Halk arasında beyin felci olarak da bilinen ve bebeklik döneminde ortaya çıkan Serebral Palsi hastalığı çocukluk çağında görülen özürlülüğün en büyük nedenini oluşturuyor. Vücudun hareket ve duruşunda kalıcı bozukluğa yol açan bu hastalığın belirtileri, bebeklik çağında ortaya çıkıyor.
SEREBRAL PALSİ HASTALIĞI NEDİR?
Serebral palsi hastalığı, anne karnındaki gelişmekte olan fetüsün veya doğum sonrası ilk aylardaki bebeğin beyninin doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında değişik nedenlerle zarar görmesi sonucu ortaya çıkan ve aktivite kısıtlanmasına neden olan hareket bozukluğu hastalığıdır.
Beyin gelişimini tamamlamadan önce ortaya çıkan bu hasar, çocuğun baş tutma, oturma, yürüme, el kavraması, etrafı algılama, yutma, konuşma gibi normal nörolojik gelişiminin gecikmesine ya da hiç gerçekleşememesine yol açmaktadır. Çocukluk çağının en sık özürlülük nedeni olan Serebral Palsi, bin canlı doğumun iki ya da dördünde görülmektedir. Bu hareket bozukluğuna epilepsi, konuşma ve algılama bozukluğu, şaşılık, yutma güçlüğü ve deformiteler eşlik edebilmektedir.
SEREBRAL PALSİ NEDEN OLUR?
- Akraba evlilikleri
- Kromozom anomalileri
- Genetik sendromlar
- Gebelik sırasında annenin madde kullanımı
- Radyasyon ve bebeğin beyin gelişim bozukluğu da serebral palsi hastalığına neden olan sebepler arasında yer almaktadır.
Doğum sırasındaki nedenler arasında ise;
- 32 haftanın altında gerçekleşen erken doğumlar,
- Düşük doğum ağırlığı, çoğul gebelikler
- Zor doğum ve doğum travması bulunmaktadır.
Uzun süren yeni doğan sarılığı, menenjit veya ensefalit ve ilk 3 yaş yaşta gelişen travmatik beyin hasarı doğum sonrasında yer alan nedenleri oluşturmaktadır. Gösterilebilen/ispatlanabilen hiçbir neden olmaksızın da Serebral Palsi görülebilir.
SEREBRAL PALSİ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Serabral Palsi'nin erken dönemde saptanabilmesi için, yeni doğmuş bebek ilk aylarda kol ve bacaklarında kendiliğinden ortaya çıkan kıpır kıpır hareketlere sahiptir. Bir kolu ya da bacağının bu hareketlere katılmaması, 4 aylık bebeklerin başını tutamaması, başparmağını sürekli avuç içinde ve elini sürekli yumruk şeklinde tutması, 8–9 aylık bebeklerin desteksiz oturamaması ve dönememesi, 10 aylık bebeklerin elinden tutup ayağa kaldırıldığında bacaklarının çaprazlaması ve emeklerken bacaklarını çekememesi, 18 aylık bebeklerin hala yürüyememesi ve konuşamaması, bebeklerde yutamama, salya akması, şaşılık, mental gerilik, epilepsi görülmesi Serebral Palsi'yi düşündüren bulgular arasında yer alır.
BELİRTİLER, HASTALIK TİPİNE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTEREBİLİR
Serebral Palsi hastalığında beynin etkilenen bölgesi ve zedelenme derecesine göre her çocukta ortaya çıkan klinik tablo değişkenlik göstermektedir. Bu nedenle Serebral Palsi'nin farklı tipleri bulunmaktadır. En sık görüleni ise "Spastik" tiptir. Spastik Tip Serebral Palsi hastalığı olan çocukların kaslarında 'spastisite' denilen bir katılık görülmektedir. Bu tür durumda olan çocukların her iki bacağında ya da vücudunun bir yarısında veya hem kol hem bacaklarda tutulum olmakta ve bu da doğru hareketlerin gelişmesine engel olmaktadır. Daha az sıklıkta görülen 'Diskinetik' adı verilen tip ise sarılık geçiren bebeklerde daha çok oluşurken, istemsiz hareketler hastalığın ana problemini oluşturmaktadır. Bu hasta tiplerinde işitme kusuru da görülebilmektedir.
SEREBRAL PALSİNİN TEDAVİSİ VAR MI?
Serebral Palsi hastalığının rehabilitasyon tedavisinde Bobath, Vojta gibi nörofizyolojik egzersizler, denge çalışmaları, duysal eğitim, güçlendirme ve germe egzersizi, spor ve oyun aktiviteleri, ortezler uygulanabiliyor. Bununla birlikte yüzde 80 oranında görülen "spastik" tipin tedavisinde, Botoks tedavisi uygulanmaktadır. Bu tedavide doğru kasa, doğru dozda botoks enjeksiyonu gerçekleştirilmektedir. Botoks enjeksiyonu sadece çocuğun fonksiyonelliğini engelleyen kas grubuna lokal olarak yapılmaktadır. Kas katılığının giderilmesi için Botoks enjeksiyonu yerine, ağızdan alınan ilaçların kullanımı durumunda, vücuttaki tüm kaslar aşırı gevşeyeceği için Serebral Palsili çocukların ayakta durması ve yürümesi engellenebilmektedir. Botoks tedavisi 2 yaşından itibaren uygun olan hastaların tedavisinde kullanılabilmektedir.