• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Özgürlük sorunu, erkeğin acı karşısındaki çaresizliğidir! FİLİZ İÇKE ÖNAL

"Özgürlük sorunu, erkeğin acı karşısındaki çaresizliğidir!"

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.03.2014, 00:00
"Erkekler Ne İster?" kitabının yazarı Psikolog Mustafa Topkara: Her iki cinsin de en büyük yanılgısı; kaygı ve korkunun kendi sorunu olduğunu düşünmemesi. Karşı tarafın bu duyguları gidermesini bekliyorlar ki, bu gerçekçi değil. Kaygı-arzu kıskacında hem kendilerini hem de ilişkilerini tüketiyorlar "Erkekler Ne İster?" kitabı, ne istediklerini bir türlü anlayamadığımız! erkekler kadar biz kadınlar için de kaleme alınmış. Kitabın adının hemen altında yer alan "Erkeklerin bağlanma sorunu üzerine bir deneme" ifadesi de hedef kitleyi daha belirgin hale getiriyor: Bir türlü evliliğe ikna edilemeyen, evlilikten korkan, evlense de özgürlüğü elinden alınacakmış gibi her an diken üstünde duran erkekler ve onların bu hallerini anlamakta zorlanan kadınlar... "Erkekler Ne İster?", Psikolog Mustafa Topkara'nın 10. kitabı. Topkara, psikoloji biliminin en karmaşık konularını anlaşılır ve sade bir dille aktarmakla kalmayıp, erkek danışanlarının öykülerine de yer verdiği kitabında ikili ilişkiler için rehber niteliğinde bir kitap yazmış.
- Kitabınızı "kendini tanımak isteyen" erkekler için mi, "karşı cinsi anlamakta zorlanan" kadınlar için mi yazdınız?
Erkekler için yazdım. Kitapta duygu ve bağlanma analizleri yoğundur ve bunları ancak bir erkek, iç dünyasında hissedebilir. Onlar sanki kendilerini okuyor gibi hissedeceklerdir. Bazı yerlerinde ise o duygunun zaten kendisinde olduğunu ancak daha önce bunu fark etmediğini ya da tanımlayamadığını fark edecektir.
Kadınlara faydası ise, erkekte onları rahatsız eden ya da anlaşılması zor olan davranışların nereden kaynaklandığını anlamalarına yardımcı olabilir. Sorunu çözmek istiyorsanız, sadece rahatsızlığınızı anlamak ve aktarmak değil, onu anlamalısınız da. Anlamak o sorunla baş etme gücünüzü artırır...
- Pek çok kadın için dünya "erkek lehinde" dönüyor. Durum böyleyken hala ne istiyor bu erkekler?
Böyle döndüğünü düşünen kadınlar yanılıyor bence. Erkeklerin lehine dönüyor gibi görünen şey, gerçekte "gücün" ahlakı, "gücün" düzenidir. Bu düzenin içinde, erkekler de mağdur. Güç karşısında erkek de zayıftır. Bu çaresizlik kendi aralarındaki rekabet nedeniyle bir çaresizlik değildir sadece, güçlü olma ihtiyacı içine hapsolmuşlukla ilgili bir çaresizliktir. Kadın erkek arasında güçlü olanın erkek olması ve bu nedenle dünyanın onun isteklerine göre döndüğünü düşünmek, erkeğin güçlü olmaya mahkum bir varlık olarak içine düştüğü durumu görememek demektir.
- "Özgür bırakmayı bilmeyen, özgürlük talebinde de bulunamaz" diyorsunuz. Bizim kültürümüzde kendi talep ettiği sınırsız özgürlüğe karşılık, eşinin/kızının ancak kendi çizdiği sınırlar için de "özgür" olmasına müsaade eden erkek buna ikna olur mu sizce?
Tabii ki ikna olmaz. Bunun için de kendince pek çok gerekçesi vardır erkeğin; ahlak, din, gelenek vs. Hep bir gerekçeyle kadının özgürlüğüne mani olmaya çalışır. "Ben sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum" saçmalığı da bu bakış açısından türer. Aynı gerekçeler kendisi için söz konusu olduğunda ise, güçlü olan taraf o olduğu için bahsettiği kuralları kendine göre esnetir. Erkeğin ikna olduğu durumlarsa; kadına aşık olduğu ya da kadını kaybetmekte korktuğu zamanlardır. Yani ilişkideki güç dengesinin erkeğin kadına duyduğu arzu/ihtiyaçla kadının lehine değişmesiyle mümkündür.
- "Kadın kendisine bağlandığında erkeğin onunla ilgili algısı değişir, arzusu söner. Kendisinin kadına bağlandığı durumda da benzer bir duygusal süreç ortaya çıkar: özgürlük bunalımı" yaşamaya başlar" diyorsunuz. Durum çözümsüz görünmüyor mu bu haliyle?
Kendi duygularını tanımayan bir erkek için bu sorunun çözümlenmesi söz konusu değil. Arzunun neden ve nasıl ortaya çıktığını, bir kadına diğerlerinden farklı duyguları neden hissettiğini, korkularını, değer sorunlarını, yalnızlıkla ilgili zorlanmalarını anladığında ve annesiyle ilişkisini analiz ettiğinde bu sorunların çözümünde mesafe alacaktır.
Özgürlük sorunu kadın tarafından çözümlenecek bir sorun değildir. Kadının erkeğin özgürlük korkusunu tetikleyecek davranışları sergilemekten kaçınması, sorunu sadece bir süre öteler. Bu süre içinde kadın kendi gibi olmadığı için bu erkekte güvensizlik yaratır, sorun farklı bir noktaya kayar. Özgürlük sorunu; Erkeğin acı duygusu karşısındaki çaresizliğidir. Ayrılık acısından korkması, erkeğin kendi gibi davranmasına engel olur, kendi gibi olamaması kendini bastırmasına, özgürlük hissini yitirmesine neden olur.

Çelişkili istekler!
- Kadın ne istiyor, erkek ne istiyor peki?

Kadınlar; erkeklerin hem onları korumasını bekler hem de eşit ilişki kurulmasını, birey olarak görülmeyi bekler. İlişkiyi erkek yönetsin, korusun, kollasın ama aynı zamanda ilişkide eşit hakka sahip olsun ister... İlişkiyi yaşamak ister ancak ilişkideki tüm korkularının, kaygılarının erkek tarafından giderilmesini ister. İmkansızı ister, bu ikisi aynı kişide toplanmaz. Bu yüzden de yanılır...
Erkekler; kadınların kendilerine hem hiç ayrılmayacakmış gibi bağlanmalarını (bağımlı olmalarını) hem de kendilerini özgür bırakmalarını isterler. Bağımlı olan biri, seni nasıl özgür bıraksın? Kadın hem annen hem de eşin nasıl olsun?
Her iki cinsin de en önemli sorunu, kaygı ve korku sorununun kendi sorunu olduğunu, karşı tarafın davranışlarıyla bunu gidermesini beklemenin gerçekçi olmadığını, bu şekilde yaşadıkları tüm ilişkilerde kaygı-arzu kıskacında kendilerini de ilişkilerini de tüketeceklerini görememeleridir.

"Ayrılık neden kötü bir şey olsun?"
-Günümüzde kadınların erkekleştiği, buna karşılık erkeklerin de kadınlaştığı, boşanmaların, mutsuz birlikteliklerin çoğalmasının nedeninin de bu olduğu sık sık dillendiriliyor. Sizce bu düşüncede bir gerçeklik payı var mı?

Ben bu geçmişe öykünmelere katılmıyorum. Bugünün mutsuzluğuyla baş edemeyenlerin nostaljisi olarak görüyorum bu bakış açısını. Boşanmalara yani ayrılıklara olumsuz bir bakış açısıyla bakılmasının getirdiği bir durum bu. Ayrılık kötü bir şey bu bakış açısına göre. Dini temeli bile var: Boşanma yaratıcının en sevmediği helal! Boşanma/ayrılık neden kötü bir şey olsun? Ayrılık bağlanma kadar hayatidir insan için. Bunun ne kadar elzem, gerekli, hayati olduğunu ayrılık psikolojisini işlediğim "Yol Ayrımı" kitabında geniş şekilde işledim. Ayrılığa olumsuz gözle bakmaktan kurtulabilirsek, insanların ilişki yaşama kalitelerinin arttığını, duygularını daha derinden ve içten yaşadıklarını, kendilerini daha rahat yaşadıklarını görebiliriz. İlişkiyi tecrübede çok daha geniş bir farkındalık zeminine kavuştuklarını görebiliriz. Ben karşı cins ilişkilerimizin seyrinin kötüye gittiğini düşünmüyorum. İlişkilerimizin kalite kriteri, boşanmaların azlığı değildir; Kişilerin kendilerini ilişkide nasıl hissettikleridir. İlişkilerden ne öğrendikleri, ilişkileri ne kadar tecrübe ettikleridir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA