Şenay Çayan, önce Ankara'da, 22 yıldır ise Manisa'da eşi Arif Çayan ile beraber taşları tasarlıyor. Eşi Arif Çayan'ın usta, kendisinin tasarımcı olduğunu belirten Şenay hanım, taş tasarımının el işi gerektiren bir sanat olduğunu belirtti.
Şenay Çayan, "İmalat kısmını bilmeden tasarım yapamazsınız. Ocakta pişmesi gerekiyor. Piştikten sonra da tasarımları çalışman gerekiyor. Ama en büyük görev burada Arif ustaya düşüyor" diye konuştu.
AYRI BİR SEKTÖR
Takıların yapım aşamasından bahseden Çayan, "Buraya gelen müşteri ilk aşamada taşı beğeniyor. Beğenisine göre biz model hazırlıyoruz. Kişiye özel çalıştığımız için bir adet çalışıyoruz. Takıları yaparken hep bir adet çalışırız, ikincisi yoktur. Ondan müşteri önce taşı beğenecek, modelini hazırlayacağız o şekilde beğenisine sunacağız. Müşteri tamam demedikten sonra zaten çalışmıyoruz. Biz taşların bir kısmına şekil vererek bir kısmını da olduğu gibi kullanarak çalışıyoruz" dedi.
KENDİ TAŞINI GETİREN VAR
Bazı müşterilerin taşlarını kendilerinin getirdiklerini anlatan Çayan, "Bazıları taşlarını kendileri getiriyor. Ellerinde farklı objeleri olanlar o parçaları veriyor onlarla da çalışıyoruz. Mesela bir müşterinin annesinden çok az incisi kalmış. Onu yüzük yaptık. Amerikalı bir İngilizce öğretmeni kendisine hatıra kalan babaannesinin taş düğmelerini getirdi. Belki 100 yıllık belki de daha fazla. Taş düğmelerin bir kısmını ona çalıştık geri kalanı da bana hediye etti. Bu takılar nesilden nesile miras olarak aktarılabiliyor" diye konuştu.
YENİ USTA YETİŞMİYOR
Çayan, işlerini severek yaptıklarını dile getirerek, "Tek sıkıntımız arkamızdan bu işi yapacak bir nesil bırakmamak. Çok çabaladık. Çok uğraştık, çok yerlere gittik. Minik bir atölye açalım, sadece Manisa'ya özgü takılar da yapalım diye ama olmadı" şeklinde konuştu.
ama olmadı" şeklinde konuştu.
CÜNEYT HASÇELİK