• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Nerede o eski bayramlar GÜRKAN ERTAÇ

Nerede o eski bayramlar

gurkan.ertac@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.06.2018, 00:00
İnsanların sevinçle kucaklaştığı, özellikle çocukların mutluluktan uçtuğu devirleri yaşadık. Ancak bugün, o eski özellikleri maalesef yitirdik, internetin ve mekanik yaşamın esiri olduk

Yaşlandık diye eskiye hasret saymayın ama bizim devrimizde başta çocuklar, tüm aile fertleri için bayramın çok özel bir yeri vardı, bayramlar adeta iple çekilirdi. Bayram şimdilerde olduğu gibi tatile gitmek, büyüklerin bayramını bir cep telefonu mesajıyla kutlamak, bayramda tatil günü sayısının artmasını beklemek, teknolojinin esiri olmak değil, ziyaret etmekti, ailelerin kucaklaşmasıydı. Küskünler barışırdı. Akrabalarınız, dostlarınız gurbetteyse bayramdan birkaç gün önce postaneler dolar, taşardı, tebrik kartları gönderilirdi. Sevgililer hediyelerini aracılarla gizlice elden yollarlar, sabrı olanlar da telefonla konuşabilmek için dakikalarca beklerlerdi kuyruklarda.

BAYRAM GELDİ, HOŞ GELDİ

Aynı kıyafetlerle bayrama girilmezdi mesela. Hele çocukların ayakkabıları yeni ve gıcır gıcır olurdu. O kadar severdik ki yeni, bayramlık ayakkabıları, annemizin kızmasına rağmen arife gecesini yastığımızın altına koyarak geçirirdik. Sabah erkenden kalkılır, bayramlıklar giyilir, aile büyükleriyle camilere namaza gidilir, dönüşte kahvaltı masasına gevrek, boyoz, yumurta veya açma eklenirdi. Kahvaltıda mutlaka tüm aile fertleri bulunurdu, mazeret kabul edilmezdi. Kahvaltıdan sonra çocuklar sokaklara koşar, bayram sevinci yaşarlardı. Çok tanımasanız bile kapı tokmaklarına, zillere basar, büyüklere "Bayramınız kutlu olsun" denirdi. Kimi bir şeyler verir, kimisi boş çevirirdi ama çocuklara kapı çaldı diye kızılmazdı.
Köy yerlerinde meydanda bir ulu ağacın gölgesinde sıraya girilir, yaşlıların eli öpülür, topluca bayramlaşılırdı. ziyaretler beklenirdi. Bizim ailede önce İzmir'de Şark Sanayi'nin Genel Müdürü büyük amcam Ahmet Tevfik Ertaç'a ziyarete gidilir, öğle yemeği mutlaka orada yenir, daha sonra yaş sırasına göre ziyaretler çeşitlendirilirdi. Aileler maddi güçlerinin elverdiği oranda çocukları sevindirirlerdi. Kimisi bir mendilin içine lokum sarar verir, kimisi yüklü bir bahşişle çocukları mutlu eder, hiçbir şey yapamasa bile ya şeker, ya karamela, ya çikolata ya da tulumba tatlısı (Şimdiki gibi küçük ve ballı değil, bayağı büyüktü tulumba tatlısı), baklava ikram ederdi. Nineler ve dedeler torunlara hem para, hem de kolalı mendil verirler, öğütlerlerdi de, "Parayı kumbarana at, tasarruf etmeyi öğren" diye. Kahvaltı sofrasından kalkar kalkmaz, soluğu mahallede alırdı çocuklar. Mali durumu iyi olanlar, yetim, öksüz çocuklara, dar gelirli ailelere kimseye belli etmeden sahip çıkarlardı. Ben bir teyzemizin evinde çeşitli numaralarda çocuk ayakkabıları, elbiseleri bulundurduğunu ve küçükleri toplayarak hepsini giydirdiğini bilirim.

KOMŞULUK GERÇEK DOSTLUKTU

Bayramlarda misafire Türk kahvesi ikram edilirken, yanında badem şekeri unutulmazdı. Kahveler, tatlı sohbetlere vesile olurdu. Komşuda pişen mutlaka size de düşerdi. Komşuluk vardı çünkü. Yan yana kapılarda yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmesin diye paylaşılır, komşunun tabağı asla boş gönderilmezdi geri. Bayramda ekmek çıkmazdı; fırınlar, gazeteciler bile çalışmazdı. Tek bir gazete çıkardı; Bayram Gazetesi. Farklı görüşler birlikte olabilirlerdi bayramda, tek bir gazetede.

HERKES NASİBİ Nİ ALIRDI

Mahalleli, hazırlığını yapardı önceden. Bozuk paralar, şekerler, kapının yanında hazır bekletilirdi. Sokakta hazır beklerdi bayram salıncağı, gıcır gıcır sesi duyuldu mu, koşar sıraya girerdi çocuklar. Öyle jetonla, elektrikle falan değil, sadece salıncakçının gücüyle çalışacak kadar da samimiydi, bizdendi; seyyar salıncak. Kimi büyük yerlere Lunapark havasında dönme dolaplar kurulur, cambazlar gösteri yapardı. Seyyar salıncaktan inen çocuklar, çatapat, kızkaçıran cephanelerini toplar, sokaklarda "fiiçuuuyyyvv" sesleri yankılanırdı. Bayramdan esnaf da nasibini alırdı. Pamuk helvacı, kağıt helvacı, baloncu, elma şekerci, macuncu beklerdi her sokağın başında. Seyyar fotoğrafçılar gezinirdi bayram yerinde. Yepyeni bayramlıklarıyla hatıra fotoğrafı çektirirdi insanlar. Kolonyacılar da envai çeşit kokularla şişeleri doldururlardı. Herkesin kendi kolonya şişesi olurdu, en havalı kristalinden.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA