• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BESİM KAZADO

"Sylvie Vartan"

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01.11.2009, 00:00
Gençlik yıllarımın vazgeçilmez ikonu ve tüm Fransızların taptığı snatçıların başında idi Sylvie Vartan. O yılların en popüler dergileri "Salues Les Copains", "M elle Age Tender", "Jours De France", "Paris Match" gibi dergilerin hemen hemen her sayısında neler yaptığı, saçının modelini nasıl değiştirdiği, Japonya konserinden sonra nereye gidiyor, yıllarca beraber olduğu eşi John Holiday ile neler yapıyorlar haberleri ile gençlik birbirini yerdi. İnanın bir kere olsun şunla flört ediyor, bunla gece klübünde çıkarken görüntülendi gibi bir haberi okunmamıştır. Zaman çok mu değiştiriyor insanları? Çok aramamız lazım böyle bir sanatçıyı bu günlerde...

KUANTUMA İNANDIM!
Türkiye'ye ilk geldiğinde 19 yaşında idi. Ben Şişli Terakki Lisesi'nde okuyordum. Yani tam kırk senelik bir zaman dilimi var arada. İkinci geldiğinde ise Diş Hekimliğinde okuyordum. Sınıfın yarısı konserine gitmiştik. Gönül Yazar, Ajda Pekkan (Dönemin en güzel ve şık yıldızları) Sylvie saçı yaparlardı. Gala gecesine Gönül o saçı yaptırıp gelmişti. Yıllar geçti internetten takiple Sylvie'nin bu kez Fransa Konserine gidebildim. 15 gün evvel Paris Konseri vardı. O kadar seviliyor ki önümüzdeki Şubat'ta tekrar Fransa turnesi yapıyor. Erkan Özerman Sylvie için 50. Sanat yılıma ve yaş günüme gelecek ve sen onunla 3 gün geçireceksin dediğinde "Quantum"a inandım. Geçtiğimiz Cumartesi İstanbul'a gittim kocası ve kızıyla kalacağı Le's Ottoman'a geçtim ve karşımda 40 yılı aşkın süre Fransa, İsviçre ve hatta Japonya'yı fetheden en mühimi benim ikonum Sylvie...
İkon kelimesnin yıllar sonra ne kadar doğru kullanıldığını hissettim. Sokakta yürürken karşıma çıksa Sylvie , "ta kendisi" derdim. Hiçbir özelliğini kaybetmeden yıllarını geçirebiliyormuş insan. Ne bir şiş, ne bir estetik izi. Aynı yüz. Marsilya'da bir gece evvel sahneye çıkmış. Sonra Paris'e geçmiş. İstanbul uçağına binmek için uykusuz ve yorgun ama bu belirtilerin hiçbirisi yok.
Odasına çıkıp 1 saat sonra indi. lobi ve bahçede ayrı ayrı TV kanallarıyla söyleşiler yaptı. Bu arada yeni gazetecimiz Helin Avşar ile minik bir söyleşi de yaptı. Sonra Le's Ottoman teknesiyle Kız Kulesi'ne geçtik. Eşi Tony (İtalyan Amerikan melezi) harika bir beyefendi. 23 senedir evliler. Kız Kulesi'ne Fransız Konsolosu Herve Magro ve eşi, Ahu Aysal, Ertuğrul Özkök, Neslihan Yargıcı ve bir grup geçtik.
Bir girdik ki orada eğlenen İtalyan bir grup bizi alkışlarla karşıladı. Harika bir orkestra müzik yapıyordu. Genç solist Sylvie'nin harika bir repertuarını seslendirdi. Bu arada Tony ile yaptığı düet harikaydı. O yorgunluğun üstüne Erkan'la beraber Okan Bayülgen'nin programına katılmak için stüdyoya gitti. Biz de Ahu'nun teknesiyle otele geçtik. Teknede Cavalli ve ekibi partiye geçmek için bulunuyorlardı; çılgın bir vaziyette.....
Sabah Topkapı Sarayı ve Ayasofya Müzesi'ne gittik. Her yerin hikayesini ilgiyle dinliyor, her yeri resimliyor ve filme alıyordu. Akşam üstü tekneyle boğazı bir güzel gezdik. Bulgar göçmeni olduğunu, süt ve yoğurdu çok sevdiğini söyleyince Kanlıca'da durduk. Önce meydanda kurulan pazara uğradık. Kızına ve kızının arkadaşlarına bilezikler ve kolyeler aldı. Mısırcının önünden ayrılamadı. Çok benziyor adetlerimiz. Fincan, tepsi, telve v.s. kelimelerden girdik ayrandan çıktık. Beni en etkileyen şeylerden biri şuydu; Ezan sesi geldiğinde kamerasını aldı camiye doğru koştu ve minareyi çekmeye başladı. Kendi kendine birşeyler diledi. 6 yaşında ailesiyle Bulgaristan'dan Fransa'ya kaçtığını anne ve babasını kaybettikten sonra sağ kolu ve en sevdiği kişi olan Eddie Vartan'ı kaybettiğini anlattı birdenbire.

