Yakın takipnet magazin casusunda arkadaşım Neslihan Yargıcı'nın yazısını okudum. Dikkatimi çekti Akşam Gazetesi yazarlarından Ali Saydam'ın yazısına bir cevap yazısıydı bu.
Gerçekleri bilmeden sadece muhalif olmak iyi bir şey değil, değil mi? İncelemediğim, bilmediğim bir mevzuyu asla savunmam. Erkan Özerman'a özel bir antipatiniz varsa başkalarını hedef almak yanlış bence... Önce Best Model'a saçma bir yarışma demişsiniz. 32 ülkede gerçekleşen bir yarışma bu... Maddi manevi artılarını gözardı mı edelim. Bu arada Kıvanç Tatlıtuğ, Deniz Akkaya, Kenan İmirzalıoğlu vb. tanıyamıyacaktık. Çünkü onlar Best Model ile hayatımıza girdiler. Patricia Carli'ye de Fransa'nın tanımadığı biri demişsiniz. Patricia Carli'nin oradaki caberet tarzı yerlerin yıldızı olduğunu bilmeniz gerekir. Diyelim ki hiç tanınmıyordu, şarkıları o dönemlerde bizde 'hit' olmuştu. Biz sevmiştik en azından. Çok kişi meşhur olduğunda Yıldız Tilbe'ye Türkiye'nin Patricia Carli'si demişti. Gelelim Sylvie Vartan'a... İşte orada taşa değil kayaya çarptınız. Sylvie Vartan 70'ler ve 80'ler'deki disko kraliçeliği tacını olgun Fransız şantözlüğüne devretti. (yine kendine) Bu arada bunu hatırlatmak isterim ki Sylvie Johnny Haliday'in sevgilisi değil karısıydı. Hiçbir sansasyonu da olmayan olmayan starlardan biriydi.
Her konser dizisinde buradan tur tertipliyor Paris'e gidiyoruz. Bir ayı geçen bu konser turneleri İsviçre, Bulgaristan, Japonya hatta Singapur'u içine alıyor. En son geçtiğimiz ay full geçen Paris Olympia'da (Bilirsiniz yenilendi Fransa'nın en ünlü müzikholü) başlayıp Marsilya'da biten gösterilerinden İstanbul'a uçtu ünlü sanatçı. Martta tekrar konser dizisine başlayacak olan Sylvie Vartan'a fosil kelimesini yakıştırmanız hiç hoş olmadı. 40'ını 50'sini geçtikten sonra starlar inzivaya mı çekilsin? Bunlar özel kişiler yenilerin çoğundan daha iyiler ki yerleri dolamamış, hani bizde olduğu gibi hala 'number one'lar... Bunun için 50 yıl boyunca Erkan Özerman'ın bize getirdiklerini gözardı edemiyorum. Dalida'lar, Julio Iglesiaslar, Enrico Maciaslar... İyi ki varsın Erkan, nice yıllara.
Gerçek anlamda "A la Mode"
Yeni açılan kafeler, restoranlar Alsancak'a güzel bir soluk getirdi. Zaten çok keyifli bir yer olan Mustafa Bey Caddesi daha da şık bir görünüm aldı. İste bu yeni bistrolardan biri iki ünlü modacının açtığı "A la Mode". Umarım yıllarca "A la Mode" adı gibi modern ve şık kalır. Kafenin sahiplerinden Uğurkan Erez benim çok eski ve çok sevdiğim dostumdur. Uğurkan'a pazar günkü yazısı için telefonla değil de Yeni Asır aracılığıyla bir cevap yazmak istiyorum. "Yeni bir kafe açtık, size onun hakkında güzel şeyler reklama girer" demişsin. Güzel bir şeyin reklamı olmaz, gerçeği olur. Dükkanın güzel, yazacaksın kardeşim...