Mide içeriğinin ve mida asidinin yemek borusuna geri kaçması ile kendini belli eden hastalığın nedeni hala tam olarak saptanabilmiş değil. Prof. Dr. Vedat Göral, "Muhtemelen gıdalar, gıdalardaki katkı maddeleri, sigara, alkol ve bazı ilaçlar hastalığı ortaya çıkarıyor" diyor
Medical Park Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Vedat Göral, reflü hastalığının
"Asit mide suyunun ve mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması" şeklinde tanımlandığını belirterek, "Normalde de çoğu kişide, yemeklerden sonra, gün içinde, bazen, asit mide içeriği yemek borusuna kaçabilir. Ancak bu olay, haftada 2 gün veya daha sık oluyorsa, veya haftada 1 gün orta şiddette reflü şikayetleri oluyorsa, bu, reflü hastalığı olarak adlandırılır. Reflü hastalığı, dünyada ve ülkemizde giderek artmaktadır. Muhtemelen gıdalar, gıdalardaki katkı maddeleri, sigara ve alkol, bazı ilaçlar bu olayı ortaya çıkarıcıdır" diyor.
REFLÜ HASTALIĞI KİMLERDE DAHA SIKTIR?
Reflü hastalığı, çocuklarda, genç ve yetişkinlerde de görülmekte, her ırk ve cinste de sık olarak ortaya çıkmaktadır. Hamile bayanlarda da reflü daha sık görülmektedir.
REFLÜ NEDEN OLUŞUR?
Hastalığın nasıl oluştuğu net bilinmemektedir. Hastalığın genetikten diyete, yemek borusunu döşeyen hücrelerdeki bozukluklardan mide fıtığına uzanan, geniş bir neden listesi vardır. Ancak hastalığın oluşmasında genetiğin rolü net olarak belli değildir. Diyet, yağlı gıda, sigara ve bazı ilaçlar reflü oluşumunu kolaylaştırır. Midenin iyi boşalmaması, yemek borusu ile mide arasındaki kapağın geçici veya daimi (mide fıtığı) açık olması, reflü oluşumuna büyük kolaylık sağlar. Aşırı şişmanlık (obezite), kabızlık, ıkınma, ağır yük kaldırma, çikolatalı gıdalar, alkol ve diğer bazı ilaçlar, reflü oluşumunu kolaylaştırır.
Normalde yemek borusu pH'sı alkalidir. Asit pH'lı mide içeriğinin geçici veya daimi özofagusa geri kaçması, yemek borusu alt ucunda yapısal değişikliklere neden olur. Bu yapısal değişikliklerle beraber, reflü şikayetleri ortaya çıkmışsa bu duruma, reflü özofajitis denir. Her vakada asit reflüsü olmasına rağmen, bazı vakalarda yemek borusunun alt ucunda yapısal ve patolojik bozukluklar görülmez, bu duruma non-erozif reflü denir. Bazen de reflü vakalarında, Barrett özofagus görünümü denilen, özel bir yapısal bozukluk görülür. Barrett özofagus kısa ve uzun segment şeklinde olur. Bu vakaların endoskopik olarak, belli aralıklarla izlenmesi ve anormal durum oluştuğunda, buradan biyopsi yapılması uygundur.
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Reflü hastalığının en önemli belirtileri; mide veya yemek borusu boyunca yanma olması, ağıza özellikle gece yatarken veya öne eğilirken, acı su gelmesi, boğazda yanma, öksürük, göğüs ağrısı, ses kısıklığı ve bazen de, kalp ağrısını andıran belirtiler oluşabilir. Hasta bu şikayetlerle, bazen kardiyolojiye gidebilir ve hatta koroner anjiografi yapılmakta ancak koronerlerin tamamen normal olması sonucu, reflü hastalığı olabilir diye bu hastalara Gastroenteroloji kliniklerinde endoskopi yapıldığında, reflü hastalığı saptanmaktadır. Uzun süreli öksürüklerde de reflü hastalığı araştırılmakta, bu vakaların da bir kısmında reflü hastalığı saptanmaktadır. Ayrıca, ağız kokusu, ses tellerinde nodül, larenjit ve farenjit, geğirme, mide bölgesinde ağrı, yutkunma güçlüğü, bulantı ve mide bölgesinde şişkinlik olabilir. Nadiren de, kalpte ritm bozukluğuna, astım hastalığına, gece nefes darlığına, kronik bronşit, dişlerde çürüme ve mine kaybına, bazen de gırtlak kanserine yol açabilir. Barrett özofagus görünümü gelişen reflü olgularında, ileriki yıllarda yemek borusu kanseri açısından yakın takip yapılmalıdır. Reflü gelişen vakalarda, yemek borusundaki hasarın derecesine göre değişmekle beraber, yemek borusunda iltihap (özofajit), ülser, kanama ve darlık oluşabilir. 45 yaşından büyük kişiler, erkek hastalar, zayıflama ve kanama belirtisi olan hastalar, ailede kanser hastalığı olan kişiler, yutkunma güçlüğü tanımlayan reflü hastaları, yakın takibe alınmalı, kanser varlığı araştırılmalı ve kanser hastalığı ekarte edilmelidir.
HASTALIĞIN TEŞHİS YÖNTEMLERİ:
Reflü hastalığının teşhisinde, hastanın şikayetleri, endoskopi, pHmetre, Bravo kapsül uygulaması, impedans, Bilitec, manometrik ölçüm ve biyopsi yol göstericidir. Hastanın şikayetleri önemlidir, ancak mutlaka endoskopi yapılarak, reflünün derecesi (A-D) araştırılmalı, diğer hastalıklar ekarte edilmelidir. Özellikle yutkunma güçlüğü varsa, tedaviye cevapsızlık varsa, zayıflama ve dışkıda gizli kanama veya aşikar kanama mevcutsa, endoskopi yapmak zorunludur.
TEDAVİ NASIL OLMALIDIR:
Tedavide amaç, ucuz, etkin, kolay uygulanan, güvenli bir tedavi uygulayarak, mukozada iyileşmeyi, belirtilerin ve nükslerin önlenmesi amaçlanmalıdır. Böylece hastalığın ilerlemesi önlenmekte, oluşabilecek kötü tablolardan hasta korunmuş olacaktır. Hastanın yaşam tarzı değiştirilmelidir. Yatak başının yükseltilmesi, sigaranın kesilmesi, alkolün kesilmesi, yağlı besinlerin ve çikolatanın azaltılması, öğünde yemek miktarının azaltılması (az ve sık yemek yenmeli), stressden uzaklaşma, yatmadan 2-3 saat önce yemenin kesilmesi, dar kıyafetlerden kaçınma, obeziteden uzaklaşıp kilo verme sağlanmalıdır. Çikolata, naneli besinler, kahve, çay, karbonatlı içecekler, domates suyu, narenciye (portakal, mandalina, limon gibi) suları yasaklanmalı veya kullanımı çok azaltılmalıdır. Reflüye neden olabilecek ilaçlardan kaçınılmalıdır.
Kesinlikle Kaçınılması Gereken Gıdalar
Meyve:
Portakal suyu
Limon
Limonata
Greyfurt suyu
Sebze:
Patates Püresi
Kızarmış patates
Kuru Soğan (çiğ)
Domates
Et:
Sığır eti (Kıyma)
Fileto
Hot dog
Mandıra:
Süt
Yağlı kremalar
Yağlı Peynirler
Tahıl:
Fırında Peynirli Makarna
Salçalı Makarna
İçecek:
Likör
Şarap
Çay
Kahve
Tatlı & Yemiş:
Çikolata
Mısır cipsi
Patates cipsi
Şekerli ve yağlı çörek
Sirkeli yağlı karışık salata
İLAÇ TEDAVİSİ: Tedavide, genelde en çok, asit azaltıcı, proton pompası ilaçlar kullanılır Ayrıca, midede salınan asiti nötralize eden (antiasit tablet veya şuruplar) ilaçlar, hücre koruyucular (sukralfat bariyer oluşturan ilaçlar (aljinik asit), motilite düzenleyici ilaçlar kullanılır. Proton pompası ilaçlar, mutlaka sabah kahvaltıdan 20-30 dak. önce alınmalıdır. Gerekirse, gece de, yatmadan önce asit azaltıcı ilaçlar kullanılabilir.
TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL OLMALI
Tedavi ve diyet uygulaması ile vakaların çoğunda iyileşme saptanır. Reflü tedavisi tamamen biresyseldir. Tedavi süresi de değişkendir. Bazen tedavi 3 ay yeterli iken, bazen de tedavide yıllarca ilaç kullanmak gerekebilir. Uzun süresi proton pompası yani asit baskılayıcı tedaviler kullanıldığında, kemik erimesi riski göz önünde bulundurulmalıdır. Bu ilaçlar genelde iyi tolere edildiğinden, uzun süreli kullanılmalarında ciddi olumsuzluklar oluşmamamktadır.
Tedaviye cevap vermeyen vakalarda, tedavi dozu ve şekli değiştirilir. Risk faktörleri (alkol, sigara, yağlı gıdalar v.s) kontrol edilir.
CERRAHİ TEDAVİ: Klasik olarak reflü tedavisine cevap veren vakalarda cerrahi tedavi gerekmez. Aksi halde lüzumsuz yere ameliyat yapılmış olur. Cerrahi teadvi, hiatal herni yani mide fıtığı varsa uygulanmalıdır. Ayrıca, reflü hastalığı, uzun süreli tedaviye rağmenn düzelmiyorsa, Brrett özofagusa bağlı displazi gelişmişse, cerrahi girişim yapılabilinir. Bazı vakalarda cerrahi girişim yapılmasına rağmen, reflü şikayetleri devam etmektedir. Operasyon sonrası, hastalar tekrar mide asidini azaltıcı ilaçlar kullanmak zorunda olabilirler. Bu nedenle, cerrahi girişimler, iyi seçilmiş, tedaviye cevap vermeyen özel vakalarda yapılmalıdır.