İzmir'de 2010 yılındaki üretimden
satış rakamlarına göre en büyük firma Tüpraş İzmir Rafineri Müdürlüğü oldu.
Sıralamada Habaş İzmir Şubesi ikinci, Petkim Petrokimya Holding üçüncü sırada yer
aldı.
Bu yıl ilk kez sadece Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) üyeleri arasında
yapılan değerlendirmenin sonuçlarını EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender
Yorgancılar açıkladı.
Şirketlerin 2010 yılındaki üretimden satışlarına göre Tüpraş 8 milyar 123 bin lira ile birinci oldu. Habaş, 2 milyar 827 milyon lira ile ikinci, Petkim 2 milyar 789 bin lira ile üçüncü olurken, dördüncü sırada yer alan Philsa Philip Morris A.Ş ile beşinci sıradaki İzmir Demir Çelik AŞ'nin rakamları açıklanmadı. İhracata göre yapılan sıralamada Habaş birinci olurken, Tüpraş ve Petkim onu izledi. İstihdama göre yapılan sıralamada da İmbat Madencilik birinci, Hugo Boss ikinci, BMC üçüncü ve Petkim dördüncü oldu. AR-GE harcamalarında da BMC, DYO Boya ve Schneider Elektrik ilk üçte yer buldu.
İlk 100'ün karlılıklarında 2010 yılında 2009'a göre yüzde 11, ihracatlarında yüzde 5, AR-GE giderlerinde yüzde 28, üretimden satışlarında yüzde 21, istihdamda yüzde 7.8 ve borçlarda yüzde 26 artış gözlendi. Şirketlerin zarar, ithalat ve faiz rakamlarında da önemli düşüşler dikkati çekti. Değerlendirmede göze çarpan diğer bir rakam ise şirketlerin borçlulukları oldu. İlk 100 firmanın borçlarının öz sermayesine oranı yüzde 107'ye, borçların aktiflere oranı ise yüzde 52'ye ulaştı.
BORÇLANMA YAPISI KRİTİK
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, yaptığı değerlendirmede, 2010 yılının EBSO üyeleri açısından Türkiye'nin büyümesine paralel bir gelişme sağlanarak başarılı bir yıl olarak geçtiğini, rakamların 2011 yılında da devam etmesi halinde 2008 rakamlarının geçilebileceğini söyledi. Yorgancılar, ''Önemli olan bu ivmenin devamıdır. 2011 yılında da bu başarıyı yakalamak zorundayız. Firmalarımızın borçlanma yapısındaki bozulma kritik düzeyde. Bunun çözümünün altında karlılık yatıyor. Firmaların karlılığı düşük olursa borçların ödenmesinde zorlanırlar. Borcu borçla ödeme yolu büyük sıkıntı yaratır. Olası bir devalüasyon büyük kayıplara neden olabilir. Türkiye üreterek büyümek zorunda'' dedi. Yorgancılar, Ege'de nitelikli eleman sıkıntısı bulunduğunu, kendi tesislerine de meslek lisesi mezunu eleman aramasına rağmen bulamadığını, bunun genel bir sıkıntı olduğunu kaydetti.
İTHALATIN ENGELLENMESİ
Cari açık riskine karşı iç tüketimin yavaşlatılması gerektiğini ancak 2008 yılında Türkiye'nin krizden iç tüketimin dinamikliği sayesinde kurtulduğunu kaydeden Yorgancılar, şunları söyledi: ''Yurt içini frenlersek üretilen mal nereye satılacak? İhracata. Yurt dışında işler nasıl? Kuzey Afrika siyasi sorunlarla boğuşuyor, AB pazarında Yunanistan ve diğer bazı ülkelerdeki sorunlar ortada. Bu ortamda bizim ihracatı teşvik etmemiz gerekiyor. Örneğin navlun primi verilebilir, geçmişte olduğu gibi ciroya göre destekler verilebilir. Ben Eximbank'tan kredi müracaatında bulundum, hatlar dolu olduğu için 3-4 aydır kredi çıkmıyor. Eximbank'ın sermayesinin artırılıp ihracatçının kolay rekabet edebilir ortamın sağlanması gerekiyor.''
Yorgancılar, artık tüm dünyada gizli bir korumacılığın bulunduğunu, ülkelerin döviz kurunun yanında koydukları fonlarla ithalatı engellemeye çalıştığını belirtti. Yorgancılar, Türkiye'nin de bu konuda sektörler bazında çalışma yaparak fonlar, analiz şartları gibi önlemlerle ithalatı zorlaştırması gerektiğini savundu. Yorgancılar, iş garantisi bulunmayan tüketicilere kredi kartına 12 ay vade yapılmasını anlayamadığını, maydanoz alırken bile kredi kartı kullanılmasının ekonomi için risk oluşturduğunu söyledi.