• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Tiroid nodülleri korkutmasın FİLİZ İÇKE ÖNAL

Tiroid nodülleri korkutmasın

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17.11.2011, 00:00
Boyundaki şişkinliğin yanı sıra sürekli yorgun ve depresif hissetmek ya da çarpıntı, ellerde titreme gibi belirtiler tiroid bezinde nodül habercisi olabilir. Tetkiklerle önce nodülün iyi huylu olup olmadığı sorgulanır. Tiroid kanseri teşhis edilirse de yalnızca bu kanser türüne özel, radyoaktif iyot tedavisi uygulanır

Özel Ege Sağlık Hastanesi'nden Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Kenan Kocaçelebi ile tiroid kanserlerini ve tiroid kanserlerine özel uygulanan radyoaktif iyot tedavisini konuştuk.
Radyoaktif iyot tedavisinin, dünyada 1948'lerden bu yana güvenle kullanılan bir tedavi yöntemi olduğuna dikkat çeken Dr. Kenan Kocaçelebi, sorularımızı yanıtladı.
-Tüm kanser türleri içinde tiroid kanserleri nasıl bir yere sahip?
Tiroid kanserleri, endokrin (hormon) sistemin en sık karşılaşılan, bununla birlikte diğer kanser türleri arasında yüzde 1-2 gibi çok küçük bir orana sahip, iyi seyreden tümörlerdir. Tiroid kanserine yakalanan hastaların 10 yıllık yaşam süresi yüzde 98'lerdedir. Hastalık, hastaların yaşam kalitesini ve yaşam tarzını pek fazla etkilemiyor. Tek yapılması gereken; hastalığın tanısı konulduktan sonra takiplerin ve tedavilerin düzgün şekilde uygulanmasıdır.
-Nükleer Tıp, tiroid kanserlerinde hangi aşamada devreye giriyor?

Hastalar bizlere genellikle endokrinoloji kliniklerinden veya genel cerrahlardan geliyor. Bu hastaların şikayetleri öncelikle boyunda bir şişlik, bizim "nodül" diye isimlendirdiğimiz bir lezyondur ve hasta bu şikayetle ya bir dahiliyeciye ya bir endokrinoloji uzmanına ya da bir genel cerraha ulaşır.
-Bu şikayetlerle hekime başvurulduğunda neler yapılıyor?
Çeşitli tetkikler var. Hastanın bu şikayetlerinin nodülden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, varsa bu nodülün kötü huylu olup olmadığı anlaşılmaya çalışılır.
-Nodül bir kitle midir? Nodüler de sıcak nodül soğuk nodül diye farklı şekilde isimlendiriliyor...