KAPALIÇARŞI TURU
Tekneye bindik Kanlıca yoğutlarımız geldi. 3 tane birden yedi. Kızına bu yoğurdun marketlerden aldığı renkli yoğurtlara benzemediğini, hayatında yiyebileceği en güzel yoğurt olduğunu anlattı. Boğaz gezisinde gördüğü tüm yapılarla merakla ilgilendi. İstanbul'un bir önceki geldiğinde gördüğü İstanbul'la alakası olmadığını çok güzelleştiğini ve bu kadar güzel bir şehir göreceğini tahmin etmediğini her fırsatta söyledi.
Fish Mekan'a geçtik. Hayal ettiği balığı yemek üzere. Fransız Büyükelçisi Bernard ve İsabelle Emie ve Prenses Janine ve Bülent Osmanoğlu'nun topladığı güzel bir kitle bekliyordu bizi, gecenin devamı için. Erkan Tony'ye çok şık bir Osmanlı Kaması, Sylvie'ye de özel dizayn edilmiş Türk motifleriyle bezenmiş bir Eşarp hediye etti. Nefis sohbetlerden sonra sabah çarşıya gitmek üzere ayrıldık.
Kapalıçarşı herkesi etkiler. İstanbul'a hayran kalan Sylvie'yi de hayran bıraktı kendine. Gelinine yıllar önce geldiğinde kendine aldığı kolyenin aynısından bularak, hediye etmek üzere aldı. Bedesten'den evi için gümüş tuzluklar, kaşıklar vs aldı. Çay içti, çaycının tepsisiyle çarşıda tur attı. Kızına devamlı Türk tarihi hakkında bildiklerini anlattı. Etrafındakilere bilemediklerini sordu. "- Hani resmi mi çekiyorlar mı?, Bitti mi işimiz?, bu kolyeyi kim alır bana?" diyenlerden olmadığını bir kez daha gösterdi. Kendini tanıyanlara resmini imzaladı büyük bir sabırla. Sohbet etti. Ve en çok istediği şeyi alışveriş sonuna bıraktık; DÖNER! Geldiği günden beri "Döner, döner" diye sayıklıyordu.
Çarşı içindeki ayaküstü bir dönercide kurufasulye ardından döner yedik. Acılı sos istedi. 3 tabak az geldi. Sonra otele geçtik. Bir tek Ajda'da gördüğüm disiplini ile provaya geçti "TİM"de. Sıkı bir provadan sonra kulisine geçti sahneye çıkacağı anı bekledi. Bu arada mutlaka yazmam lazım. Kimse kimseyi tanımak veya sevmek zorunda değil tabii. Hele hele Sylvie yıllardır Türkiye'ye gelmediği şarkısı TV'de veya radyoda yayınlanmadığı için gençliğin onu tanıması söz konusu bile değil. Ama her "event" de ben de varım diyen ünlü patronlardan birinden aldığım cevabı size iletmem lazım. Çok tanınmış bir oteller zinciri sahibi bey konsere gelemeyeceğini, sebebinin de Sylvie Vartan'ın yaşının onun yaş baremine uymadığını (kendi aynı yaşta, gençliğinde de duyamamış herhalde kim olduğunu!) söyleyince ben de şu cevabı verdim: "Doğru Britney Spears gelseydi tevellütü tutuyor sizin için. Akşam konserden sonra tatile gidersiniz beraber. Benim bildiğim konsere şarkı dinlemeye şov izlemeye gidersiniz, anlıyorsanız tabii ki..."

