• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ayağına iş beklemek yerine kendi işini yaratan bir insan HÜROL DAĞDELEN

Ayağına iş beklemek yerine kendi işini yaratan bir insan

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.09.2013, 00:00
Zirve binbir emekle, sabırlı örüldüyse kıymetlidir benim için... Yoksa bir başkasından yardım alarak, baba ya da kardeş parasıyla, torpille elde edilen başarıların zerre kadar değeri yoktur gözümde..
İnsan olmanın, bu yüreği hissetmenin, yetenekleri keşfetmenin, emek vermenin, hayata harç koymanın insanoğluna nasıl anlam kattığını, nasıl başarıya hırslardırdığını yaşamayan bilemez.
Bu bir boş bakış değil, kalıcı değerdir.
İşte bu yüzden, zirveye uzanmaya çalışanların, işinde en iyisi olmaya çabalayanların, yamuk yapmayan, dürüst olanların bu "yoğun emekten" geçtiğine inanırım.
Kişiliğinden taviz vermeden, yaptıkları işe inanarak...
Çünkü onlar, geldikleri bu uzun yolda nasıl çabaladıklarını iyi bilirler, zor elde etmişlerdir, kolay bırakmak istemezler.
Ne marka değerlerine toz bulaşsın ne de isimlerine leke sürülsün dilemezler.
***
Çevremizde böyle birçok insan var, işine "emekle" sarılan, insana saygı gösteren, taşıdığı soyadının değerini bilen...
O insan mütevazidir; ilk bakışta size bu ışığı vermez ama dostlarından geçmişini dinleyince, bazı insanların bulundukları yeri gerçekten hak ettiklerini, çalışarak, didinerek kendi başarı hikayelerini oluşturduklarını anlarsınız...
***
Murat Türksal'ı bir yakın dostum tanıştırdı bana... Kendisiyle ilk karşılaşmam, doğa gezgini dostlarımla açtığım resim sergisine gelişiyle, bizlere destek vermesiyle oldu.
Karşımda mütevazı, güler yüzlü, dost bir insan vardı. Çektiğimiz fotoğrafları didik dikik inceleyen, her birine ayrı yorum yapan, emeğin değerini bilen bu insan, gerçek bir kazanımda bizim için...
Sonradan anladım ki, Çiğli bölgesinde yıllardır müteahitlik yapıyormuş Murat Türksal...
Birbirinden özel siteler kurmuş, sattığı her daire sahibiyle dost olmuş, satıp terketmemiş...
Kapkaççı değil yani, içten biri.
Sonra onu, gezgin dostlarımla, yeni bitmiş bir sitesinin açılışında ziyaret ettim.
Etrafında sevenleri, komşuları, daire sahipleri çember olmuş, keyifli bir kutlama yapıyorlardı.
Herkes çok mutluydu. Alan da satan da...
Murat Türksal, şimdi yine aynı bölgede devasa bir sitenin inşaatına başlamış... Her gün işinin başında.
Genç, dinamik, başarılı.
***
Murat Türksal, şimdi mesleğinin zirvesini yaşıyor ama bununla da yetinmiyor, hep daha iyi bir geleceğin peşinde...
Sordum, soruşturdum gerçeğini... Bir sohbette bakın kendisini nasıl anlattı:
"Üniversite mezunuyum ben... Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi'ni bitirdim. 8 yıl maliyede görev yaptım. Ancak yaptığım iş tatmin etmiyordu beni. Durağan, amaçsız yaşamak sıktı bir süre sonra... Kirada oturuyordum. Babamla ortak bir arsa aldık ev yapmak için... İnşaata başladık, her aşamasında rol aldım. çünkü işçiye verecek paramız yoktu. Projesini bir mimara çizdirdim. Sonra binanın su basmanından çatısına kadar her bölümünde çalıştım. Harç, tuğla taşıdım, en iyi malzemeyi kullanmayı öğrendim. Bitirdiğimizde içine geçip oturamadım, müşteri çıktı kendi dairemi bile sattım. Sonra beşer katlı binalar inşa ettim, siteler kurmaya başladım. Müteahhitlik mesleğim oldu. Ancak bu güne gelene kadar, bu mesleğe nasıl emek verdiğimi hiç unutmadım, en iyisini yapmaya çalıştım. Çünkü insanların da birikimlerini, emeklerini yatırdıklarını asla aklımdan çıkarmadım. Herkesi kendi yerime koydum."
***
Emek, insanın ışığıdır, markasıdır. Üniversiteyi bitirip ayağına iş beklemek ya da kaderine razı olmak yerine, daha mükemmel, daha iyi bir yaşamı tercih etmiş Murat Türksal..
Bunun için de hem bedenen, hem fikren emek vermiş.. Yani, kimseden medet ummadan, kendi imkanlarını yaratarak...
Ben size bu köşeden, çalışmalarına inandığım Murat Türksal'ı anlatmaya çalıştım sadece...
Üniversiteyi bitirip, kendilerine imkan yaratmak yerine, evinde oturup iş teklifi bekleyen gençlere örnek olsun diye...
Daha onun gibi onlarcası var, öyküleri emekle sarılan...
Topluma değer katmayı amaç edinen insanların çoğaldığı bir dünya, sanırım daha güçlü bir yaşam kalitesi getirecek bizlere...
Gençler, hayata bir de bu açıdan bakmalı.

