• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Meme kanserine karşı en güçlü silah: Mamografi FİLİZ İÇKE ÖNAL

Meme kanserine karşı en güçlü silah: Mamografi

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.11.2011, 00:00
Henüz ele gelmeyen kitleyi, hiçbir şikayete yol açmadığı dönemde saptayarak meme kanserinde erken teşhis şansı veren mamografi, hastalığa bağlı ölümleri yüzde 30 oranında azaltıyor

Dünyada, her 11 dakikada bir, bir kadın hayatını meme kanseri yüzünden yitiriyor. Türkiye'de ise her yıl, 30 bin kadın meme kanserine yakalanmakta... Geçtiğimiz 10 yıl içinde meme kanserine yakalanma olasılığının yüzde 20 oranında arttığını dile getiren Radyoloji Uzmanı Dr. Pelin Yüzbaş, "Meme kanseri ile mücadelede, elimizdeki en etkin silah mammografi" diyor. Mammografi sayesinde, 40-74 yaş aralığında meme kanserinin erken tanısı ile ölümlerin yüzde 30 oranında azaltılabildiğini ifade eden Dr. Yüzbaş, 40 yaş üzerindeki tüm hanımların mamografiye mutlaka başvurması gerektiğinin altını çiziyor. Özel Ege Sağlık Hastanesi hekimlerinden Radyoloji Uzmanı Dr. Pelin Yüzbaş'la meme kanserini ve mammografiyi konuştuk.
-Mamografi, neden 40 yaş altındaki hanımlara önerilmiyor?
Mamografi bugün hala meme kanserinin erken yakalanmasında elimizdeki en etkin yöntem.
Ancak 40 yaş üzerinde uygulanabiliyor. 40 yaş altında, gerek meme dokusunun radyasyona olan duyarlılığının yüksek olması gerekse mamografiden elde edilecek faydanın düşük olması nedeniyle 40 yaş altına mamografiyi önermiyoruz.
-Mamografiyi neden önemsememiz gerekiyor?
Çünkü çok erken evrede, henüz meme kanserinin bulgu vermediği, ağrı ele gelen şişlik ve benzeri hiçbir yakınma oluşturmadığı dönemde, çok küçük, bir santimin altındaki boyutlarda kanseri yakalama şansı veriyor.
Meme kanseri çok erken aşamada yakalandığı takdirde de, hastalıkla çok daha kolay şekilde baş edilebiliyor. Meme kanseri, "evre 1" dediğimiz, bir santimetrenin altında, henüz yayılmamış olduğu dönemde yakalandığı takdirde uygulanan tedraviler hastalar açısından çok daha rahat oluyor ve çok kısa sürede, kaldıkları yerden hayatlarına devam edebiliyorlar. Erken tanı sayesinde ölüm oranı yüzde 30 azalıyor. Bu da ciddi bir oran. O yüzden herhangi bir şikayet olmasa bile, 40 yaş üzerinde yılda bir, veya iki yılda bir kez, 50 yaş üzerinde de mutlaka yılda bir kez mamografiyi öneriyoruz.
-40'lı yaşların başındaki hanımlarda mamografi çekimi için en uygun günler hangileri?
Meme yapı olarak süt bezi, süt kanalları, yağ dokusu gibi birçok dokuyu bir arada bulunduran kubbe şeklinde bir organ. Mamografi çekimi sırasında da, dokuların üst üste gelmesini engellemeye ve arkalarında bir şey gizlenmesin diye sıkıştırmaya çalışıyoruz.
Dolayısıyla belirli bir baskı uygulanması gerekiyor. İyi bir görüntü sağlayabilmek için bu gerekli. Belli dönemlerde, özellikle adet öncesinde ve adet kanamalarının ilk günlerinde hassasiyet ve duyarlılık daha fazla oluyor. O günlerde bu işlemi yapmak hem hasta açısından rahatsızlık verici oluyor hem de görüntüleme bazen bir miktar etkilenebiliyor. Tercihen adetin başlangıç tarihini 1 olarak kabul edersek, mamografi çekimini 7-14'üncü günler arasında yapmayı tercih ediyoruz.

RAPOR VE GÖRÜNTÜ SAKLANMALI
-Mamografi ne kadar güvenilir bir tarama yöntemi? Örneğin her kitleyi saptayabilir mi? Mamografiye rağmen kanserin tespit edilemediği durumlar olabilir mi?

