TRT Kent Radyo'da yayınlanan İZMİR'İN RENKLERİ programında konuğum olan İzmir Mobilyacılar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Özkoparan ile sektörün sorunlarını konuştuk.
Odaya kayıtlı bin 650 üyenin ve İzmir genelinde 7 bin mobilya esnafının ve yaklaşık 40 bin çalışanın bulunduğu sektörün yan kuruluşlar da hesaba katıldığında 400 bin kişiyi ilgilendirdiğini belirten Başkan Özkoparan, İzmirli mobilyacıların yeterli teşviki göremediğinden yakınıyor.
Özkoparan, "İzmirli mobilyacıların sanayi bölgesine ihtiyacı var. Allah razı olsun KOSGEB destek veriyor. Biz de oda olarak bu destekleri büyütüyoruz. Mobilyacı esnafı bir yer bulsa bir fabrika veya basit bir atölye kuracak olsa 1 trilyon lira sermayeyi oraya bağlaması lazım.
Sermayemi oraya bağlarsam işime finansmanı nereden bulacağım. Benim kaç senemi geriye götürecek. Bundan dolayı devletimizin ve yerel yönetimlerimizin bize yer göstersinler, organize sanayi kursunlar. Bunu TOKİ ile mi yaparlar yoksa devlet başka bir kanalla mı yapar. Ondan sonra görsünler biz oralardan neler yapıyoruz, neler gerçekleştiriyoruz" dedi.
Özkoparan, "İzmir'in bir aynası, bir yansıması vardır.
Türkiye ve dünya mağazalarında bir İzmir koltuğu hemen fark edilir. Bir İzmir masa ve sandalyesi önemli isim ve marka yapmıştır. Türkiye yerli mobilyası ile dünyanın yaklaşık 120 ülkesine ihracat yapan bir potansiyele sahip.
Eğer bu entegrasyona devam edersek kendimizi yenilersek dünyada çok daha iyi yerlere gelebileceğimizi rahatlıkla söylüyorum.
Bizi bir İzmir'i daha verimli kullansalar rakamlar çok daha yükseklere çıkacak. Rakamlara baktığımız zaman geçen sene 2.2 milyar dolar ihracat yapmışız. Bunun karşılığında da 5.5 milyon dolar da ithalat yapılmış. Yapılan ithalatın yüzde 80'ı bahçe mobilyasıdır.
Türkiye gerçekten dışarıya mobilya ihraç ediyor. Devlet mobilyada yüzde 18 olan KDV oranlarını yüzde 8'e indirdi. İlk açıklandığında stoklar eritildi. 5'inci aydan itibaren faydası görülmeye başlandı.
Şu ara işler biraz kırık gibi görünse de bu indirimi iyi değerlendiren arkadaşlarımız var. Dilerim ki bu KDV indirimi kalıcı olsun" diye konuştu.
Gemi adamları yıpranma paylarını geri istiyor
Bilmeyenler için söyleyeyim, gemi adamı bir gemide görev yapan tüm zabit, yardımcı zabit, stajyer, tayfa ve yardımcı hizmet personeline denir.
Yaşam alanları ve çalışma sahaları gemi ve deniz olan, yılın 11 ayını geceli gündüzlü fırtınalı ve dalgalı denizlerde geçiren, aile ve vatan özlemi konusunda çelikleşmiş, statik elektriğin ve vibrasyonun vücutlarında baskı kurduğu, yüzer bir hapishaneyi işyeri edinmiş gemi adamları 2008 yılında ellerinden alınan 'Yıpranma Paylarını' geri istiyorlar.
Bu sektörde çalışan bir okuyucum (Durmuş Ali Şen) meslektaşlarının yıpranma paylarının geri verilmesini sabırsızlıkla beklediğini dile getirmiş.
Değerli okuyucum mailinde şunları dile getirmiş:
"Biliyorsundur 2008/10 aydaki SGK yasasında gazeteciler ve denizcilerden yıpranma payları kaldırılmıştı. Gazetecilere verildi ama denizcilere geri verilmedi.
Yasaya göre 3600 iş gününü denizde dolduran gemi adamına 3 yıl erken emeklilik hakkı vardı ama bu hak alındı. Bizler yılda 1-2 ay gibi evinde kalabiliyor ve diğer günleri hep ev ve ailesinden uzakta geçiriyoruz.
Kim istemez ki her akşam ailesinin ve çocuklarının başında olsun. Bu sorunumuzu köşenizde dile getirirseniz mutlu oluruz.
Başbakanımız Binali Yıldırım ve Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Ahmet Arslan'dan bu sorunumuza çözüm bulup 2008 yılında elimizden alınan yıpranma payımızı geri iade etmesini talep ediyoruz."