2 aydan fazla süren sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar yüzünden evinden barkından işinden gücünden olan, çalışamadığı için kredi vs borçlarını ödeyemeyen, sağlık sorunları yaşayan vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi için çok yönlü bir rehabilitasyon süreci başlıyor. Ve; terörün yarattığı olumsuz koşulların bir an önce giderilip, teröre ve teröriste destek vermediği için cezalandırılan masum halkın yaraları en kısa sürede sarılacak. İlgili tüm bakanlar ve bakanlıklarla birlikte Başbakan Davutoğlu da, her hafta o bölgedeki bir ile bizzat giderek, devletin halkının yanında olduğunu gösterecek. Sadece Başbakan da değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ülke genelinde gezilere başlıyor. Hem bu süreci anlatacak, hem devlet başkanı olarak halkın yanında olacak. Ve, bu gezileri sadece kendisi değil, aralarında Hak-İş, Memur-Sen, Askon'un da bulunduğu 290 STK tarafından oluşturulan Türkiye Anayasa Platformu üyeleriyle birlikte yapacak.
Yeni Anayasanın neden gerekli olduğu da anlatılacak, Türkiye üzerinde oynanan oyunun bozulması için neden Başkanlık Sistemi'nin gelmesi gerektiği, gerekçeleriyle birlikte tartışılıp anlatılacak. Tek bayrak, tek millet, tek devlet, tek vatan düsturunun aslolduğu çerçevenin ne olduğu konuşulacak...
Özetle; Türkiye herkese ve herşeye rağmen güçlü ve ne istediğini bilen bir güçle yoluna devam ediyor. Burada küçük siyasi hesapları bir tarafa bırakıp bu oyunu bozmak için kenetlenmek dışında bir şansımız yok. Bu böyle biline...
EY HDP'LİLER SİZ NEYİN VEKİLİSİNİZ
Meclis'te Genel Kurul çalışmalarını ara sıra da olsa izleyen herkes gibi benim sinir uçlarım da sizler gibi zıplıyor. Milletin oylarıyla seçilen ve yasama faaliyeti için Meclis'e gönderilen HDP'li vekillerin Genel Kurul çalışmalarını nasıl sabote ettiğini, vatandaşın hayatını kolaylaştırmayı ve düzenlemeyi amaçlayan yasaların çıkmasını nasıl engellediklerini de görüyorsunuz.
Hiç bilmeyen birisi bu konuşmaları dinlese zaten; burasının Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki Türk Devleti'ne düşman başka ülkenin parlamenterlerinin konuşmaları diye düşünür. TBMM Genel Kurulu'nda, kanun teklifi veya tasarılarının görüşülmesi gerekirken, Meclis İçtüzüğünden kaynaklı gündem dışı söz alma haklarını sonuna kadar kullanan, konuşmak için söz aldıkları konu yerine sözü mutlaka "Katil Devlet'e" getiren HDP'li vekillerin, MHP'li ve AK Partililere sataşmasıyla birlikte ortalığı karıştırmaları ve oturumu sabote etmeleri ise cabası.
Karşılıklı söz atışmaları, sataşmalar ve ardından cevap hakkı ile birlikte hemen her oturumda 7-8 saat heba oluyor. Bu arada unutmadan söylemem lazım; Faysal Sarıyıldız gibi milletvekili olduğu halde PKK'lılarla birlikte çatışmalarda yer alan ve hiçbir Meclis çalışmasına katılmayan vekillerin dışında kalanlar Genel Kurul çalışmalarını kelimenin tam anlamıyla sabote ediyorlar zaten.
Hele bir de Genel Kurul çalışmalarını yönetecek olan Meclis Başkan Vekilliği sırası HDP'de (Pervin Buldan) ise, seyreyle gümbürtüyü. Nitekim; bu konuyla ilgili önceki gün AK Parti Aydın milletvekili Abdurrahman Öz, muhteşem bir konuşma yaptı Genel Kurul'da. Meclis'in HDP'li vekiller yüzünden nasıl çalıştırılmadığını tek tek anlattı ve zabıtlara da geçti. Kah Grup önergeleriyle kah gündem dışı söz alıp yaptıkları konuşma ve çıkardıkları kavgalarla nasıl sabote ettiklerini Öz'ün ağzından bir kez daha dinlemiş olduk.
Kimse kusura bakmasın ama bunu anlayabilmem de, hiçbir gerekçeyi haklı bulmam da mümkün değil. Siz oraya milletin sorunlarına çare bulasınız, insanların yaşamlarını kolaylaştıracak yasaları çıkarasınız diye gönderildiniz hanımlar beyler.
Eline roketatar alıp, hendek kazarak teröristlerle birlik olup devletin polisini, askerini öldürmek ve vatandaşını evinden yurdundan etmek için seçilmediniz. Ve yine, Meclis'in ve tabii ki sizlerin asli görevi olan denetim ve yasama çalışmalarını sabote etmek, devleti kilitlemek için de seçilmediniz. Ha, şunu diyorsanız anlayalım; "Bizim asli görevimiz de işimiz de Devleti ve milletin işlerini sabote etmektir. Ve; yaptığımız da budur" diye açık açık söyleyin de malumun ilanını sizden de dinleyelim.