İlk seçim heyecanının coşkusu içindeydi M. Ali Çalkaya... On yıl önce
kürsüye çıkmış ve Balçova Belediye Başkanlığına seçilirse neler yapacağını anlatıyordu.
Balçova iki üniversiteyi sinesinde toplayan ender ilçelerimizden biri.
Dokuz Eylül Üniversitesi'nin uzantısı olan dört dörtlük bir hastane ve hemen karşısında Ekonomi Üniversitesi....
Bütün bunların yanı sıra Balçova Termal Otel ve tesisleri ile Türkiye'nin önemli bir "sağlık turizmi" merkezi...
M. Ali Çalkaya işte böyle zenginlikleri yönetmeye 10 yıl önce talip olmuş ve yol çıkmıştı.
Seçim alanlarındaki ilk ciddi vaadi:
"Balçova'ya büyük bir kültür merkezi kuracağız" olmuştu.
Herşey hazırmış gibi konuşuyor ve bir de yer gösteriyordu:
"Eski Pazaryeri...."
Belediye başkanlığının ilk beş yılı bÖyle vaadlerle geçti.
Balçova'nın kültür merkezi başka baharlara kalmıştı.
***
İkinci 5 yıllık dönemin hazırlık turlarında "Balçova kültür merkezi" yine önemli bir vaat malzemesi olmuştu.
Gecikme sebebi de arazi üzerindeki uyuşmazlıktı.
M. Ali Çalkaya ikinci beş yıllık döneminde de "Balçova'ya bir kültür merkezi" kuramadı.
Ve geldik üçüncü beş yıllık dönemin başlangıcına...
Çalkaya dostumuz yine aynı slogana sarıldı ve kürsülere çıktı.
Yine seçildi...
Ama henüz "Balçova kültür merkezi"nin adını telaffuz edemedi.
Utanıyor mu, dersiniz?
hayattan
Baba-oğul yazar: Mehmet-Efe Özçataloğlu
Mehmet Özçataloğlu, 1980 İzmir doğumlu. İlk ve orta öğrenimini İzmir'de tamamladıktan sonra lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi'nde tamamladı. Yazmaya, 2006 yılında görev yaptığı Kilis'teki yerel bir gazetede başladı.
Yazmayı öyle seviyor ki, kendini kısa bir süre sonra günlük gazetelerin kitap eklerinde buluverdi. Kitap tanıtma yazarı ve eleştirmen olarak...
Kitap eklerinin yanı sıra "insanokur.org" ve "edebiyathaber.net" isimli internet sitelerinde de kah kitap tanıtıyor kah eleştiri yazılarını yayımlıyor. Zaman zaman da taşrada yayın yapan dergilere yazı gönderiyor. Grafoloji üzerine hazırlamış olduğu bir proje, "El Yazınız Sizi Anlatıyor" adıyla kitaplaştı.
Karabağlar'da öğretmenlik yapıyor.
* * *
Baba Özçataloğlu hem okuyor hem yazıyor kısaca. Her iki eylem (!) de ona büyük zevk veriyor. Bunu 2005 doğumlu oğul Efe de görüyor olmalı ki, o da kendini kitaplar arasında buldu. Kitapların insanı mutlu ettiğini mi anladı kim bilir... Önce resimlerine baktı, okuyamadığı günlerde "Bu ne?" dedi durdu. Okumayı sökünce de kendini masallar ve öyküler dünyasında buldu. Öyle çok okur oldu ki 23 Nisan 2014 günü yazar oluverdi. Babasının yazdığı gazetede o gün, o da bir köşeye oturuverdi. Küçük yazar Efe Özçataloğlu olarak...
Henüz 3. sınıfta ama 500'ün üzerinde kitap okumuşluğu var Efe arkadaşımızın..
küpe
Karı seçerken ve kılıç alırken başkalarına güvenmemeli.
George Herbert
günün fıkrası
Sebep
Koca: "Senden bıktım usandım. Hem işte sana açıktan açığa söylüyorum. Seni paran için almıştım."
Kadın: "Sen beni param için almışsın. İyi de, ben sana niçin vardığımı bilemiyorum."
laflama
* Havada bulut yok bu ne yağandır? Sorumlusu, küçük su dökme işini balkondan yapan azmandır!
* Çocukların büyüyünce adam olmasını isteriz amenna. Büyüyünce en ufak bir yanlışını görünce "adama bak yahu" diye söyleniriz. Biz ne istediğini bile bilmeyen kimseleriz yahu!
* Eskiden "Bir oğlum daha olsa BURAK koyarım" diye düşünüyordum. Şimdi memleketin ahvalini görünce "BURUK" koymak istiyorum hacım!
* Benim oğlana "Karneler verilecek. Ak koyun, kara koyun belli olacak" dedim. Oğlum "Babacığım, koyunlar ak olmasına ak ama dereden geçerken çamura batmışlar" dedi!
İbrahim Ormancı'dan