İyi pazarlar, havaların bu kadar güzelleştiği bu dönemde Bodrum çalışmalarım devam ettiğinden Bodrum- İzmir arası gidiş gelişlerim sürüyor. Tabii ki çok mutluyum. Bu satırları Bodrum yolundan yazıyorum. Dün akşamüstü ve de bu sabah yola çıkmadan leziz kahvesini içtiğim Alsancak Tchibo'yu servisi, konumu, lezzeti ile tek geçtiğimi belirtmek istedim. Her gittiğimde İstanbul City's olsun, İzmir Alsancak olsun mutlak alacak bir şeyler buluyorum. Bu renkli durumu yüzünden mekanın müdiresi Gülşah Savaş ile sizler için minik bir şöyleşi yaptım.
HER HAFTA YENİ ÜRÜN
Sloganları 'Her hafta yeni bir ürün keşfedin' imiş. Gerçekten de öyle yapıyorlar. Ayakkabı, kemer, cüzdan gibi aksesuvarlardan başlayarak çocuk tekstilinden, ev- mutfak- banyo gereçlerine, spor malzemelerinden elektrikli ürünlere, tansiyon aleti, sıcak-soğuk kompres, bel ısıtıcı gibi sağlık malzemelerinden, nevresim takımlarına, daha neler neler? Her gittiğimde yeni bir ürün keşfediyorum.
Düşünün Guatemala, Brezilya, Afrika gibi ülkelerde özel kahvelerini üreten 'Tchibo' ilk defa Türk kahve çekirdeğinden kahve üretti ve satışa sundu. 17 Mayıs Alsancak Festivali'nde yerini alacak. Tchibo, Alsancak haricinde Ege Park, Agora, Bornova Forum'da 5 yıldır hizmet veriyor. Türkiye'de 51 tane mağaza olmuş bile. İlk mağaza 1945'te liman kenti diye (gemilerle gelen malzemeleri hazır satmak için) Hamburg'da hizmete girmiş, kahve konseptinde olduğu için bisikletlerle kahve satmışlar.EVİNDE GİBİ
Bu arada en çok dikkatimi çeken bir şeyi iletmek istedim. Orta yaşlı, tertemiz giyimli bir hanım masaları düzeltti, fincanları kaldırdı. mağaza müdiresine "Aaa kadın sanki evinde" dememe kalmadı ki sosyal soumluluk projeleri olduğunu ve ev hanımları arasından iş hayatı tecrübesi olmayıp çalışmak isteyen banlara iş imkanı tanıdıklarını ve bu hanımın onlardan biri olduğunu öğrendim.
Kısacası son zamanlarda en beğendiğim mekanlardan birini size daha derin tanıtmak istedim. Kahvenizi içip tartınızı çöreğinizi yerken saatten, mücevhere, kayak, yoga kremlerine, yağlarına, pralin çikolata, fondü makinesine, pop kek makinesine, kahve makineleri, katlanabilir bisiklet ve de yukarıda bahsettiğim sayısız çeşitlere kadar rengarenk alışveriş imkanlarını elde ediyorsunuz. Anne, baba, çocuk armağanlarını bir arada ancak burada bu kadar rahat seçebiliyoruz. 7 yıldır ülkemizde büyük bir başarı ile 'Tchibo'ları yöneten Şenay Küçük Tanşu'yu kutluyorum, İzmir'e de yenilerini kazandırmasını temenni ediyorum.
Ala'dan bir ilk 'La bouteille'
Biraz da İstanbul dedim. Yaz sezonunun yaklaşması ile malum yeni- eski mekanlar son rÖtuşlarını yapıyorlar. Bunlardan birini size tanıtmak istedim. Çok sevdiğim Ahu'mun (aysal) kızı Ala (Şirin) defalarca ödüllere layık olmuş oteli Les Ottomans'ın deniz üstü havuz başında emsalsiz bir bar açtı. "La bouteille" yani Şişe... Bu çok özel mekanda içki servisinin kadeh değil de şişeyle yapıldığı için bu ismi koyduğunu söyledi Ala. Ve de mekanı annesi Ahu Aysal Kerimoğlu'nun yaratıp dekorasyonu da bilhassa kendisinin üstlendiğini söyledi. İş çıkışı nefis boğaz manzarası karşısında, canlı müzik eşliğinde rahat bir mekan işleteceğinden çok mutlu olduğunu belirtti. Tüm konukların kendine has şişesi olacak. İlklerin ailesi Aysal'lar yine bir ilke imza atıyorlar. Diğerleri mi?
İlk tatil köyü- Salima, İlk thalassotherapy- Ma biche, İlk özel elektrik santral yatırımı- Uni Mar, ilk feng shui felsefesi ile Osmanlı tarihini birleştiren butik otel- Les Ottomans, ilk Galatasaray tarihinde en çok oyu alıp başkan olan kişi- Ünal Aysal ve de Mayıs'ta ilk uzaya gidecek Ahu'm... İlklerin barı 'La bouteille' pazar harici her gün hizmette.
Haydi 8 Mayıs'a
Düşünün 6 metrekarelik bir oda. Birkaç iyiliksever. Büyük çabalarla bir denek kuruyorlar. 15 yılı tamamladı bu melek ruhlu kişiler hayırsever faaliyetleri ile. Bugün yüzlerce kişi çalışıyor binlerce lösemi hastası için. LÖSEV bu derneğin adı. 5 yıldır İzmir'de boy gösteriyor LÖSEV. Bu yıl 8 Mayıs'ta lösemi ve kanserli çocukların eğitim ve sağlık burslarının daha da yüksek daha da faydalı daha da başarılı olması için Mövenpick'te bir gece düzenliyor. Okul, hastane, lösemili çocuklar köyü gibi ücretsiz hizmetlerin iyi bir şekilde verilebilmesi için duyarlı İzmirlilerin bu geceye gönülden katılacak ve de katkıda bulunacaklarını tüm kalbimle diliyorum. Geçtiğimiz renkli İzmir gecelerinden çok katılım olacağına da inanıyorum. Sunshine Band gibi dinlemeye doyamadığımız orkestra ile İzmirli çok sevdiğimiz sanatçımız, kızımız Pınar Aylin'in katıldığı bu muhteşem gecede, Sinem Güven üstlendi sunuculuğu. Bu arada canım arkadaşım Gülengül Uslu'nun organizasyonu ile İzmir'in ünlü hanımlarının tasarımları olan çantaların sergilenmesi de geceye renk katacak. 0533 411 33 01'den Gökçe Hanım'a ulaşıp "Ben de lösemili bir çocuğa hayat vermek istiyorum" sloganını kalben hissedip yerlerinizi ayırtınız. Hepbirlikte bu çok anlamlı duygu dolu gecede olalım. Bu bir kez olur... Haydi 8 Mayıs'a....