Tanı koymak için yapılması gereken birtakım tetkikler var. Bunların en başında hormon düzeylerine bakılması, ayrıca ultrason çekilmesi ve ultrasonda kitlenin tarifine göre sintigrafi yapılması gerekiyor. Sıcak nodül- soğuk nodül diye bahsettiğimiz isimlendirme, kitlenin sintigrafide verdiğimiz radyoaktif maddeyi tutması veya tutmamasına göre
yapılıyor. Yani o nodülün fonksiyonel olup olmamasına göre ismi sıcak veya soğuk oluyor.
Fonksiyonel olması demek, fazla miktarda hormon üretmesi, bezin fazladan çalışması demek. Biz bunu sintigrafide "sıcak nodül" olarak isimlendiriyoruz.
-Nodülün sıcak olması mı daha avantajlı, soğuk olması mı?
Her halükarda bu bir hastalık. Ama sıcak nodüllerin çok düşük bir oranı; yüzde 5'ten daha az bir oranı kötü huyludur. Soğuk nodüllerin de yüzde 10-15 civarı kötü huyludur. Geri kalanlar iyi huyludur. Dolayısıyla soğuk nodüller, sıcak nodüllere göre biraz daha fazla kötü huylu çıkma ihtimali taşırlar. Fakat bu da kesin tanı koydurucu değildir. Kesin tanı için buradan bir parça alıp patolojik olarak incelenmesi gerekir. "İnce iğne aspirasyon biyopsisi" dediğimiz yöntemle nodülden iğne ile bir parça alınır ve patolojik incelemede nodülün iyi huylu olup olmadığına bakılır. Kötü huylu çıkarsa, tedavi için nükleer tıp devreye giriyor. İyi huylu çıkarsa da hastalar hormonal tedavilerle ve takiplerle yaşamlarını sürdürüyorlar.
-Nodül kötü huylu çıktığında nasıl bir tedavi uygulanıyor?
Nödül kötü huylu çıkarsa, öncelikle bir genel cerrah tarafından nodülle birlikte tiroid bezinin tamamının çıkartılması gerekir. Daha sonra hasta nükleer tıbba yönlendirilir.
Kanserli nodül dokusu bir santimden küçük ise, 6 aylık aralarla 5 yıl boyunca hasta takip edilir ve durumunda bir değişiklir olup olmadığına bakılır. Bir santimin altında tümörü olup da "metaztaz" dediğimiz, kanserin yayılma yaptığı vakalar çok nadirdir. Tümör bir santimden büyükse de, koruyucu amaçlı olarak bu hastalara radyoaktif iyot tedavisi uygulanır.
-Radyoaktif iyot tedavisi nasıl yapılır?
Radyoaktif iyot, halk arasında "atom" diye de bilinir. İlaç, hastaya ağızdan tablet şeklinde verilir ve hasta kurşun kaplı bir odada iki gün kadar misafir edildikten sonra normal yaşamına geri döner. Hastanın bu sırada kurşun kaplı odada kapalı tutulmasının sebebi, hastaya verilen radyoaktif madde, kanserli tiroid dokusu ve benzeri hücreleri öldürürken etrafa da ışın saçmasıdır. Bu ışının, özellikle çevredeki hamilelere ve çocuklara zararlı olduğu düşünülerek hastalar üzerlerindeki radyoaktiviteyi atıncaya kadar kapalı bir yerde kalmaları gerekiyor.
-Süre hep 48 saat midir?
Duruma göre değişiyor. Atom Enerjisi Kurumu'nun belirlediği bir sınır var. Yapılan ölçümlerde hastanın vücudundaki radyoaktif iyotin kabul edilebilir olan bu sınırın altına gelmesi gerekiyor. Bu sınıra gelindiğinde hasta çıkartılıyor.
-Hastalar için 48 saatlik bekleme süreci zor geçiyor olmalı...
Psikolojik olarak kötü olabilir tabii. Maalesef biraz sıkıcı ama hastalar sıkılmasın diye çabalar da oluyor. Bu odalarda televizyon, gazete, kitap, dergi, bilgisayar, internet bağlantısı vs bulundurularak hastanın sıkılmadan keyifle vakit geçirmesi sağlanmaya çalışılıyor.
-Tiroid kanseri varsa ameliyatla zaten tiroid dokusunun tamamı alınıyor. Radyoaktif iyot tedavisine niçin gerek duyuluyor?
Her ne kadar tiroid dokusunun tamamı alınmış olsa da, kanser vücutta hücresel düzeyde kalabilir. Kalan hücreler büyümesin, artmasın ve yayılmasın diye iyot tedavisi uygulanıyor.
-Bu tedavinin yan etkileri var mı?
Radyoaktivitenin etkisi iki şekilde olur: karşı karşıya kaldığımız doz ve süre ile.
Tedavide kullanılan doz, Atom Enerjisi Kurumu ve dünyada radyoaktiviteyi tedavi amaçlı kullanan birimlerin kabul ettiği doz miktarıdır. Dolayısıyla radyoaktif maddeyi belirli bir doza kadar verebilme şansımız var. Radyoaktif maddelere uzun süre maruz kalan hastalarda kan kanseri gelişme riski var ama bugüne kadar ne ben böyle bir vaka okudum, ne de böyle bir yayın var. Bu bilgi tamamen Hiroşima'daki atom bombası patlaması esnasında çıkan verilerle elde edilmiş. Dolayısıyla tedaviden dolayı ölen veya kan kanseri olan vaka son 60-70 yıldır yok.
-Radyoaktif iyot vücuda nasıl veriliyor?
Radyoaktif uyot, genellikle kapsül şeklinde ve özel kurşun kaplar içerisinde taşınarak tedavi merkezlerine geliyor. Bildiğiniz hap gibi ağızdan yutuluyor.
-Radyoaktif madde verildikten sonra hastanın dış görünüşünde, vücudunda bir değişiklik oluyor mu?
İyot dediğimiz, bildiğiniz tuz. Radyoaktif iyot da birtakım işlemlerden geçirilerek tuzun radyoaktif hale getirilmiş halidir. Vücutta herhangi bir değişiklik veya yan etki yaratmaz.
Sadece aç karnına alındığı ve alındıktan sonraki iki saat boyunca açlık devam ettiği için bazı hastalarda bulantı ve kusma gibi şikayetler görülebiliyor.
-Diğer kanser türlerinde olduğu gibi niye tiroid kanserlerinde de kemoterapi veya radyoterapi
kullanılmıyor?

Radyoaktif iyot, vücutta sadece tiroid bezi hücrelerinin kullandığı bir madde. Bu nedenle sadece tiroid kanserlerinin tedavisinde birebir ilaç gibi kullanılıyor. Antibiyotik kullandıktan sonra nasıl iyileşiyorsanız, tiroid kanserlerinin tedavisinde de radyoaktif iyotla iyileşme şansınız var. Radyoaktif iyot, tiroid kanserinin tedavisinde doğrudan hedefi bulan, başka bir yere zarar vermeyen, çünkü sadece tiroid bezinde işlev gören bir maddedir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA