'Süper Polis' olarak nitelenen Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin ve ekibinin, Kayseri'de öldürülen üç çocuğun katiline ve cesetlerine ulaşması, Ege'deki çocukları kaybolan ya da öldürülen aileleri de umutlandırdı
FATİH ŞENDİL / DEVRİM DERİN / UFUK SOYHAN
Ege illerinde 3-5 yıldır gündeme geldikçe yürekleri sızlatan olaylarda çocuklarını kaybeden aileler, Türkiye gündemine oturan Kayseri'de üç çocuğun katiline ve cesetlerine ulaşan özel polis ekibine umut bağladı. Acılı aileler, "Bizim çocuklarımızı da bu özel ekipler bulsun" diyor. İzmir'de 5 yıl önce esrarengiz şekilde kaybolan İlayda Taşçı'nın babası Saim Taşçı, kızının bulunmasını beklerken, Balıkesir'in Savaştepe ilçesi Karacalar köyünden okula giderken kaybolan ve cesetleri 44 gün sonra bulunan 10 yaşındaki kuzenler Büşra ve Tuğçe'nin aileleri, katillerinin yakalanmasını 5 yıldır bekliyor. Denizli'de ise 2008'de Şirvan Duran'a çarparak bir yıl sonra ölümüne neden olan sürücü üç yıldır bulunamadı. Şirvan'ın annesi yeniden dava açmak istiyor. Acılı aileler, tek umutta buluştu, "Kayseri'deki süper polis bize de yardımcı olsun, acımızı dindirsin" dedi.
Kayseri'nin Talas ilçesinde 1.5 yıl önce bayramda şeker toplamak için girdikleri evde vahşi bir cinayete kurban gittikleri anlaşılan 3 çocuğun katil zanlısı Uğur Veli Gülışık'ın 150 cinayeti çözen Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkan Yardımcısı Ercan Taştekin'in özel ekibi tarafından yakalanması İzmir, Denizli ve Balıkesir'de üç aileye umut oldu. Buca'da 5 yıl önce esrarengiz şekilde kaybolan İlayda Taşçı'nın babası Saim Taşçı, kızı İlayda'nın Buca Kaynaklar'da ailecek piknik yaparken esrarengiz bir şekilde kaybolmasından sonra geçen her gün acısının büyüdüğünü söyledi. Kayseri'deki çocukların ailelerinin kayıp sandıkları çocuklarının cinayete kurban gitmesiyle şok olduklarını söyleyen Taşçı, "Cinayet olduğu ortaya çıkan bu olaydan sonra biz de kızımızın vahşi bir cinayete kurban gitmesinden korkuyoruz. 5 yıldır kızımızdan haber alamıyoruz ve bu bizi kahrediyor. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'den ve Kayseri'deki çocukların katil zanlılarını bulan özel ekipten bu konuda yardım istiyoruz" diye konuştu.
1 ŞİRVAN'A ÇARPAN ARAÇ 3 YILDIR BULUNAMADI
Denizli'de 1 Mart 2008'de bir yakınlarının düğün törenine giden Şirvan Duran'a plakası belirlenemeyen bir otomobil çarpmış ve küçük kızın omuriliği zedelenmişti. Şirvan, bir dizi operasyon geçirdikten sonra yatağa mahkum hale gelmiş ve 15 ay sonra hayata gözlerini kapatmıştı. Şirvan Duran'ın annesi Funda Bilge, kızının ölümünün üzerinden yaklaşık 3 yıl geçtiğini belirterek, ona çarpan aracın hala bulunmamasına isyan etti. Faili meçhul olayla ilgili yeniden dava açacağını kaydeden Funda Bilge, özel ekip kurularak cinayet zanlısı yakalanan Kayseri'deki üzücü olayı hatırlatarak, "Kızımın katili hala sokaklarda dolaşıyor, yakalanmadı, bu da bir cinayettir. Ne olur kızımın katilini bulsunlar. Hala rüyalarıma giriyor. Kızıma çarpan aracın bulunması için de özel ekip oluşturulsun. Kayseri'deki gibi bir ekip gelip kızımın hayatını sonlandıran kişiyi yakalasın" dedi.