Olabilir. Sonuçlar çekim yapılan cihaza, çekimi yapan teknisyene ve değerlendirmeyi yapan hekime bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bunların hepsinin son derece iyi olduğunu düşünelim. Buna rağmen çok düşük olasılıkla bile olsa atlama olabilir. Özellikle süt bez ve kanallarının yoğun olduğu meme yapılarında, gözden kaçebilen lezyonlar olabilir. Ama bunun olasılığı düşük. Yakalanan kanser, atlanandan çok daha fazla diyebilirim. Bu yüzden mamografi önemli zaten. Ama tabii ki böyle bir olasılık da söz konusu.
- Karşılaştırma için, mamografi raporlarının saklanması gerekiyor mu?
Kesinlikle. Sadece rapor değil, görüntülerin de saklanmasını istiyoruz. çünkü yıllar içerisinde meme yapısında değişiklikler oluyor. Bazen karşılaştırma yaparken kuşkulu gördüğümüz lezyonların çok eski filmlerde bile varolduğunu ve hiç değişmediğini görüyoruz. O zaman hasta gereksiz bir biyopsiden de kurtulmuş oluyor. Sonuçta görüntüsel kriterlerle karar veriliyor. İyi lezyonlar kötü lezyonları, kötüler iyileri taklit edebiliyor. Bazen de masum gibi görünen bir lezyonun, özellikle 50 yaşın üzerinde yeni gelişmiş olduğunu gördüğümüzde bizim için uyarıcı oluyor ve biyopsi yapılmasını öneriyoruz.
-Mamografi sırasında alınan radyasyon ne kadar zararlı?
Tabii ki herkes bunu bilmek ister. Genel olarak şunu söyleyebilirim, doğru çekildiği takdirde, kesinlikle faydası zararından daha fazladır. Radyasyon dozunu belirttiğimiz birim mSv'dir ve bir mammografi çekiminde kişi ortalama 0.7 mSv radyasyona maruz kalır. Bu rakam, günlük hayatta 3 ay içerisinde normal koşullarda çevreden aldığımız radyasyonla eşdeğerdir.
Bir batın tomografisinde bu rakam 13.3 mSv'dir. Dolayısıyla mamografi ile aldığımız radyasyon, doğadan doğal olarak aldığımız dozun çok da üzerinde değil. Burada önemli olan, iki mamografi arasında bir yıllık aralıkları mutlaka boş bırakmak. Ben hastalarıma kontrollerini aksatmamalarını, ama bir yıldan daha erken de mamografi çektirmemelerini öneriyorum.
-Meme kanserine karşı pek çok bilinçlendirme kampanyası yürütülüyor. Buna karşılık kadınlarımızın mamografi konusundaki duyarlılığı ne durumda?
Çok duyarlı bir kesim var. Kortrollerini aksatmıyor, filmlerini saklıyor. Ama maalesef çok küçük bir kesim. Onun dışında çoğunluk mamografi ve kontrollerini çok düzenli bir şekilde yaptırmıyor. Gerekçeler çeşitli olabilir. İhmal olabiliyor. Sıkıtırılma sırasında canı acıdığı için yaptırmak istemiyor, faydasına inanmıyor.. Ya da çok gerekli bulmuyor.
Bir de insanlar kötü şeylerin kendi başlarına geleceğine inanmıyor. Ama sonuçta hayatta her şey insan için. Önemli olan erken tanıyabilmek.
-Kendi kendine meme muayenesi ne kadar önemli?
Meme muayenesi de önemli ama açıkçası ben, meme muayenesini önerirken bazen tereddütte kalıyorum. Muayenenin düzenli aralıklarla yapılması gerekiyor ve bir süre sonra herkes kendi memesini öğrenmiş oluyor. Bu sayede yeni gelişen bir durumu fark etme şansı oluyor ama "Nasıl olsa elime gelen bir şey yok" diyerek kontrole gelmemezlik de olabiliyor.
-Kontrollerini düzenli yaptırmayanlar için uyarıcı belirtiler neler olabilir?
* Meme cildinde kalınlaşma, kızarıklık, çekinti, portakal kabuğu görünümü.
* Ele gelen ağrısız kitleler
* Meme başından gelen kırmızı ya da kahverengi kanlı akıntı.
-Uyarıcı belirtileri fark ederek gelen hastalarda da mamografi çekiliyor mu?
Tabii. Çünkü kitlenin boyutunu ve uzanımını görmemiz gerekiyor. Kişi şikayetle de gelse tarama için de gelse illa ki mamografi çekiliyor. Son bir yıl içinde çekilmemişse. Ama bezin şöyle olabiliyor: 8 ay önce çekilmiş, bir şey görülmemiş, hasta filmleri getiremiyor. Son bir ayda şikayetleri var. Ultrasonla bakılır önce. Orada rahatsız eden bir görüntü varsa tek poz mamografi alınabilir.

Meme kanserinde risk faktörleri
* Kişinin kendi memesinde, daha önce meme kanseri görülmüş olması diğer memesi için en önemli risk
* Birinci derecede kadın akrabalar; anne, teyze, kız kardeşte meme kanseri ya da menopoz öncesi dönemde yumurtalık kanseri görülmesi
* Meme doku yoğunluğunun fazla olması
* İlk adet yaşının 12'nin altında, menopoz yaşının 55'ten sonra olması
* Çok uzun yıllar doğum kontrol hapı kullanmış olmak
* Menopoz sonrası hormon tedavisi almış olmak
* 30 yaş altında radyoterapi görmüş olmak
* Fazla alkol tüketimi
* Fazla kilo
* Hareketsiz yaşam
* Emzirmemiş olmak veya 30 yaş altında emzirmemiş olmak



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA