Ligimiz DVD menülerine benziyor. "Maçı Başlat", "Özel Seçenekler", "Kamera Arkası", "Fragmanlar" ve "Dil Seçenekleri" mevcut. Her hafta bir tanesi ön plana çıkıyor. Her hafta bir karmaşa yaşanıyor. Ve kimse de üzerine alınmıyor
Her 90 dakikaya farklı bir seçenek iliştirmekte üstümüze yok. DVD menülerine benzer bir lige sahibiz ki "Maçı başlat" kategorisi sıralamada "Özel seçenekler"le yarışıyor. Bir de fragmanlar ve kamera arkası seçenekleri var ki onları da es geçmemeli. Efendim, özel seçeneklerden kastım her maça özel durumlar. Bunu bir örnekle açıklayalım. Bkz. F.Bahçe-G.Antep maçı. Başkanın taraftara seslenişi, "Sizi gidi sizi. Yapmayın ayıp oluyor" tarzı bir uyarıda bulunması gibi. Başkanlar nomal şartlarda dertlerini demeç vererek hallederler. Biz bu tip görüntüleri ise genelde normalde okul bahçesinde disipline edilmeye çalışılan öğrencilere tatbik edilirken görürüz. Ama bu futbol coğrafyasında yaşıyorsanız bu tip garipliklere alışıyorsunuz.
YANILTICI FRAGMANLAR
Kamera arkası ise sahaya yansımayan görüntüleri kapsar ki bunun örneğini ise Beşiktaş-G.Saray maçındaki yönetici gerginliği ile özetleyebiliriz. Ama bu yöneticiler fragmanların da başrol oyuncusudur. Fragman bilindiği üzere filmlerin kısa tanıtımıdır. Ama futboldaki fragmanlara göz attığınızdan genelde bunların yanıltıcı ifadeler olduğunu anlarız. Bu fragmanlarda, Fair-Play'den dem vurulur, tribün terörünün bitirilmesi için sarfedilen çabalardan filan bahsedilir. Ancak gelin görün ki mesele uygulamaya elince herkes birbirine sataşır. Ve filmi izleyince fragmanla alakası olmadığını anlarsınız. Haliyle de ister istemez, "İşler Güçler" dizisinin tabiriyle "Ne kadar da çelişik, bir o kadar ilginç" deyip umutlarımızı erteleriz.
HERKES GÖRDÜ AMA...
Unutmadan bir de dil menüleri vardır. Bu menüler sayesinde de filmleri her dilde izleme şansına erişiriz. Ancak dilden dile replikler çeşitlilik gösterir ki bu da futboldaki hakem yorumlarına denk düşüyor. Halbuki senaryo bellidir ama bu çeşitlilik filmin aynı şekilde yorumlanamamasına neden olur. Yalnız geride bıraktığımız hafta ile kıyasladığımızda farklı bir durum söz konusu. Bu kez saha dışındakiler ağız birliği etmişcesine aynı şeyi söylerken, sahadakiler tam tersi kararlar verdiler. Bir kez daha üzerinden geçelim. Mehmet Topal'ın gol öncesinde topu elle düzeltişİ (F.Bahçe-G.Antep), Zokora'nın yerdeki müdahalesi (Trabzon-Elazığ) ve Burak Yılmaz'ın penaltısı gibi (Beşiktaş-G.Saray).
HATA ZİNCİRLEMESİ
Ligin lokomotifi 4 büyüklerin maçlarından ayan beyan hata zincirlemesi. "Hakemlerimiz başarıdan başarıya" koşuyor başlığının altında "Bu ne yaman çelişki" durumları. Formsuzluk had safhada ve düşündürücü. (Üstelik bu isimlerin arasında dolu dolu bir yaz dönemi geçiren hakemlerimiz var) Pozisyonlar ki öyle böyle de değil. Futboldan anlamayan birine sorsanız "Bu oyunda el serbest mi, o çocuk kendini niye yere attı?" diye sorar tüm saflığıyla. Mevzuyu taraftara pas ettiğinizde ise değişen bir şey yok. Bir türlü üzerine alınmama halleri. G.Saraylısı Fenerli'ye "Elle gol attınız ayıp ayıp" derken, Fenerlisi "Bedava penaltıyla puanı kaptınız" diye sataşıyor. E bu iş böyledir. Sahadakilerin ve protokoldekilerin halleri değişiyor mu ki tartışmalarımız da değişsin. Peh peh peh peh...