İlk yazımda belirttiğim gibi Berlin tam bir şantiye görünümünde. Neptün Brunnen havuzu ve arkasında yer alan Rothaus kırmızı belediye sarayı inşa edilmekte olan yeni metro istasyonu yüzünden kötü bir görüntü veriyor.
Ama her tezat kötü bir görüntü oluşturmadığı gibi Marien Kİlisesi ve televizyon kulesi birbirine çok yakışıyor. 368 metre uzunluğundaki bu kulenin üst bölümündeki kürenin içinde tüm şehri izleyebileceğiniz bir ziyaretçi alanı ve dönen restoran yer alıyor.
Berlin'de birbirine en çok yakışan iki eser Gendarmenmarkt Meydanı'nda Konzerthaus binasının iki yanında yer alan ve tam bir simetrik görüntü veren Fransız ve Alman kiliseleridir. Konzerthaus Berlin, 1821 yılında Karl Friedrich Schinkel tarafından inşa edilmiştir. 1817 yılında çıkan yangında yıkılan Ulusal Tiyatro'nun kalıntıları üzerine yapılmıştır. Binanın bazı parçaları eski yapının sütunları ve dış duvarlarını kullanmaktadır. Meydandaki diğer yapılar gibi II. Dünya Savaşı boyunca hasar görmüştür. 1984 yılında tamamlanan yeniden yapım sonrasında tiyatro bir konser salonu haline gelmiştir.
Aynı bölgede göz kamaştıran Berliner Dom Kilisesi insanda büyüklüğüyle hayranlık uyandırıyor.
BİZANS ESERLERİ
Katedral ilk olarak 1700'lerin ortasında Johann Boumann tarafından Barok mimarisi tarzında tasarlanmıştır. 1822'de Karl Friedrich Schinkel neo-klasik bir tarzda yapıyı yeniden modellemiştir. 1894 yılında Alman imparatoru II. Willhelm kilisenin yıkılarak yeniden yapılmasını emretmiştir. Mimar Julius Raschdorff tarafından yeniden Neo-barok tarzında tasarlanan katedral 1905 yılında bitirilmiştir. 2. Dünya Savaşı boyunca ağır hasar gören katedral, 1975-1981 yılları arasında bu kez mimar Günter Stahn tarafından tasarlanarak yeniden yapılmıştır.
Müzeler adasında yer alan Bode Müzesi'nde heykeller, Bizans sanatı, madeni paralar ve madalyalar sergilenmektedir. Anadolu'da arkeolojik kazılarda bulunan pek çok eser burada görülebilir.
BERGAMA MÜZESİ
Berlin'de en çok gezmeyi istediğim müze olan Bergama Müzesi maalesef restorasyon yüzünden ziyaretçi kabul etmiyordu. Bergama Zeus Sunağı, Milet'in kapısı, İştar kapısı, Mshatta alınlığı gibi yapılar ve bu yapılara ait eserler, gerçek yerlerinden ayrıntılı bir şekilde toplanarak bu müzede yeniden birleştirilmiş, Bergama Müzesi'nin adını dünya genelinde meşhur etmiştir. Sergilenen diğer eserlerin başlıcaları; Bergama Athena Tapınağı'nın girişi, Bergama'dan Athena Heykeli, Halep Odası'dır. Bunun yanı sıra, Türk İznik çinisi ve halılarından da örnekler görülür.
St. Hedwig katedralinin arka planında görülen vinçten de anlaşılabileceği gibi inşaat faaliyetleri bitmeden Berlin'de düzgün fotoğraflar çekmek mümkün olmayacak.
Schloss brücke köprüsünden Brandenburg kapısına kadar olan Unter den Linden caddesi sağlı sollu değişik binalara (Neue Wache, Humboldt üniversitesi, Tussaud müzesi, Adlon Oteli) ev sahipliği yapıyor.
Göztepe atkısıyla poz verdiğim Brandenburg zafer takının hemen arkasındaki bölgede ise Reichtag parlamento binası ve başbakanlık yer alıyor.
Parlamento binası camdan kubbesiyle ziyaretçilere meclis toplantılarını üstten izleme fırsatı veriyor.
Norman Foster'ın restorasyonu sırasında eklenen cam kubbe, binanın üzerinde yer alan geniş bir cam bölümdür. 360 derecelik bir bakış açısına sahiptir. Hemen aşağısında parlamento ana salonu yer alır. Gün ışığını doğrudan doğruya parlamento içerisine yansıtır.
Berlin'in simgesi olan ayı heykellerine ise hemen hemen şehrin her köşesinde rastlamak mümkün.
----BİTTİ----