40 DEĞİL 20 OLSUN!
Neyse konserde uzun zamandır göremediğim kişileri şık şık, pırıl pırıl bir arada görünce "Ohh be" dedim. "Nihayet güzel bir gece" Gelmeyenler çok şey kaybetti. Erkan Sylvie'ye "Besim 40 yıldır hayranın senin" dedi. Samimi olduktan sonra Sylvie "Besim gel şunu 20 yapalım" dedi. Neşe ve heyacan içinde TİM'de herkes yerini aldı. Fransız Konsolosu, Fransız Sefiri, Semiramis Pekkan, Nil Burak, Ahu Aysal, Tilda-Erol Tezman, Neslihan Yargıcı, Üslüm Durak, Feryal-Kemal Gülman, Gencay Gürün, Gönül Yazar, Deniz Adanalı, Ayşegül Uzunova, Danny Grunberg ve ismini sayamadığım Türkiye'nin en sayılı aileleri ve şahısları. Hepsi oradaydı. Koyu mor sırtı beyaz yakalı kadife bir kostümle Sylvie sahnesini aldı. Beş müzisyen ama cidden müzisyen ve vokalisti ona eşlik etti. Hakiki bir Fransız "Chanteuse" olmuş Sylvie. Herhalde bazı kişiler dans grubu ile, açık saçık kostümlerle beklediler ki konserin arasında "Çok kapalı giyinmiş, şişmanlamış mı", "Yüzü çok iyi. Kime yaptırmış acaba?" diye konuşmaya başladılar aralarında. Tüm estetik doktorlarını tanıdıkları için "İkinci bölümde açılır umarım" gibi abuk sabuk yorumlarda da bulunanlar oldu. Onlar da zaten bir elin parmakları kadardı, çok yazık!

HEPİMİZİ AĞLATTI
Babası ile ilişkilerini anlatan "Mon Pere" şarkısını okurken gözlerimden yaşlar akıverdi bir anda ama baktım kı yanlız değilim; yanımda Neslihan ağlıyor, Ahu gözlerini siliyordu. Herkes duygulanmıştı. O abuk sabuk konuşanlar hariç tabii ki. Eee ne de olsa şakının sözlerini anlayabilmek gerek duygulanmak için. Bir de özel şarkıları İngilizce anlattı kızcağız. John Lennon, Carla Bruni'nin şarkılarından sonra taa "La Marittza" ile başlayıp kendini bize tanıtan tüm şarkılarını seslendirdi sonrasında Sylvie.
İkince bölümde "Açık birşeyler giymez mi?" diyenleri duymuş gibi. Meşhur smokinini giydi. Bu arada hatılatmak isterim Sylvie'nin tüm kostümleri Bob Macky imzalı idi. Final muhteşemdi. Herkes ayakta, tam dört kere "Bis" yapıldı. Erkan için "Happy Birthday" okudu ve herkese okuttu. Oradan After Parti'ye geçtik. Çok kalabalık ve çok şıktı. Gencay Gürün'le, Tilda Tezman'la, Kemal Gülman'la minik minik konuştuk. Bir sürü eski dostumu gördüm. Sylvie'nin kocası geldi yukarıda oldugunu söylüyordu. Hemen yanına geçtim yemeğini yiyordu, pasta için aşağıya aldım. Erkan ve Best Modelleri pastanın başındalardı. Hakikaten her şeyi bilen bence tek Erkan Özerman. Nice 50. Sanat Yıllarına Erkan."Emprezario" kelimesinin tek karşılığı o Türkiye'de.
Le's Ottoman'ın restoran bölümüne geçtik. Neslihan, Sylvie, Tony ve ben kahve ve Cream Brülelerimizi söyledik. Üç güne nokta koyan çok güzel bir final yaptık.
Mart'ta paris konseri ve ardından Mayıs sonu İzmir ve Bodrum seyahatlerimizi konuştuk. Umarım o tarihlerde beraber yani sizlerle beraber Sylvie Vartan'ı misafir ederiz ve kimbilir belki de dinleriz. Sizinle paylaştığım için çok mutluyum bu fevkalade saatlerimi ve günlerimi.
P.S: Göze geldi benim ikonum. İstanbul'dan Sofya 'ya hareket etti. Akşam konseri vardı tam 7500 kişiye. Çok başarılı bir gece geçirdi tüm davetlilerine ancak finalde sahnenin basamağına çarparak bacak liflerini zedeliyor kendisi. Şu anda tedavi altında. Geçmiş olsun Sylvie Vartan, iyi ki varsın....

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA