Yarın Dünya Kadınlar Günü.
İzmir'in "Kültür Hamalı" Tufan Atakişi'den bir görüş...
Okuyalım...
* * *
8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı.
Ancak polisin çalışanlara saldırıp fabrikaya kilitlemesinin sonrasında çıkartılan yangında fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamayan 129 kadın işçi yanarak can verdi.
26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Alman Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
* * *
1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda adı "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak belirlendi.
1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de anılmaya başlanmasıyla konu amacından saptırılarak kapitalist düzenin tüketim günü haline getirildi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Ancak New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı gündeme getirilmedi.
Bizi tüketime yönlendirerek, saygı duyduğumuz kadınımıza hediyeler vererek kutladığımız 8 Mart, meğer böyle bir vahşetin üzerine kurulmuş ve kapitalist düzenin bir aracı haline getirilmiş...
dip not
Ders almak...
İzmir çukurunun "bilge" kişilerinden Altan Özkunt, günümüzde dünyada olup bitenleri bir beyite sığdırmış. Dinleyelim...
"Ne güzel şeydir dev kuvvetine malik olmak
Ne zalimce birşeydir; onu bir dev gibi kullanmak."
Orhan Kemal 100 yaşında
15 Eylül 1914'te Ceyhan'da doğmuştu. Yaşasa 100 yaşında olacaktı.
Babası Abdülkadir Kemali Bey, annesi Azime Hanımdı.
Baba Evi, Avare Yıllar, Cemile, Dünya Evi gibi yapıtlarında söz ettiği babası Abdülkadir Kemali Bey, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarından başlayarak siyasi mücadelenin tam merkezinde yer almış yaman bir hükümet eleştiricisi ve eşi bulunmaz bir hatip idi.
Yasa tanımazlığa tahammülü olmayan, zorbalığa karşı çıkan bir muhalifti. Birinci Meclis'te milletvekili olarak bulunmuş, İstiklal Mahkemelerinde hem reislik yapmış hem de sanık olmuş, üç günlük de Bakanlığı olan bir siyasi portredir Abdülkadir Kemali Bey.
O mücadeleci babanın oğlu olan Orhan Kemal, bugün Türk edebiyatına 93 şiir, 265 öykü, 24 roman, 5 tiyatro oyunu kazandırmış en üretken yazarımızdır. Siyasal yaşama ve topluma ayna tutan toplumcu-gerçekçi bir sanatçı olarak kitapları hala basılmakta, okurları da günden güne çoğalmaktadır. Son televizyon dizileriyle de halkımızın gönlünde taht kurmuş bir edebiyatçımızdır.
Mine Ömer'in yönettiği, Karşıyaka'da çıkan iki aylık edebiyat dergisi Kurşun Kalem, 28. sayısını Orhan Kemal'e ayırarak değerbilirlik gösterdi ve özel bir dosya hazırladı: "100. doğum yıldönümünde Orhan Kemal'i anıyoruz."
Gülsüm Cengiz, Gülseren Engin, Semiramis Yağcıoğlu, Oğuz Tümbaş, Dilek Değerli, Nalan Yılmaz, Hasan Efe, Gültekin Emre... gibi yazarlar Orhan Kemal'i ve kitaplarını mercek altına aldılar. Oğlu Işık Öğütçü ile röportaj yaptılar.
"Bendeki Orhan Kemal Aşkı" yazısıyla özel dosyada yer alan Recai Şeyhoğlu ise yazısının sonunda edebiyat severlere ve Orhan Kemal sevdalılarına seslendi:
"... Orhan Kemal adına bir ilkokulun/ ortaokulun henüz bulunmamasına karşın İzmir'de bir Orhan Kemal Kütüphanesi düş'ünün gerçekleştirilebileceğine olan inancımı yineleyerek bahaneyle sesleniyorum tüm edebiyatseverlere. İnsan soyuna hep yararlı olmayı düşünmüş Orhan Kemal adına köyün birinde açacağımız bir kütüphane ile ona olan borcumuzu hep birlikte ödemeye ne dersiniz?"
Kısaca... Orhan Kemal adına bir kütüphane...
Doğumunun 100. yılında Orhan Kemal'e verilecek en önemli armağandır bu..
Var mısınız böylesi bir imeceye...
küpe
Bir öksürük, bir de yoksulluk gizli tutulamaz.
Mikszath
günün fıkrası
Uçmak
Şeyhin birine sordular:
"Sizin gökte uçtuğunuzu söylüyorlar, doğru mu?"
Şeyh şu cevabı verdi:
"Tabii ki hayır. Biz uçmayız, ama müritlerimiz bizi uçurur."