Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Ankara ATO Congresium'da AK Parti tarafından Göçmenler Günü dolayısıyla düzenlenen "Anadolu Dünya Dolu" etkinliğine katıldı.
Erdoğan, özetle şunları söyledi: 4.5 milyona yakın göçmeni topraklarında barındıran bir devlet olarak bu konunun önemini en iyi bilenlerdiniz. Türkiye olarak bizim göçmenler konusunda başımız ne kadar dikse maalesef kendilerini gelişmiş olarak tanımlayan ülkelerin başı da o kadar eğiktir. Ülkemizdeki sığınmacılar için 7 yılda toplam 30 milyar dolar harcandı. Hamdolsun Türkiye bu yardımları hiçbir sıkıntıya düşmeden yapabilecek imkanlara sahip. Ya bir de tam tersi olsaydı. Biz 3-5 milyon dolar kredi için uluslararası kuruluşlarının kapılarında el açtığımız devirler gördük.
SÖZLERİNİ TUTMADILAR
AB ile yaptığımız anlaşmaya göre biz sığınmacı geçişini engelleyecektik, AB hem bize mali yardım yapacak hem de serbest dolaşım hakkı verecekti.
AB'den güya geçtiğimiz yılsonuna kadar o verilen sözler yerine gelmedi. Biz yükümlülüğümüzü yerine getirdik. Kara ve deniz sınırlarımızı tamamen kontrol altına alarak göçmen akınını sıfırladık. Ama onlar verdikleri sözleri tutmadı. Serbest dolaşım hakkımızın üzerine yattılar.
Yardım konusunda da söz verilen ilk dilimin 1 milyar Avrosu dahi gelmiş değil.
HELALİ HARAMI BİLMEZ
Hadi Avrupalıları anladık da bizim ana muhalefet niye bu işin peşinde onu bilemiyoruz.
Ana muhalefetin başındaki zat, 'Nerede bu 30 milyar dolar" diyor. Ömründe bir tek garibe faydası olmayıp, bir yaşındaki çocuğu bile sigortalı yapacak kadar helal haram bilmeyenin böyle bir şey sorma hakkı olabilir mi? Bir yaşındaki torununa SSK'dan imkan hazırlıyor.
15 yaşındaki çocuğunu SSK'lı yapıyor. Bu zatın hesap uzmanlığını SSK döneminden biliyoruz.
Halbuki azıcık hesap bilse, bu insanlar için kişi başına yapılan aylık harcamanın birkaç yüz dolar olduğunu görecek. Bugün Başbakanımız Bangladeş'te.
Turistik seyahate gitmedi Bay Kemal. Myanmar'dan göçe zorlanan, o dereleri, o bataklıkları geçerken bazı çocukların, annelerin, babaların ölümünü ekranlarda izlemişsinizdir. Oradaki aileleri görmeye, nasıl yardım yapabiliriz diye tespit etmeye gitti.
AĞLATILAN HER ÇOCUK FIRTINA HABERCİSİ
Müslümanlarla birlikte Hristiyanların da kutsal mekanlarını barındıran Kudüs'ü İsrail gibi işgalci bir gücün insafına terk etmek insanlığı bin yıl geriye götürecek tehlikeli bir sürecin kapısını açmaktır. Bugün Kudüs'te ve Filistin şehirlerinde ağlatılan her çocuk, acı çektirilen her anne, vurulan, dövülen, hakaret edilen her insan yaklaşan yeni bir fırtınanın habercisidir. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Ama aynı zamanda bir başkaldırı da vardır. Kudüs meselesi inşallah topyekün insanlığın ve özellikle Müslümanların uyanışına vesile olacak. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz. 70 yıldır göçmen durumunda olan Filistinli kardeşlerimiz yurtlarına kavuşana kadar mücadele sürecek.