ITIR GÜL ARAYICI
Sıradan bir günde parıltılı bir şeyler giymek mi dediniz? Neden olmasın? Gün içinde simli bir ayakkabı, payetli bir bluz, pullarla bezenmiş bir etek büyük ihtimalle bir çoğumuz için kuralcı bir giyim yaklaşımıdır.
Genelde parlak ve payetli giysiler geceye yakışsa da akşam yemeğine giderken giyilen bu ışıltı gündüz toplantıya da uygun olamaz mı?
Bir düşünelim isterseniz? Sonia Rykiel'ın 2017 yaz koleksiyonunda yer alan pullu siyah elbiseleri, gece davetleri yerine sahil kenarında ne de güzel giyilir diye hayal kurduruyordu?
SIRADAN BİR PARÇA İLE
Phoebe Philo'nun Celine için hazırladığı son koleksiyonlardan bir görünümü hatırlayalım yeri gelmişken. Sade kesimli siyah payetli midi elbise ve ona eşlik eden klasik bir trençkot. Sizce de gündüz giysisi olamaz mı? Pekala da olur, ışıltılı bir parçayı klasik ve sıradan bir parça ile birlikte kullanmak kuralını yazarak.
Pulları payetleri gündelik yaşama en güzel uyarlayan Hintli tasarımcı Asish'e bakalım. Işıltılı kumaşları öyle sıradan parçalarda kullanıyor ki gündelik yaşamda asla giyemem dedirtmiyor.
DAR ALANDAN ÇIKTI
Fakat ışıltı denilince Alessandro Michelle'nin hakkını da vermek gerek. Gucci'nin yaratıcı yönetmen koltuğuna oturduğundan beri modada değişim rüzgarı estiren tasarımcı, eksantrik bakış açısı ile sektörü etkisi altına alarak parıltıları her yerde estirmeye başlattı. Taa ki Rick Owens'ın fütüristliğinden J.W.Anderson'ın sokak estetiğine kadar.
Biz kadınlar ışıltılı giysileri, ayakkabıları oldum olası sevmişizdir. Ama kullanım olarak dar alanda sıkışıp kalması payetleri, pulları giymeyeceğimiz anlamı da taşımıyor.
Son zamanda yapılan satın alma davranışı araştırmaları H&M, Topshop, Zara, Urban Outfitters gibi hızlı moda zincir mağazaların hiç olmadıkları kadar ışıltılı giysiler, ayakkabılar ve aksesuarlar sattıklarını söylüyor.
Üstelik yaş sınırı olmadan, yediden yetmişe birçok kadın pullara payetlere göz kırpıyor.
GERÇEKLERDEN KAÇIŞ
Peki nedir ışıltılı kumaşlara olan bu yakınlık, sıcaklık? Moda psikologları pul payet trendini eğlence ile ilintili buluyor.
Bununla beraber ışıltılı dünyanın gece giyiminden gündüze geçmesini ise 'escapism' (gerçeklerden kaçış) olarak da açıklayabiliriz diye de belirtiyorlar. Yani dünyada yaşanan toplumsal ve ekonomik sorunlardan kaçışın bir yolu ışıltılı giysiler. Moda psikoloğu Dawn Karen ise biraz daha derinlere inerek parlaklığa doğru çekilmemizi hayatın ve yaşamın kaynağı olan suya, suyun ışıltısına bağlıyor. Işıltılı bir şeyler giymeyi bu değerlere atıfta bulunmakla bağdaştırıyor. Bana göre ise ışıltılı giysilerin protest bir tavrı var. Sıradanlığa karşı duran hayalperest, romantik ve aynı zamanda eğlenceli bir tavır bu. Ve işin doğrusu ben bu tavrı çok seviyorum.