İstanbul Balat'taki demirden inşa edilen tek kilise olma özelliğini taşıyan Bulgar kilisesi (Sveti Stefan Kilisesi), nam-ı diğer 'Demir Kilise'de 7 yıl süren restorasyon çalışması tamamlandı. Bulgar Ortodokslar için tarihi bir öneme sahip olan Demir Kilise, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Bulgaristan Başbakanı Borisov'un katılımıyla düzenlenen törenle açıldı. Açılışta yaptığı konuşmada İstanbul'un farklı inanç ve kültürlerin barış içinde yaşadığı bir şehir olduğunu vurgulayan Erdoğan, özetle şunları söyledi:
İSTANBUL FARKINI GÖSTERDİ
Bu dönemde Bulgaristan'ın farklı bir konumu var. AB dönem başkanlığı kendilerinde. Böyle bir dönemde bu açılışın yapılıyor olmasını uluslararası topluma verilmiş bir mesaj olarak değerlendiriyorum. İstanbul farklı dinlerin ve kültürlerin bir arada barış içinde yaşadıkları şehir olma vasfını bir kez daha göstermiştir. Bir tarafta patrikhane bir tarafta Demir Kilise. Arada da çok fark yok. 200-250 metre mesafede bir yer. Bu kilise 1898'den bu yana ayakta duruyor. Bu tarihi kilise, belediye başkanlığım döneminde bir restorasyon daha geçirmişti ama 2011'de köklü bir restorasyon gerçekleştirildi. 15 milyon liranın üzerinde maliyetle tamamlanan restorasyon işlerini üstlenen ekip hassasiyetle bu duruma getirdi. Ben kendilerini kutluyorum. Dininizi yaşamakta, ibadetlerinizi yapmakta serbestsiniz anlayışı ile onları hep koruma altına almıştır. Yeni Camii olarak adı konan camimiz bile 400 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ayasofya İstanbul ile birlikte tüm dünyanın incisi durumundadır.Her eserin bizim gönlümüzde ayrı bir yeri var. Camiler var, kiliseler var, sinagog-havralar var.
KUTUPLAŞMA ARTIYOR
Kilisenin İstanbul'un yüzyıllardır bütün inançları bir arada tutan karakterini temsil ettiğini söyleyen Başbakan Binali Yıldırım da, "Cemaat vakıflarının mallarının iade edilmesine karar verilmiştir. 167 cemaat vakfına ait 1029 eser, varlık cemaat vakıflarına aktarılmış ve geçmişten beri gelen bu önemli sorun da ortadan kaldırılmıştır" dedi. Yıldırım, şöyle devam etti: Dini ve kültürel kutuplaşma riski gittikçe artıyor. Ortadoğu'da yüzyıllardır bir arada yaşayan değişik dinlere mensup insanlar mezhepleri nedeniyle hedef olurken aynı eğilimler İslam düşmanlığı ve ırkçılık olarak Batı'da da artan şekilde ne yazık ki kendini gösteriyor. Irkçılık yabancı düşmanlığı, tarihsel önyargılarla istismarlar artıyor. Siyasi tablolar aşırılığa doğru yeniden evriliyor. Böyle bir dönemde buradan vereceğimiz mesajın son derece anlamlı olduğunu ifade etmek istiyorum. Tarihi ve dini mekanı ihya etmek değil aynı zamanda bu törenin felsefi boyutu 'hoşgörü mesajı'dır. 15 yıllık hükümetlerimiz döneminde 5 bine yakın eser ihya edilmiştir. İstanbul bir dünya şehri olduğunu göstermiştir."