• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Liderliğe yakışan tek bir isim var, Atatürk HÜROL DAĞDELEN

Liderliğe yakışan tek bir isim var, Atatürk

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.08.2011, 00:00
Türkiye'ye hiç ayak basmamış ABD'li Prof. Arnold Ludwig, King of the Mountain/Dağların Aslanı adlı kitabında, 20. yüzyılda tüm dünyada ülke yönetmiş, Abdülhamid'den Kaddafi'ye, Mao'dan Roosevelt'e, De Gaulle'den Nehru'ya, Churchill'den Hitler'e, Mussolini'den Mandela'ya, Stalin'den Nasır'a ve Arafat'a, 2000 (iki bin) lider hakkındaki 18 yıllık araştırmasının sonucunda, 377 adet belli başlı devlet adamı/lider tesbit etmiş ve onlara 200 değişik kıstasa göre, 1'den 31'e kadar puan vermiş.
Ludwig, PGS (Political Greatness Scale/Siyasi Büyüklük Ölçeği) olarak tanımladığı bu sıralamada örneğin; en çok Roosevelt ve Mao 30'ar puan almışken, Nehru 25, Churchill 22, Golda Meir 12, Fidel Castro 23, Lenin 28, Khomeini 23, Kennedy 15 puan almışlar.
Sadece bir lider, 31 puanla, 20.nci yüzyılın gelmiş geçmiş en büyük devlet adamı / lideri ünvanına hakkıyla layık görülmüş. O da, Mustafa Kemal Atatürk.
***
Peki bu sonuca nasıl ulaşmış Prof. Ludwig?
Aslen psikiyatrist olan ve daha sonra tarih ve siyasi liderlik konularını incelemeye yönelen Prof. Ludwig, siyasi önderlerin neden ve ne kadar önemli ve büyük olduklarını tarafsız şekilde değerlendirebilecek bir ölçeği geliştirmek için uzun süre çalışmış ve sonunda Sezar, Napoleon ve George Washington gibi tarihi isimlerin, liderliği tanımlamak için ortak kullandığı 11 kriterden oluşan bir sistem belirlemiş...
Ludwig'in verdiği bilgiye göre bu ölçeğin kriterleri, "sıfırdan ülke yaratmak, toprakları genişletmek, iktidarda kalınan süre, askeri başarı, sosyal tasarım gücü, ekonomik başarı, devlet adamlığı, ideoloji ortaya koyma, ahlaken örnek olma, siyasi miras ve ülkenin nüfusu" ölçütlerinden oluşuyor. Daha sonra incelenen liderlere, bu kriterlerin her biri için 0 ile 3 veya 0 ile 5 arasında puan veriliyor. Prof. Ludwig, kitabında, 20'nci yüzyıla damgasını vuran yüzlerce lideri bu sisteme göre kıyasladığını ve Atatürk'ün en üst sırada geldiğini belirtmiş...
***
Hani birileri yazıyor ya, "Şu Anıtkabir ziyaretleri de artık fazla oluyor, ne gerek var" gibisinden...
Ya da kimileri "Dünya değişti, onun da görüşleri geçmişte kaldı. Günümüzde uygulanamaz" diye ahkam kesiyor ya....
Kimi televizyon programlarda gerçeklerin üstünü örtüp, "Atatürk, aslında vatanı kurtarmak için Osmanlı padişahı Abdülhamid tarafından bizzat görevlendirildi" diye birileri palavra kıvırıyor ya...
Bazı geri kafalılar ise; aynı zamanda hafız olan, İslam dinini hatim etmiş bir dünya liderini "Din düşmanı" diye armut kafalara empoze etmeye çalışıyor ya...
Ya da bazıları, "Ne var ki çağdaş Atatürk Cumhuriyeti'nde, aslolan 2. Cumhuriyet" diye muhafazakar bir dünya görüşünü topluma yamamaya çalışıyor ya...
Hatta kimi kanı bozuklar, önümüzdeki günlerde kutlayacağımız 30 Ağustos Zaferi'ni kazandıran Byüük Önder'in savaş taktiğini, "çalıntı" diyecek kadar aşağılık yüzünü gösteriyor ya...
***
İşte onların alacağı daha çok ders var Atatürk'ten... Elin profesörü, hiç tanımadığı bir ülkenin liderini tarafsız bir gözlemle, aylar süren bir araştırmayla zirveye çıkarırken, onlar bağımsızlık ışığı yayan bir güneşi balçıkla sıvamaya çalışıyor hala...
Atatürk sevgisini yüreğine kazıyan bu halk, onlardan daha ileri görüşlü olduğuna göre... dünya liderliğinin zirvesindeki bir "Bağımsız yürek", unutturmak isteyenlere, yeniden hatırlatılır.

Örnek bir çalışma

Tarımsal ürünlerin azalıp, yapay gübrelemenin ön plana çıktığı günümüzde çiftçiyi bilinçlendirmenin, doğru tarım yapmasını sağlamanın en iyi yolu, gazetecilik...
Yani, araştırma yapmak, doğruya ulaşmak, halkla paylaşmak... Gerçeklerin ortaya çıkmasında öncü rolünü üstlenmek...
Bunu çeşitli yayınlarla desteklemek mümkün... Bu gazetede olur, dergi de...
***
Tarımsal gelişmelerden haberdar olmanın, ürün kalitesini artırmanın en iyi yolu, dünyayı takip etmek, bilinçli olmak...
Tarım Gürlüğü adlı dergi, işte bunun ipuçlarını veriyor okuyucusuna... Konumu, ulusal ve uluslararası üretim ve hayvancılık alanında... Ürünlerde rastlanan hastalıklar, hangi ürünün doğal, hangisinin yapay olduğu, sütte ve süt ürünlerinde yaşanan sorunları ve çözüm yollarını, hangi dönemde, hangi ürünün revaçta olduğunu ortaya koyan, işinin uzmanlarından alınan görüşlerle hazırlanıyor "Tarım Günlüğü"...
***
Benzeri birçok dergi bulunuyor ama bu yayının diğerlerinden farklı bir yanı var, hem Türkçe hem İngilizce hazırlanması...
Aynı sayfada yanyana iki farklı dil... İşin özü derginin yabancının da Türk tarımını tanımasına fırsat vermesi...
Dergi, yine bölgemizde etkili bir yayıncılık örneği olan Balkan Gazetesi'nin sahibi Rifat Sait'in başkanlığında İzmir'de basılıyor. Yazı İşleri kadrosunun tepesinde ise gazeteci kimlikleriyle tanıdığım iki değerli imza var, Yazı İşleri Müdürü Hakan Serbest ve Haber Müdürü Esin Hepsavaşçı...
***
Avrupa ve Balkanlar'da 10 ülke ve 12 şehire ulaştırılan dergi, Türk yayıncılığının, tarım sektöründe örnek çalışmalarından biri olarak dikkat çekiyor.
Toplum olarak gelişmek için bir çok etkin adımlar atmamız gerekiyor, dergi bu doğru adımlardan biri...
Çünkü, tarımın hala doğal yapıldığını, yapaylığa direndiği örnek ülkelerinden biri de Türkiye... Dergi de işte bu "özel konumun" bakış açısı...
Yeni bir çalışma ve daha insanlığa vereceği çok şey var, umarım desteklenirler.

GÜNÜN SÖZÜ

Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerek.
Türk Atasözü

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA