Gezdim, gezdim geldim İzmirime. Gelir gelmez benim sağ kolum, biricik kardeşim Levent'imin yaşgününde, sürpriz bir yemeğin hazırlığına soyundum. İzmirliler için bu tarz bir hazırlıkta yaşattıkları dostluğuna her zaman bir numara derim. Aysel'im (Uysaler) salataları hazırladı, evi mumlarla, çiçeklerle süsledi, benim evimi teslim ettiğim Mubis'im sıkı temizliğini yapıp mutfağa geçti her zamanki gibi hünerlerini döktü, Filiz'im (Radika) durur mu; tavuğumdan, etli sarmama hepsini hazırlayıp yolladı, görüştüğüm kişiler arasında en tepelerde yer alan içinin, yüzünün güzelliği çevresine enerji veren gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Şebnem (Bursalı) tüm güzelliği ve o kadar güzel hediyesi ile ilk kapıyı çalanlardan oldu.
DEĞERLİ KONUKLAR
İzmir'in değil sadece, ülkemizin en değerli beyin cerrahlarından Prof. Kemal Yücesoy ve eşi güzeller güzeli Meltem'le yeni doğan prenseslerini nöbetleşe bakma durumunda olduklarından önce güzeller güzeli Meltem geldi, "Kızıma bir profesör bakıyor" esprisi ile vazifesini yerine getirdikten sonra bayrak yarışı yaparmışçasına eve gidip eşi Kemal Bey'i yolladı. Benim geçen kış canı gönülden beraber çalıştığım çok sevdiğim Melda (Lavanta'nın patroniçesi) geldi muhteşem kocaman arısı ile, ki Levent koltuğunun üzerinden ayırmıyor bu kocaman arıyı... Hemen ardından kapı çaldı mühim bir dekorasyon teslimatı olacağı için gecikebileceğini söylemek üzere, hani Levent'inkini anladım, kıskanmayayım diye herhalde bana da hediyesi ile İlknur (dekoratör ve komşum) geliverdi, yine Alsancak'ın en değerli haute-couture ustası, yani üstün vasıflı terzilerinden Jale sürpriz yaptı, ki kapı çaldı Radika Filiz yolladıkları yetmiyormuşcasına elleri dolu sükun etti.
Son konuk yemeğini yapıp vazifelerini yerine getiren Şenay'ımdı (Düdek )...
ÖZEL SOHBETLER
Ne kadar güzel sohbetler olabileceğini tahmin ediyorsunuzdur. 9 Eylül Hastanesi'ndeki yaratılmakta olan kanser hastanesi bilgileri, son haberler (tabii ki ertesi günün gazetesi gelince genel yayın yönetmenime) üzerine Şenay'ımın dobra dobraları eklenince, Aysel'in eskilerini anıp Melda'nın Alaçatı girişindeki yeni yeri, Filiz'in Radika için yaz düşünceleri üzerine, Jale'nin kumaş ve dikim fikirleri, bendenizin kısa kısa gezi notları derken Levent'imin 36 mumlu pastası geldi.
Bu sahnede şöyle bir şerit geçti önümden, hani mahzunlaşacağıma neşelendim bile. Neden mi? Ben İzmir'i çok seviyorum, ama gördüm ki benim yarı yaşına rağmen Levent dedi ki "İyi ki İzmir'de yaşıyorum, yaşgünüme çok önem veririm. En güzelleri inanın İzmir'de kutlandı..."
Çok da doğru söyledi. Hiçbir yerde bu kadar herkesin elele gerçekleştirdiği bir toplantı olmaz. Biri bir şeyler hazırlıyor, biri çiçeğini, mumunu tamamlıyor. Biri kocası ile nöbetleşe davete geliyor, biri günün son gelişmelerini anlatıyor... Herkesin bir katkısı var, ve de candan. Nasıl sevmem bu İzmir'imi...