Ülkemizin en önemli yaşam damarlarından biridir eğitim... Her iktidarın, kendine yontmak için ilk el attığı kutsal, toplumsal bir hazine...
Çocukları, gençliği belirli bir görüş doğrultusunda şekillendirmek için her gelen şöyle bir dokunur eğitim sistemine; kendince eksikleri belirler, yeni bir yol haritası çizer Türkiye'nin gelişiminde...
Ancak hiçbir yönetim, mesleki ve teknik eğitimi, bu dönem kadar önemsemedi, bu iktidar kadar desteklemedi.
Nedeni çok açık...
Günümüz dünyasında, Anadolu Liseleri'nden mezun olup da, üniversiteye giremeyen bir gencin iş bulması artık çok zor...
Çünkü mesleki eğitim becerisi olmadan, sadece bilgiyle donatılan gençlere, günümüz iş dünyası da artık sıcak bakmıyor.
Onlar yetişmiş, kalifiye bir gençlik istiyor. Zira zaman su gibi akıyor, özel sektör, bünyesine aldığı çalışanına bir de eğitimi için imkan tanımaktan yana değil...
İş kalıyor, mezun öğrencinin yeteneğine... Ya doktor, ya öğretmen, ya avukat, ya mühendis olacak, geleceğini bir şekilde planlayacak.
Bunun için de sadece bölümü bitirmek yetmiyor, artılar şart; en az üç yabancı dil, kariyer yapma becerisi, yeterli donanım vs.
***
Teknik ve mesleki eğitimin, günümüz koşullarında, en önemli toplumsal gerçek olduğu artık tartışılmaz...
Geçmişi eğitim başarılarıyla dolu, bu konuda pek çok kitap yazan, yorumlayan, fikir veren Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da bunun farkında...
İşte bu nedenle, geçen yıldan başlayan bir mesleki ve teknik eğitimi özendirme çabası var kendisinin ve eğitim camiasının...
Geçen yıl, bunun ilk adımlarını atan, SBS sınavından sonra, öğrencileri başarıları çerçevesinde önce, "Teknik" sistemi "Anadolu" ile birleştiren, bir bölüm öğrenciyi de mesleki liselere yerleştiren Milli Eğitim Bakanlığı, bu yıl daha da önemli bir adım atıp meslek eğitimini, "Anadolu" ile taçlandırıp "Anadolu Meslek ve Teknik Liseleri"ni aynı çatı altında topladı.
Bu gerçekten önemli bir adım, hele, iş dünyasının artık, "ihtiyacımız düz eğitim almış gençler değil mesleki ve teknik eğitim almış ara eleman" şikayetlerinin zirve yaptığı günümüzde...
***
Ancak, bu çağrıya ses veren ve gerekli düzenlemeleri yapan, teknik ve mesleki eğitimi "Anadolu" çatısında toplayan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın atması gereken çok önemli bir adım daha var; mesleki eğitimi, Anadolu'nun bölge özelliklerini dikkate alarak planlamak...
Örneğin otomotiv sektörünün çok yoğun olduğu İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi şehirlerde, mesleği eğitimi bu yönde yoğunlaştırmak...
Keza Aydın, Antalya, İzmir gibi şehirlerde turizm ağırlıklı mesleki eğitim önemsenmeli...
Ve İzmir'in çok önemli bir artı değeri daha var, Türkiye'nin en önemli gelinlik ihracatçısı olması... İzmir'deki gelinlik firmaları her geçen gün artıyor, 1000'i aşmış durumda...
Sadece Türkiye'ye değil, dünyanın pek çok ülkesine gelinlik ihraç ediliyor İzmir'den...
Ve gelinlik firmaları uzunca bir süredir şu çağrıyı yapıyor Milli Eğitim'e:
"Bizim, dekoratif el sanatları eğitimi gören ara elemana ihtiyacımız var..."
Bu gerçeği bir süre önce EBSO Başkanı Yorgancılar da, mesleki eğitimin önemsenmesi konulu bir söyleşide dile getirmişti.
***
Ancak gelin görün ki, bu toplumsal gerçeğe rağmen İzmir'de dekoratif el sanatları eğitimi veren mesleki okul sayısı 1 ya da 2...
Kız meslek eğitimi, İzmir'de hiçbir karşılığını bulmayan, mezun olunca eli boş kalan branşlarla örülü...
Şimdi denilebilir ki, halk eğitim merkezleri, bu talebi karşılar. Hayır karşılayamıyor, çünkü o çocukları eğitecek bilinç öğretmen yetişmeyince, o bahane de sırıtıyor.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya önerim; İzmir'in en büyük ihtiyacı olan dekoratif el sanatları eğitimini tam donanımlı atölyelerle güçlendirmek, okullarda kapanan bölümleri tekrar açtırmak, iş dünyasının en önemli ihtiyacını gidermek ve el sanatları kültürümüzü geleceğimize taşımak...
Bu normal ya da açık lise kapsamında olsun, en bilinçli adım olur.
GÜNÜN SÖZÜ
Hayat sevgiyle, dostlukla, gerçekle pekişmezse hiçbir ressam mutluluğun resmini çizemez.
H.D