250 MERCEDES İNCELENDİ
Denizli'de kimliği henüz tespit edilemeyen trafik magandasının kurbanı olarak felç kalan ve 15 ay yatağa mahkum kaldıktan sonra yaşamını yitiren 10 yaşındaki minik Şirvan'a çarpan eski kasa mercedes marka araç her yerde aranmıştı. 1 Mart 2008'de Çıraklık Eğitim Merkezi yakınlarında meydana gelen kazada, minik Şirvan parkta oynayan abisi Yaşar Bilge'nin yanına gitmek için yola çıktığı sırada eski kasa Mercedes marka bir otomobil tarafından ezildiği görgü tanıkları tarafından beyan edilmişti. İfadelere göre soruşturma başlatan polis Denizli'de bulunan 20 plakalı 250 adet eski kasa Mercedes otomobili inceledi. Ancak Şirvan'a çarpan otomobil bulunamadı. Kaza yerinde araca ait bir parça veya delil bulunamadı. Olay yerine yakın bir güvenlik kamerasında ise Şirvan'a çarpan otomobil görüntüsü laboratuvara gönderilmesine rağmen plakası tespit edilemedi.
2 BALIKESİRLİ İKİ KÜÇÜK KUZENİ KİM ÖLDÜRDÜ?
Balıkesir'in Savaştepe ilçesi Karacalar köyünden okula giderken kaybolan ve cesetlerin 44 gün sonra bulunan 10 yaşındaki kuzenler Büşra ve Tuğçe'nin katilleri 5 yıldır bulunamadı. Kuzenlerin aileleri hala cinayetin aydınlatılmasını beklerkan İl jandarma Komutanlığı çalışmaları sürdürüyor. Büşra'nın babası Mustafa Karabacak, "Şu an katiller elini sallaya sallaya geziyor. Binlerce faili meçhul cinayet aydınlandı, iki yavrumuzun cinayeti aydınlatılamadı" dedi.
5 UZUN YIL GEÇTİ
Kayseri'de 2 yıl önce ortadan kaybolan 3 çocuğun katilleri hummalı bir çalışma sonucu yakalanırken, Balıkesir'de okula giderken aniden kaybolan ve 44 gün sonra hunharca katledilmiş halde bulunan Büşra ve Tuğçe isimli kuzenlerin katil ya da katilleri ise aradan 5 yıl geçmesine rağmen hala yakalanamadı. Akraba olan Yıldırım ve Karabacak ailelerinin 10 yaşındaki kızları Tuğçe Yıldırım ile Büşra Karabacak, 21 Mart 2006'da öğle tatilinde geldikleri evlerinden tekrar okula giderken ortadan kayboldu. Aynı sırada oturan, okula gidiş-dönüşte de birbirlerinden ayrılmayan kuzenler, en son köy ile okulu ayıran Balıkesir-Savaştepe karayolunun 100 metre yakınında görüldü.
KATİLLERİ İSTİYORLAR
Aileler yıllardır dinmeyen acılarının katillerin yakalanmasıyla bir nebze olsun hafifleyeceğini belirterek, güvenlik güçlerinin katilleri bulup yakalamalarını istedi. Büşra'nın babası Mustafa Karabacak, "Sizler de anne babasınız, bu yavrularımızın cinayeti faili meçhul kalmasın, cinayetin aydınlanmasını istiyoruz. Çocuklar geriye gelmeyecek fakat katil veya katillerin yakalanıp yüce adalete teslim edilmesini istiyorum" diyor. Çocukların aileleri Hanife-Mustafa Karabacak ve Ayşe-Yüksel Yıldırım, devlet büyüklerinden evlatlarının katillerin bulunmasını istediklerini söyledi.
JANDARMA ÇALIŞIYOR
Olay tarihinden bugüne kadar İl Jandarma Komutanlığı'nda komuta kademesi 4. kez değişirken, Balıkesir'in yeni İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Gürcan Sercan, kuzenlerin katledilmesiyle ilgili dosyayı incelediğini, konunun üzerinde hassasiyetle durduklarını, Başbakan Erdoğan'ın da haberdar olduğu olay üzerinde tekrar çalışmaya başladıkların bildirmişti. Kurmay Albay Sercan, ellerinde DNA örneği olduğunu, çocuklardan birinin tırnakları arasında ele geçirilen doku örneğinin eşleştirilmesine çalışıldığını ifade etmişti. Ancak, bugüne kadar bu doku örneğinden alınan DNA örneği ile yüzlerce kişiden alınan kan numunelerindeki DNA örnekleri örtüşmedi.
5 BİN ARAÇ İNCELENDİ
Olayla ilgili bugüne kadar 5 bine yakın araç incelenirken, durumundan şüphe edilenlerin sorgulamasından da bir sonuç alınamadı. Jandarma ekiplerinin durumlarını şüpheli bulduğu 300 civarında şahsın ifadelerine başvurulurken, emniyet birimlerine yapılan bütün ihbarlar da değerlendirildi. Olayın başından itibaren Balıkesir İl Jandarma Komutanlığı'nca oluşturulan özel çalışma grubunun faili meçhul cinayetin aydınlanması için yaptığı çalışmalar ise aralıksız olarak devam ediyor.
3 İLAYDA'DAN 5 YILDIR BİR HABER ALINAMADI
Buca'da oturan Saim ve Bedriye Taşçı çifti, 2006 yılında 5 yaşında olan kızları İlayda (5) ile Kaynaklar'da piknik yapmaya gitmiş, eve dönüş saati için yapılan hazırlık sırasında İlayda'nın kaybolduğunu farketmişti. Jandarma, İlayda'nın kaybolduğu gün ve ertesi günlerde bölgeyi köpeklerle didik didik aramasına rağmen en ufak bir ipucu dahi bulamamıştı.
GÜL'DEN YARDIM İSTEDİLER
Baba Saim Taşçı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den mektupla yardım istediklerini ifade etti. Taşçı, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den ve Kayseri'deki çocukların katil zanlılarını bulan özel ekipten bu konuda yardım istiyoruz. Eğer kızım ölmüşse, bir mezarı olsun gidip mezarının başında ağlayayım. Bu özel ekiple görüşmek istiyorum. Bize yardımcı olacaklarına inanıyorum" dedi.
Anne Bedriye Taşçı'nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektubundan kesitler: "Ben kime gideyim, kime inanayım. Şu derdimi kime anlatayım, şu içimi kime dökeyim. Bu milletin bu vatanın insanı, annesi değil miyim ben. Çankaya Köşkünün önüne gelip, bağırıp çağırıp medyayı başımamı toplayayım? Ya da bir bidon benzin döküp, kendimi yakayım mı, şu koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin istediği zaman yapamayacağı hiç bir şey yok. İstediği zaman bulamayacağı hiç bir şey yok. Benim küçük kızım kimin umurundaki, aç mı, tok mu kimin umrunda. Ateş düştüğü yeri yakıyor, bu gerçek, Lütfen o ateş sönsün artık. Benim çocuğumu bulun artık, beni evladıma kavuşturun. Ben onun yaşadığını biliyorum, bir yerde nefes aldığını biliyorum, beni özlediğini biliyorum. Ölmüş olsayldı, ben anne olarak bunu hissederdim. Beni kızıma kavuşturun."
Baba Saim Taşçı'nın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektubundan kesitler:
"Sayın Cumhurbaşkanım ben anne baba sevgisi yaşamadım. Onları hiç tanımadım. Bir çocuğun annesi tarafından sevilmesi, saçının okşanması nasıldır bilmiyorum. Ama bilmediğim halde bu duyguyu kızıma yaşatmak istedim. O şimdi bu duyguyu biliyor. Bu acı öyle bir acıdır ki, nasıl bugüne kadar dayanabildiğime bazen ben bile şaşırıyorum. Ama artık gücüm kalmadı. Eğer siz de bana yardım etmezseniz ben ne yaparım bilmiyorum. Kızım öldü ise ben buna da razıyım. Yeter ki bileyim nerede ise sarılıp öpüp vedalaşayım. Boğuluyorum çok acı çekiyorum. Bana yardım edin lütfen size yalvarıyorum."