Başbakan Binali Yıldırım, On Birinci Kalkınma Planı'nın Türkiye'nin odaklanacağı kritik önemdeki yapısal dönüşüm alanlarını ve bunlara ilişkin hedef ve stratejileri de ortaya koyacak temel politika belgesi olacağını bildirdi.
ÇOK YÖNLÜ ANLAYIŞ
On Birinci Kalkınma Planı hazırlıklarıyla ilgili Başbakanlık Genelgesi, Resmi Gazete'de Başbakan Yıldırım'ın imzasıyla yayımlandı. Yıldırım, ülkenin uzun vadeli kalkınma politikalarının, ekonomi büyümenin yanı sıra insani gelişmişlik, hukukun üstünlüğü, bilgi toplumu, uluslararası rekabet gücü, kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık boyutlarını da içerecek şekilde çok yönlü bir anlayışla oluşturulduğunu ve bütüncül bir bakış açısıyla hayata geçirildiğini belirtti. Genelgede ekonomik gelişmeye makro çerçeve oluşturan, ekonomik ve sosyal kalkınma için uygun ortam sağlayan ve öngörülebilirliğini artıran kalkınma planlarına işaret eden Yıldırım, planların etkinlik, verimlilik odaklı kurumsal ve yapısal düzenlemeleri öne çıkardığını, amaç ve öncelikleri somut program ve eylemlerle hayata geçirmeyi, plan-program- bütçe bağlantısını güçlendirmeyi hedefleyerek etkili bir izleme, değerlendirme imkanı verdiğini ifade etti.
HER ALANDA ADALET
Yıldırım, ilerleyen dönemde de ülkenin potansiyelini, bölgesel dinamiklerini ve insanın yeteneklerini harekete geçiren, ekonomik alanda rekabet gücüyle niteliği merkeze alan, her alanda adaleti gözeten, üretim ve teknolojik gelişme odaklı, sürdürülebilir ve daha kapsayıcı bir büyüme anlayışının kalkınma sürecinde belirleyici olmaya devam edeceğini bildirdi. Genelgede, 2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma Planı'nın, 2023 vizyonu doğrultusunda ülkenin kalkınma hedeflerini daha da ileriye taşıyacağını vurgulayan Yıldırım, "Hazırlık çalışmalarını başlattığımız yeni kalkınma planı, ülke olarak odaklanacağımız kritik önemdeki yapısal dönüşüm alanlarını ve bunlara ilişkin hedef ve stratejileri de ortaya koyacak temel politika belgesi olacaktır. Plan kapsamında alınacak tedbirlerle bir yandan milli gelirin artırılması, bir yandan da yaratılan hasılanın toplum kesimleri ve bölgeler arasında daha dengeli bir biçimde paylaşılması sağlanacaktır" değerlendirmesinde bulundu.