Yaklaşık 1 ay önce "25 Eylül Akustik Versiyon" adında bir albüm yayınlandı ve çoğu müziksever gibi bana verdiği düşünce; Yavuz'un ne kadar zamanın ötesinde bir sanatçı olduğu ve hala gitar tekniği, melodi üslubu, sesi ve samimiyetiyle yeni müzisyenlere yol haritası niteliğinde olmasıydı. Bu albüm, Yavuz Çetin'in mirasına yalnızca nostaljik bir selam değil, aynı zamanda içsel dünyasının yeniden keşfi olarak da değerlendirilebilir. Çetin, Türkiye'de blues'u Amerikan kökenlerinden koparmadan yerli bir duyguyla harmanlayan ender isimlerden biriydi.
GÖRSEL BİR ANMA
"25 Eylül" de bu yönü daha da belirginleşiyor. Sanatçının doğum günüyle aynı tarihte çıkan bu özel albüm, bugüne kadar resmi kanallarda arşivlenmemiş ve temiz kayıtları bulunmayan on parçayı içeriyor. Albümde yalnızca akustik versiyonları değil, aynı zamanda yüksek kalitede restore edilmiş "temiz kayıt"lar da var. Ayrıca her şarkıya eşlik eden arşiv görüntüleri, bu deneyimi işitsel olduğu kadar görsel bir anmaya dönüştürüyor. Yavuz Çetin'in müzikal mirası, sadece teknik ve yetenekten ibaret değil. O sahnede değilken bile bir kuşağa cesaret vermişti. Duygularını bastırma! Yalnızlığı utanmadan yaşa! Sevmenin ağırlığını saklama! Bu anlamda her şarkısı bir yüzleşme aynı zamanda. Dinleyiciye hem "o hala burada" duygusunu veriyor hem de kendi içindeki sessizlikle tanıştırıyor. Onunla ilgili her konser, her anma gecesi ve her yayınlanan şarkısı hayranları için bir kutlama ve müziğinin ölümsüzlüğü demek. Daha önce ulaşılmaz olan versiyonların paylaşılması da hayranları için bir kavuşma niteliğinde şüphesiz. Blue belgeselinden bir kesit- te Teoman "bizim jene- rasyonumuzun en büyük yete- neği oydu" demişti. Bazı isimler erken kaybedildiği için efsaneleşir, Yavuz bu etkiden bağımsız olarak yaşarken de efsaneydi.
MÜZİKAL UFUK
Fender Stratocaster gitarı ülkede en iyi kullanan sanatçıydı. Her müzisyen kendi müzik kulağını geliştirmeye çalışır, kimi doğuştan iyi bir kulağa sahiptir ancak Yavuz Çetin gibi müzisyenler hem müzik kulağına hem de geniş bir müzikal ufka sahiptir. Yani iyi bir müzisyen olmanın tek noktası iyi bir kulağa sahip olmaktan geçmez, aynı zamanda ufkunuzun geniş olması, vizyon sahibi olmanız ve daima yeni fikirlere açık olmanızdan da geçer. Yavuz Çetin'den kalan miras biraz da bu.

