli yağmurlarında giymek için bot satın aldım ve sadece bir kere giydim.
Eve döndüğümde bot 10 yıl yaşlanmıştı!
Yeşilçam filmlerinde bir gecede saçları beyazlayan başrol oyuncusu gibiydi!
Ama işte bot bu! "Ne derdin var senin. Anlat" denildiğinde cevap vermediği için, mecburen bu soruyu, birkaç gün sonra tekrar gittiğim mağazanın satış görevlisine sordum...
Dedim ki, "Bizimkinin derdi ne? Bu niye böyle bir anda eski yüzlü oldu?" Ve satış görevlisi bana, "Botu yağmurda giymişsiniz" dedi!
Bu şahane cevabın ardından büyük bir hata yaptığımı anladım...
Yağmurda şıpıdık terlik ya da bir metropol kadını olarak stiletto giymeliydim!
Zaten bot dediğin ürün, Çeşme'de bikiniyle kombine edip, kumsalda yürümemiz için yapılmıştı...
En kötü ihtimalle, elimde kahveyle Alsancak'ta arz-ı endam ederken, kot pantolonuma "süs" olarak eşlik etmeliydi...
Cevap harikaydı ama yine de merakım tam giderilmedi...
Mağaza genel merkezine mail yollayıp, "Yağmurda giyilmesi için hangi ürünü üretiyorsunuz. Ben bot aldım ama olmadı" diye soracağım...
Cevabı paylaşırım...