SÖZÜN ÖZÜ

Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunurlar. Övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasındadır.
Mevlana

Abo'yu anmak...

Çocukluk anılarımın özel bir yerindedir Salih... Onu tanıdığımda benden yaşta küçüktü, Karşıyaka Kemalpaşa Camii'nin simge isimlerinden biri olan tesisatcı Süleyman Usta'nın (Abo) küçük oğluydu.
Çok çalışkan bir çocuktu, babasının bir dediğini iki etmiyordu. Her yere koşuyor, eğitimini aksatmadan, baba mesleğini de ihmal etmeden kendini yetiştiriyordu.
Çok güleç yüzlü, keyifli bir yürekti. Nalburiye işi de yapan babasına hayrandı, iş ahlakına, insanlığına, çalışkanlığına...
***
70 yıl önce Makedonya'dan Karşıyaka'ya yerleşen Süleyman Abo, oğulları Erdoğan ve Salih ile tesisatçılık ve nalburiye işleriyle kısa sürede simge haline gelmişlerdi.
Çok şey öğrendi ondan, Erdoğan ağabeyinden... Sonra büyüdü ve kendi dükkanını açtı.
***
Koyu bir KSK taraftarı olan ağabeyi Erdoğan'ı da çok sever, sayardı. Ama bir süre sonra ayrı düştüler...
Erdoğan Abo, babasını kaybettikten sonra ata mesleğini Türkiye'nin tek Mustafa Kemal Paşa adını taşıyan camisinin altında yürütmeyi sürdürdü.
Salih'in de, onun tam karşısındaki pasaj içinde dükkanı vardı.
Ancak Erdoğan henüz daha 56 yaşındayken kalp krizine yenik düşüp hayata veda etti. Önceki gün de ölümünün ikinci yılında dükkanının önünde lokma döktürülerek anıldı. Şimdi 70 yıllık nalburiye dükkanını eşi ve kızı işletiyor. Erdoğan'ın sağ kolu olan Ahmet Yamak da onların en büyük yardımcıları... Sevgili Erdoğan'ın eşi Hatice ve kızı Esra Abo, "Bir insan işini bu kadar mı sever. Rahmetli Karşıyaka'nın simgesiydi" diyor.
***
Ve sevgili Salih, Makedonya'dan göçüp gelen Süleyman ustanın, bu simge ailenin, bu güleç yüzlü, sevimli kimliği, artık babasının ilkelerini sürdürmenin mücadelesini veriyor. Umarım, o güleç yüzüyle hayata pozitif bakmaya devam eder.
Tıpkı, benim çocukluğumdan kalan güleç portresi gibi...
Tıpkı rahmetli babası gibi, ağabeyi gibi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA