Hayatları aynı ama bambaşka iki genç kadının, Şehnaz ve Elmas'ın yolları soğuk ve fırtınalı bir gecenin sabahında kesişir ve bu uzun zorlu bir hesaplaşmanın başlangıcı olur.
Aralık ayında vizyona giren ve hala gösterimi devam eden Yeşim Ustaoğlu'nun yönettiği Tereddüt filminin hikayesinin özeti bu. Altın Portakal ödüllü Ecem Uzun'un oynadığı Elmas, çocuk yaşta evlendirilen, tabii kendi rızası alınmadığı için, istemediği bir evlilik yaptığı için de mutsuz bir -kadın demeye dilim varmıyorçocuktur.
Bir gelin olarak ondan beklenen de kocasına ve birlikte yaşadıkları kocasının yatalak annesine hizmettir. İğnesinden altının temizliğine annenin tüm bakımını çocuk Elmas yapmaktadır. Evin temizliği, yemeğini de. Çarşafları üzerinde para gezinecek kadar dümdüz yapmayı öğrenmiştir.
Bütün bunlar neyse de, gece olunca kocasının koynuna girmek yok mu, işte en dayanamadığı şey budur çocuk Elmas'ın.
Her gece yatak odalarına çekildiklerinde "Bu akşam yapmasın ne olur!" diyerek dua eder ama onun için gerçek bir işkence haline gelen ve tabii tecavüz olan cinsel ilişkiden kurtulamaz.
Yaşamaktan bıkmış, evinden ve evdekilerden tiksinen, kendisinden vazgeçmiş bir çocuk kadındır. Tek eğlencesi balkonda sigara içmek ve karşı dairede yaşayan evin genç kızını seyretmektedir.
CİNSEL SORUNLAR
Funda Eryiğit'in başarıyla canlandırdığı psikiyatr Şehnaz ise mesleğinden de anlaşılacağı gibi okumuş, çalışan, kendi ayakları üzerinde duran, sevdiği bir erkekle evlenmiş, dışarıdan bakıldığında çok mutlu ve imrenilen bir evlilikleri olan bir kadındır. Şehnaz'ın çalıştığı hastane İstanbul dışındadır ve o yüzden bazen uzun yolculuklar yaparak bazen de hafta sonları evine dönmektedir. Ona yemek pişiren, şarabını dolduran, giyimine, çalışmasına karışmayan bir kocası vardır ama Şehnaz da mutsuzdur aslında. İsteyerek kocasıyla yatağa girmesine ve sevişmekten zevk almasına rağmen mutsuzdur. Kocasının zevkleri ve istekleri ön plandadır zira. Bu istekleri isteyerek yerine getirse de zevk alamamaktadır. Onun da cinsel hayatı kocasının arzusu, bilgisi ve performansıyla sınırlıdır çünkü Türkiye'deki pek çok kadının gibi.
Konunun fazla özetine girmeden bu iki kadının yolunun Elmas'ın Şehnaz'ın çalıştığı hastaneye kaldırılmasıyla kesiştiğini söyleyelim. Peki, film ne anlatmak istiyor bize? Sözü yönetmen Yeşim Ustaoğlu'na bırakalım önce. Diyor ki: "Her iki karakterin birbirini anlamasıyla gelişen bu hikaye, modern ve geleneksel toplumlarda kadın ve ergen olmayı sorgularken, hem bu topraklarda hem de aslında dünyada kadın olma hallerine bakan bir bakış acısına sahip."
ÖZGÜR VE BİREY OLMAK
Ustaoğlu'na göre geleneklerin, örf ve adetlerin belirlediği moral değerler, göçlerle birlikte yeni bir yaşam modelini oluştururken, yozlaşmaya maruz kalarak yaşantılarımızda baş edemeyeceğimiz sorunların oluşmasına yol açıyor. Ve bu sorunlar bizlerin birey olarak gelişimini ve özgürlüğünü kısıtlarken, hayatımıza kendi irademizle karar verebilmemiz konusunda da derin engeller çıkarıyor.
Filmde de izlediğimiz gibi ihmal ve istismarlara maruz bırakıyor. Sadece kadınların değil üstelik. Sağlıklı bir ilişki kurabilmesi konusunda, erkeğin de gelişiminde önü alınmaz yaralar açıyor.
İşte "Tereddüt" filmi, bu yapının içinde kadın olma hallerini, kadın-erkek ilişkisini, aile kurumunun sorumluluklarını ve ihmallerini sorgularken, bir yandan da travma mağduru olan birinin hem psikolojik hem de adli süreçte yaşayabileceği sorunları tartışıyor.
Ve biz izleyenlere diyor ki: "Bireysel ilişkilerimizde de, ebeveyn ilişkilerimizde de, çocuk eğitiminde de birbirimize değer verelim.
Özgüveni olan çocuklar yetiştirelim.
Bizler de özgür ve birey olalım. Eğer ilişkiler içinde biri diğeri tarafından manipüle edilmeye başlar, dolayısıyla bir değer kaybı yaşarsa bu bir yandan da özgüven kaybıdır.
Birinin diğerini manipüle ettiği, tahakküm altına aldığı, değer verme açısından eşitliğin bozulduğu hiçbir ilişki aslında yaşayan bir ilişki değildir." O zaman da en doğru yol, tereddüt etmeden gitmek.