• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Selimiye’de bir tatlı huzur HAKAN URGANCI

Selimiye'de bir tatlı huzur

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 27.07.2014, 00:00
Hepiniz bayrama yeni çıkarken ben bayram tatilini peşinen yaptım, şimdi çalışıyorum (Hepinize mutlu bir bayram dilerim.)
Yediğim içtiğim de sizin olsun, gezip gördüğümü de anlatayım...
Öncelikle yatçıların bildiği, sonradan 'sakinliği' seven yerli turistin akın ettiği, odaları 'ederine göre' biraz pahalı, balık restoranı ip gibi sıralı, dibi taş yosun, suyu yatağa gerili çarşaf gibi olan Marmaris Selimiye'ye iki günlük bir kaçamak yaptım.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Booking.com büyük kolaylık. Oradan rezervasyon yapıp güle oynaya tatil yerine varıyorsunuz. Nadiren rezervasyonunuzu bulamadıkları oluyorsa o da otelcinin kabahati...
Selimiye'nin yan koyu, daha büyük mekana sahip otellere ayrılmış durumda. Böylelikle insan kalabalığı içinde olmadan merkeze yürüyüş mesafesinde konaklayabiliyorsunuz. Bunlardan biri olan Admiral Beach otelde konakladım. Sahipleri oteli yeni devralmış. (Selimiye'de enflasyonu olan) otoparkı, tek katlı beyaz mavi Akdeniz temalı dekore edilmiş odaları, kendine ait büyükçe plajı, Çeşme'de olsanız günlüğü ancak bin TL'ye kiralayabileceğiniz (ücretsiz) gazeboları, ufak ama yeterli havuzu, enfes deniz mahsulleri pişirilen Selimiye'ye gitmek şart değil yani) restoranı, sabah yabancı pop- caz- chill out, gece TSM ağırlıklı enfes müzikleri ile eksikleri olsa da kendine ait bir ruhu bulunan, eski kıçtan takma motorların ve kayıkların içine çiçek ekecek kadar yenilikçi bir otel bu.
'Butik otel' diyeceğim ama diyemiyorum çünkü 1. sınıf malzeme kullanmıyorlar ve rakamlar makul. Üstelik bu aile işletmesinde -eğer yer müsaitse- şu saatte girdiniz, bu saatte çıkacaksınız diye de adamın boğazına basan yok, haberiniz olsun. Bu işletme sahipleri bence ülkenin 60- 70'li yılları arasında sıkışıp kalmış. Eğer lüksün değil huzurun, güleryüzün, romantizmin peşindeyseniz size göre...
Admiral'in hemen yanında, bu sene yapımı tamamlanan Poseidon Hotel bulunuyor. Nispeten daha küçük bir alana kurulu Poseidon ise Admiral'in tersi... Kendine ait bir 'ruhu' olduğunu söylemek iddialı olabilir. Odalar bitip hemen deniz başlıyor. Ancak o bembeyaz nefis yapı, rüya gibi denizle kucaklaşıyor. Mutfağı başarılı. İskelesi de odaları gibi şık ve lüks. Ayrıca iskeledeki aparattan, yatlara bağlanma hizmeti verdiklerini de anlamak mümkün. Henüz otel tam oturmamış olsa da Azeri asıllı işadamı sahibi ve İran asıllı işletmecisi Bahar hanım, size kendinizi evde hissettirecek kadar nazikler. Oda fiyatları 500- 700 TL. arasında. 1. sınıf malzeme de olsa bence yüksek. Ancak Selimiye'de kalite standartlarını yükselten bir yer olduğu düşünülürse arz- talep ilişkisi bakımından normal sayılabilir. Lüks bir butik otel bu fiyatları istiyor zaten...
Selimiye'de meşhur Sardunya restoran yine tıklım tıklımdı. Yer gösterdiler ama garsonların suratı sirke satıyordu. Bir de yemekhane gibi gürültülü olduğu düşüncesiyle beyaz iskelesinde sadece üç masanın olduğu loş ve sessiz Caridea restoranda karar kıldık. (Burası Melek Hotels'in bir kurluşu imiş ve sahibi 'Gökyüzünde Yemek' konseptini Türkiye'ye getiren genç işadamıymış.)
Zeki beyin yoğun ilgisine maruz kaldığımız lokantada huzurlu saatler yaşadık. İşletmenin sembolü de iddialı olduğu ürünü de karidesti. Bu yüzden size özel 'karides önlükleri' de giydiriyorlar. (Sanki az sonra karidesle göğüs göğüse çarpışacağız.) Balık söylemedik. Karidesi de finale bıraktık. Yalnız söylediğim ahtapot öyle kalın bir kol olarak geldi ki inanamazsınız. Hayatımda yediğim en yumuşak ve en lezzetli ahtapottu. Ahtapot değil tandırdı resmen.. Yalnız hayvanı deniz suyunda pişirdikleri için tuzu biraz fazla geldi. (Giderseniz bunu belirtin.) Sıra karidese geldiğinde tamamen doymuştuk. Başka bir yerde göremeyeceğiniz şekilde (Garson boynunu büker: 'Yalnız karidesleri ocağa attık abi!') Zeki bey, 'Olsun efendim, onları da biz yeriz' diyerek beni şaşırttı. Pişmiş pahalı bir ürünü iptal ettiler. Bize sadece tadımlık birer tane getirdiler. Bu jestlerinden dolayı gerçeği yüzlerine söyleyemedik ama şimdi söylüyorum, belki bir faydası olur: 'Zeki bey karides dediğiniz gibi çok lezzetliydi. Ancak sertti yahu! 'Finalde bunu uygun yolla Zeki beye söylüyorum. 'Kalamarınız güzel. Karidesiniz iyi. Ahtapotunuz harika! Ancak bunların hepsini daha iyi yapan birileri mutlaka vardır. Bence sizin iddianız hizmetinizde olsun ki öyle. Bir deniz mahsulü bir saatte pişer belki ama bir insan ancak kırk senede pişer ve siz bu meslekte pişmişsiniz, Zeki bey...'
Selimiye'den 'bir tatlı huzur ' alarak döndük.

Röportaj mı av mı?


Beden dili ve röportaj teknikleri, dersini verdiğim iki ayrı konu başlığı...
Röportajlarda mülakat yapan ile yapılan arasında doğru ve açık bir iletişim başarının sırrı.
Eğer benimle mülakat yapılıyorsa ben poz vermek yerine sohbet sırasında doğal olarak yakalanmış enstantaneler arasından iyi olanı seçmeyi tercih ederim.
Son zamanlarda moda olan röportaj fotoğraflarına ise hiç anlam veremiyorum. Mülakatı yapanla yapılan yan yana objektife bakıyor, kaşlarını çatıyor ve kollarını kavuşturuyorlar. (Hani köşe yazarları zaten 'köşelerini' bir anlamda 'savunan' pozlar veriyorlar da siz neyi savunuyorsunuz?) İlla ki kollarını bağlayacaksan biraz gülümse... Yok! Aman ne ciddiyet! Baskına giden özel tim pozu... Ne yaptınız, vatan mı kurtardınız? Alt tarafı bir röportaj yaptınız. Özellikle röportaj işine yeni soyunanlar daha çok veriyor bu pozu... Hani büyük beyaz avcı aslanı (zor röportaj veren o önemli kişiyi) 'avlamış' başında ayağını üstüne basarak poz verir ya, işte asıl mesele bu! Bu arkadaşlar mülakat yaptıkları kişiyi birer av olarak görüyorlar da konu bu! O duygu, e doğal olarak o poz...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA