• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Erkeğin taktığı küpenin tarihi bir onuru var HÜROL DAĞDELEN

Erkeğin taktığı küpenin tarihi bir onuru var

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29.05.2013, 00:00
Tarih bilinci bir ulusun ana yaşam kaynağıdır, temelidir, geleceğidir. Bu nedenle çok iyi bilinmeli, iyi algılanmalı, sonsuzluğa taşınmalıdır.
Çünkü bu, bir ulusun övgü meselesidir aynı zamanda...
Bugün 29 Mayıs örneğin... Fatih Sultan Mehmet gibi çok genç yaşta tahta oturmuş bir Osmanlı padişahının İstanbul'u fethettiği, bir çağı bitirip yenisini başlattığı bir dünya liderinin, zafer günüdür.
Bir şahsiyetin, bir imparatorluğun, bir ulusun övgü günüdür.
Bugün kadar pek çok destan yazılıp çizildi İstanbul'un fethi için... Biz hep bu kahramanlık yönünü gördük olayın...
Oysa tarihi platformda kimbilir neler yaşandı biliyor muyuz, hayır! Olaya tek taraflı bakmanın, araştırmamanın, dinlememenin bir dramıdır bu...
Bırakın okumayı, araştırmayı, anlatanı bile kalmadı artık bu tarihi zaferleri, artısı ve eksisiyle...
***
Çocukluğumda mahallemizin büyükleri vardı, birçok konuda bizlere ders veren, öğüt veren, yanlışlarımızı gösteren, doğrularımızı alkışlayan...
Baba yarısıydı onlar, bir yürek çarpıntısı...
Anna ve babalarımızdan öteydi bu insanlar... Bir ağabey, bir dosttu bizler için...
Çok şeyler öğrendik onlardan, tarihten kesitler, gündemden bilinmeyenler, olgun bir tavırla, hoşgörülü bir bakışla bizlere yansırdı.
Çıkarsız, dostça...
İşte o yüzden yaptığımız kavgalar bile hep "dürüstçe" oldu, çünkü ağabeylerimize yakalanıp fırça yemek vardı işin ucunda...
Büyüdük, ellili yaşları aştık, bir de baktık ki, etrafımızda onlardan kimse kalmamış...
Hepsi gitmişler ansızın, birdenbire... Yalnız kalmışız iyi mi...
Ya sen ne güne duruyorsun derseniz, elbette paylaşacak çok şey var ama dinleyecek çocuk nerede...
Onlar bilgisayarın başında... Ağabeyleri, işte o teknolojik nesne...
Onunla mücadele etmek o kadar zor ki...
***
Geçen gün yaptığım bir ziyaret sırasında tanıştım, o çocukluğumda özlediğim bir ağabeyle...
Sözün özü dini ve tarihi bilgisi önyargıdan, safsatadan uzak, gerçekçi ve bilgi dolu insanla...
İşte bu ağabeyle, üç saat boyunca o kadar çok şey konuştuk, o kadar güzel bir tarih yolculuğu yaptık ki, inanamazsınız.
Çok şey öğrendim, çok şey yaşadım, çok kez hayıflandım, bugün kadar neden ben bu bilgilere ulaşamadım diye...
Bu güzel insan, İzmir'in ekonomisine önemli katkılar sağlayan Saygılı Rulman'ın sahibi Eflatun Saygılı...
Emekli bir hava astsubayı... 1986 yılında emekli olduktan sonra kurmuş Saygılı Rulman'ı...
Okumayı, araştırmayı hep çok sevmiş... Sohbetin başlangıcında söylediği şu söz, aslında biraz sonra dinleyeceğim bilgi derinliğinin habercisi aslında:
"Hürol bey, okumayla hep sıcak bir temas içinde oldum. Ciddi eserleri, araştırmacı yazarları okudum. Sosyolojik eserleri, tarih kitaplarını, diler tarihini okudum. Asr-ı Saadet'i bitirdim. Hurafelerle işim yok. gerçeği bilgilenmek benim işim. Hem dinde hem de tarihte.."
***
İşte bugüne kadar kimseden dinlemediğim tarihi bir gerçeği de ondan öğrendim. Erkeklerin küpe takmasının aslında bir gay işareti ya da özgürlük belirtisi değil, tarihi bir hoşgörü ve insanlık davranışı olduğunu...
Hem de kahramanı Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'se..
Eflatun bey, o gün bana çok şey anlattı, birçok şey paylaştı, o kadar geniş yerim yok hepsini, tüm ayrıntısıyla anlatmaya...
Ama bu çok özel, özellikle gençler okumalı... Ben de çocukluğumda özlediğim bir ağabeye aracılık etmiş olmanın gururunu yaşarım.
***
Eflatun bey öyküyü şöyle anlattı bana... O da Prof. Yılmaz Öztuna'nın kitabında okuyup araştırmış:
Yavuz Sultan Selim, Mercidabık savaşını kazandıktan sonra, askerleriyle Halep'e girmiş... Her taraf insan seli... 3000 civarında Osmanlı ordusu... Tabii o gün ordu çok düzenli ve disiplinli... İnsanlara zarar vermemek felsefesine sahip, aldıkları eğitim ve emir gereği. Ordudan şikayeti olan yok, çünkü talan yok, aksine ekonomik değer katıyor çevresine... O gün cuma, namaz kılınacak. Yavuz da saf tutmuş... Hoca, hutbeye çıkmış söyle seslenmiş müminlere:
"Mekke'nin ve Medine'nin ve bütün Müslümanların hakimi Yavuz Sultan Selim aramızda..."
Yavuz bunu duyunca, hatibe dönüp "Bu söylemi değiştirmenizi rica ederim" diyerek, yardımcılarına da "bana madeni bir halka bulun" diye emrediyor. Sonra getirilen halkayı kulağına takıyor ve "Yer ve gök arasındaki herkes şahit olsun ki, ömrümün bundan sonrasında bütün müslümanların kölesi olarak hizmet edeceğim" diye ekliyor.
Bir hoşgörü, bir mütevazılık örneği olmuş küpe...
İşte Yavuz Sultan Selim, bu küpeyi süs olsun diye değil, bir amaç uğruna takıyor, insanlığa örnek oluyor.
***
Eflatun bey, Selim hakkında bir şey daha anlatıyor, donup kalıyorum. Mesela İzmir'e bir cami yaptırdığını ondan duydum.
Yavuz Sultan Selim, günün birinde İzmir'e de uğramış... Bir de cami yaptırmış. Agora'nın üstünde, Namazgah'ta eski bir hamam ve cami var ya, işte onu Selim yaptırmış...
Bir ağabey olarak çok şey öğrendim Eflatun Saygılı'dan... Tarihin gerçek gücünü, okuyup araştırmanın lezzetini...
Böyle dopdolu bir insanla, siz de tarih ve dine gerçek bir yolculuğunu yapmak isterseniz, kapısını çalın, gülerek karşılar sizi...
Anlatacağı çok şey var.

GÜNÜN SÖZÜ
Birisine karşılık veremeyeceği bir iyilik yapmadıysan, mükemmel bir gün nedir bilmiyorsun demektir.
Ruth Smeltzer


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA