• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bugün benim doyum günüm HAKAN URGANCI

Bugün benim doyum günüm

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.12.2012, 00:00
İnsan kendi köşesinde kendi doğumgününü kutlar mı? Belki kutlamaz, ama doğum tarihi ile yazdığı köşenin günü de her zaman rastgelmez. Belki siz de benim yaptığım gibi hayatı bu vesileyle sorgularsınız, kim bilir?
Bu gün benim doğumgünüm.
Kutluyorum.
Kutlu-yorum Teoman'ın Müslüm'ce daha iyi yorumlanmış şarkısını.
Örselenmiş, yarı yolda kalmış ama beni ben yapmış insanlarımı, mumu olan doğumgünü pastamın...
Tutulamamış sözleri kutluyorum.
Lev-i Mahfuz'da yazılı bitişime her saniye yaklaşmamı.
Kutluyorum alkışlar arasında, hayat oyununu geriden takip ettiğim lseviyeyi
Ölüm simülasyonu uzun uykularımı. Gerçeği içine kaldırıp anahtarını zan denizine attığım işlemeli sandukamı.
Hayal kırıklıklarının kahkaha faraşına süpürüldüğü dakikalarda kutluyorum üç, bilemedin beş vakte kadar gelecek koyu telveli ,altın dişli geleceğimi.
Burnumdaki pahalı parfüme karışmış geçmişin pis kokularını.
Doğmamış çocuklarımı, güzel yeğenlerime kurban ederek kutsuyorum. Böyle vaftiz ediyorum sorumluluktan kaçılıp hazza koşulan anları.
Çevremde akıp giden matematik yaşamın değişmez sabit elemanını, BENi kutsuyorum.
İnsan kendi
köşesinde kendi
doğum gününü
kutlar mı?
Doğum günümü.
kutlu-yorum.
Kutluyorum komşunun çocuğunun sünnetini. Kredi kartı ekstresindeki 'İyi ki doğdunuz' ibaresini.
Yadsıyorum çocukluk arkadaşımın, o hayat dolu çocuğun intihara sürüklenişini.. Bir diğerinin sporda aniden ölümünü... Merhum(e) aile büyüklerine gönderilmiş Fatihaları. 'Vah gidene' duyarsızlığının, yaşam denilen o koca ağzın öğütücü dişleri olmasını... Cenazede ben de bir kez daha...ölüyorum.
Kınıyorum babamı, her geçen gün daha da kendisine benzediğim müthiş adamı...
Kırıyorum anamı, sütü kadar ak olamadığım günler hatırına...
Kınıyorum hediyelerle davetlilere değer biçen insan sarrafımı.
Kızıyorum çevremdeki yalancılara, ne cins don giydiğini bildiğim yabancılara...
Kısıyorum mantık ateşimi, yakmasın diye tenceredeki yüreğimi...
Kusuyorum gündemi fazla kaçırmış işkembemden, kurtarıyorum memleketi.
Kesiyorum pastam niyetine, hayatımı ikiye bölen uzun konuşmaları, zaman hırsızlarını.
Konuyorum, konudan konuya.
Kasıyorum kendimi, gelecek yaşımda yapmamam gereken şeylerin gerçekleşmemiş anısına.
Ama biliyorum...
Biliyorum yedisinde olanla yetmişinde olanın değişmezliğini...
Değiştirilemez benliğimi kutsuyorum.
Bir makas alıyorum yanağımdan.
Bir iltimas alıyorum kısılmış çapkın gözlerimden.
Bir buse konduruyorum aynadaki vahşi ata.
Bir güzel tımar ediyorum atımı, okşuyorum ki diken diken olsun tüyleri egomun.
Kutluyorum kırk iki yıl bu nefse dayanan dostları.
Anımsıyorum.
İlk kazamı. İlk kazağımı.
İlk öpüşümü. İlk dövüşümü.
İlk karnemi. İlk darbemi.
İlk mayışmamı. İlk yılışmamı. Kendimle ilk tanışmamı. İlk savaşmamı. İlk barışmamı. İlk kırışmamı.
Ve bugünü. Müzik eşliğinde hayattan son sıvışmamı. Ana karışmamı. Yaşayamadıklarımın rövanşı için sözcüklere karışmamı.
Karışıyorum, dostlarımla kamaşıyorum.
Çürüyen kaportama inat, ölümsüz motorumu kutsuyorum.
Bu gün benim doyum günüm.
Kutlu-yorum.

Varuna Gezgin'le dünya güzeli bir kafe

Kıbrıs Şehitleri, mini bir Asmalı Mescit olmaya adaydır, bana göre... Ardarda birbirinden özgün yerler açılıyor. (En popüler mekanların isimlerinin Öküz, Tren, Tımarhane filan olması da manidardır hani!)Bunların en yenisi, geçen haftalarda Muzaffer İzgü Sokak'ta açıldı. Varuna Gezgin grubuna bağlı Cafe Del Mundo (Türkçe ismiyle Dünya kafe), dünya güzeli bir işletme. Hani derler ya, 'Yediğin içtiğin senin olsun. Sen gezip gördüğünü anlat!' diye, işte burada hem gördüğünü anlat, hem yeyip içtiğini, diyeceksiniz çünkü sınırlı mutfağı son derece başarılı.
Kurucuları matematik öğretmeni Murat ve eşi Yekta'nın hayallerinin peşinden gideceklere ilham veren hikayeleri 2004 yılında sırt çantalarıyla dünyayı gezme istekleriyle başlayıp bir restoran zinciriyle sürüyor. Grup, seyahat gönüllülerinin de desteğiyle hızla büyüyor. Bu gezgin grup, zamanla restoranların hem personeli, hem müşterisi, hem de ortağı olmasıyla ayrı bir boyut kazanıyor. Eskişehir'de açılan ilk kafede çalışan 180 personelin hepsine pasaport çıkarılıp ucuza dünyayı gezmeleri sağlanıyor. Genç bir ekip daha ne ister ki? Murat ve Yekta'nın katılımcı ve hümanist yönetim anlayışları, işletme fakültelerinde okutulabilecek kadar imkansız görünen bir sırrı barındırıyor bence... Hem bir zincir işletmeyi yönet, hem dünyayı karış karış gez, hem de belgesel programları yap.. Ortalama bir vatandaşın başka ne gibi bir hayali olabilir ki? Bunun yanısıra tam 500 gezgine destek sağlanıyor. (Pazartesi günleri kafeye gelip pasaportunu gösterenlerin ilk içkileri bedava!) Çiftimiz, sekiz yılda tam 94 ülkede gördüklerini tecrübeleriyle İzmir'deki sıcacık mekana da aktarmayı başarmış. Eğer kafenin monitörlerinde Murat'ın İz Tv için yaptığı belgesellerden bir kare yoksa , bilin ki Pazar akşamı gelmişsiniz ve monitörlerinizde bir genel kültür yarışması var. İçkinizi yudumlarken size dağıtılan cevap anahtarında doğru şıkkı işaretleyerek bir armağan kazanabilirsiniz demektir.
Sonuçta ben bu başarılı işletmenin sırrını sadece 'güven' ve 'insana yatırım' sözleriyle açıklayabiliyorum. Zaten bu sözcükler, bir ülkeyi yönetmek için de anahtar sözcükler değil midir?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA