Maganda kurşunu, kadın cinayeti, trafik canavarı... Tek bir kelimenin karşılayamadığı, daha geniş dil birlikleri ile ifade etmek zorunda olduğumuz, ifade ederken de boğazımızı "düğüm düğüm" eden durumlar...
11 yaşındaydı daha Mehmet Emin Keser... Evde dedesi ile televizyon izliyordu. Maganda kurşunu orada yakaladı. Etraftakiler ne olduğunu anlayamadı kanlar içinde yere yığıldığında.
Kurşun başına isabet etmişti. İsyan, dua, umut... Bir hafta direnebildi ölüme.
HİÇ Mİ DÜŞÜNMÜYORSUNUZ!
Evladını maganda kurşunuyla kaybetmiş bir baba ne söyler böyle bir durumda? Söz Beşir Keser'in: "Bir oğlum vardı, onu da milletin zevki ve keyfi için toprağa verdik. Silah sıkmanın keyfi olur mu? Benim ciğerimi yaktınız, siz neyin zevkini yaşıyorsunuz?
Şehrin içinde silahları sıkıyorsunuz, bu merminin gittiği yer yok mu, hiç düşünmüyor musunuz?" Mehmet'in artık sadece fotoğraflarda kalan gülen gözlerine bakıyorum...
Teselli sözcükleri en çok bu durumlarda bulunamıyor galiba: "Aptalca nedenlerle", "yok yere", "kader denilip geçilemeyecek" ölümlerde!
Bütün meselesi "Benden nasıl ayrılırsın" olan kadın cinayetleri, her gün "alkol", "aşırı hız", "hatalı sollama" gibi nedenlerle işlenen trafik cinayetleri, el kadar bebeleri hayattan koparan maganda kurşunları...
Kalanı mı düşünse, ölene mi yansa bilemiyor insan.
Lanetlemeyi, kınamayı, uzun uzun öfkelenmeyi -en azından yazı dilindeçoktan bıraktım.
Faillere seslenen bir yazı yazmayı da hiç düşünmedim.
Sizce bir maganda, bir kadın katili, bir trafik canavarı böyle bir yazıyı okur mu, okudukları üzerinde düşünür mü?
İkna olur mu?
Vazgeçer mi?
Ne yazık ki benim o iflah olmaz iyimser yanım bile "Hayır" diyor.
MERHAMET DİLENMESİNLER
Yine de bu ölümleri durdurmanın bir yolu olmalı.
Bugünkünden çok daha ağır cezalarla iyi bir başlangıç yapılabilir mi dersiniz?
Trafikte alkollü araç kullanmanın cezası bu yıl için bin 2 lira (cık). Alkollü araç kullanarak bir başkasının ölümüne neden olmayı göze alabilen biri için bu cezalar neden 5 bin, 10 bin, 20 bin lira olmasın?
Peki o alkollü sürücü, ölüme neden olursa ne oluyor? 2009 yılında meydana gelen bir kazada alkollü sürücü, yolun sağında patlayan lastiğini değiştirmeye çalışan sürücünün ölümüne, araçtaki eşinin de yaralanmasına neden oluyor.
'Bilinçli Taksirle Ölüme Sebep Olmak'tan yargılanıyor. Suçun cezası asgari 2, azami 15 yıl... Mahkeme 9 yıl hapis cezasına çarptırdığı için sanık karara itiraz ediyor, iyi mi? Utanma, vicdan azabı, pişmanlık... Ara ki bulasın!
Kadın cinayeti davalarında 'iyi hal indirimi' kadar mide bulandırıcı bir şey varsa o da 'haksız tahrik indirimi'. Acımasızca can alan katilin hakim karşısında kuzuya dönüp 'Beni aldattığını düşünüyordum hakim bey' diyerek merhamet dilenmesi kabul edilebilir bir şey mi?
Peki maganda kurşunuyla işlenen cinayetler... 2009 yılından bir davaya bakalım: Sanık, evinin önündeki düğün sırasında, balkondan dört kez ateş ediyor ve kurşunlardan biri, karşı binanın dördüncü katında yaşayan 3 buçuk yaşındaki çocuğun alnına isabet ediyor! Çocuk ölürken, sanık sadece 4 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılıyor! Neyse ki Yargıtay 1. Ceza Dairesi, eylemin 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası öngören "olası kasıtla öldürme" suçunu oluşturduğunu bildirip kararı bozuyor.
Cezaların artırılması yeter mi, elbette hayır. Eğitimden ve bireysel silahlanmaya "dur" demekten başlayarak yapılacak çok şey var. Maganda kurşunu, kadın cinayeti, trafik canavarı... Bu iki kelimelik ölümleri durdurmak için iki kelimelik yaklaşımlara ihtiyaç var belki de:
Çabuk çabuk, konuşa konuşa...