Geçen yılın son aylarında bozulan beklentiler, 2012'nin ilk haftalarındaki olumlu performans sonrasında düzelmeye başladı gibi görünüyor. Düzelme devam eder mi, yoksa yalancı bahar mı yaşıyoruz ilerleyen aylarda göreceğiz. Ama şimdilik 2012 fena gitmiyor. En azından beklentilerin oldukça üzerindeyiz Şubat ortası itibariyle. Biliyorsunuz, 2012'nin kriz yılı olacağı konusunda gerek hükümetler gerekse ekonomi aktörleri hem fikir olmuştu. Hatta, Türkiye'de hükümet "Ayağınızı yorganınıza göre uzatın, fazla harcama yapmayın" uyarısında bulunmuştu.
Merkez Bankası rutin yaptığı "Beklenti Anketi"ni yayımladı. Şubat birinci döneme ait anket sonuçları hem bazı makro ekonomik verilerde düzelme beklentilerini ön plana çıkarıyor hem de mali piyasalarda hüküm süren yüksek tansiyonun biraz düştüğü öngörü yapıldığını gösteriyor.
Öncelikle, makro ekonomik gösterge sonuçlarını değerlendirelim...
Bir ara yeniden iki hanelere yükselten ve herkesi korkutan enflasyona yönelik öngörüler aşağı doğru revize edilmiş son ankette. Tüketici Fiyat Endeksi bu yılı yüzde 7.17 ile kapatır sonucu çıkmış. Oysa, TÜFE beklentisi sadece 1.5 ay önce yüzde 10.26 idi. Aslında, yatıştırmak amacıyla Merkez Bankası enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu vurgulamış, hesap vermek amacıyla hükümete yolladığı mektupta enflasyonu yükselten gerekçelerin altını çizmişti.
ÇARKLAR DÖNÜYOR
İkinci olumlu beklenti büyüme konusunda. Anket katılımcıları bu yıl yüzde 3.4 büyüyeceğimize inanıyor. Biraz iyimserler mi dersiniz? Evet, IMF ve Dünya Bankası'na göre oldukça iyimserler. Çünkü, bu kurumların tahminleri yüzde 3'ün altında kalıyor. Merkez Bankası Başkanı Başçı da rahatlıkla yüzde 4'ler seviyesinde bir büyümenin gerçekleşebileceğini düşünüyor. Aralık ayı "Sanayi Üretim Endeksi" verileri de Türkiye ekonomisinin büyüme açısından bir momentum kazandığını teyit ediyor. Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün iki gün önce duyurduğu endeks sonuçlarına göre, 2011 yılında sanayi üretimi yüzde 8.7 yükselmiş bir önceki yıla göre. Asıl sevindirici olan sermaye malları üretimindeki artışın halen devam ediyor olması. Değer olarak endeks 140'lar düzeyinde. 2008 krizinden sonra 60'ın altına bile gelmişti. Aynı şekilde dayanıklı tüketim malları üretimi de yükselmiş. Kısaca, ekonomideki çarklar dönüyor. Tabii bedeli ağır olmak kaydıyla. Genişleyen kredi hacminden ve zirve yapan cari açıktan bahsediyorum.
Üçüncü iyimser tahmin cari açığın düşeceği yönünde yapılmış. Geride bıraktığımız yılı 80 milyar dolar civarında tamamlayan cari açık ankete göre bu yıl 62 milyar dolar düzeyine gerileyecek. Zaten büyüme hızının düşmesi ithalatın azalması anlamına geliyor ki, bu da sonuçta cari açığı aşağı çekecek bir unsur.
PİYASALAR SAKİNLEŞTİ
Gelelim piyasa beklentilerine...
Dolar Şubat ayı sonunda 1.7690 değerine ulaşacak. Ancak, yıl sonunda az bir yükselişle 1.8035 seviyesine gelecek. Anket böyle diyor. Bu konuda Merkez Bankası da paralel beklentiye sahip. Doların ateşinin düşmesi ile Başkan, artık TL'nin daha fazla değer yitirmeyeceğini, eğer öyle bir olasılık güçlenirse buna izin vermeyeceklerini vurguluyor. Tahvil bono faiz oranları öngörüleri de önce hafif yatay, sonra aşağı doğru gideceği yönünde görülüyor.
Parçaları yan yana getirdiğimizde karşımıza çıkan resim fena görünmüyor. Birkaç haftalık performans, yılın hep böyle sorunsuz geçeceğini de garanti etmiyor doğal olarak. Bu yüzden, işler iyi gittiğinde yapısal reform yapma ihtiyacı duymayan hükümet umarız bu sefer de benzer rehavete kapılmaz.