• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Yeni lezzetlerin keşfi çok yakın... HÜROL DAĞDELEN

Yeni lezzetlerin keşfi çok yakın...

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.12.2010, 00:00
Kültür, geçmişten bugüne gelen değerler bütünü... Yaşadığı kenti, koruyan, geliştiren, dünyanın sayılı toplumları arasına girmesini sağlayan bir üstünlüktür o...
Bir prestij, saygınlık...
İşte bu nedenle, Budapeşte, Prag, Viyana, Paris, tarihsel dokusu korunmuş, kültürü geliştirilmiş nadir şehirler arasındadır.
Hem turist çeker hem de dünyada birer "simge"dir.
Üstelik bu üstünlük sadece tarihi yapılar ve antik mekanlarla sınırlı değil; yiyecek, içecek de geleneksel bir değerdir.
***
Bu açıdan bakınca...
Ege gibi hem tarihsel hem de kentsel dokusu örnek bir bölgenin, artı bir değeri daha var; yemekleri...
Bölgeye özgü çeşitliliği ve damak tadıyla Ege yemekleri, dünya mutfakları arasında önemli bir yere sahiptir.
Ancak, bu yemek çeşitlerinin sayısı, istenen düzeyde değil henüz... Çünkü keşfedilmemiş daha nice damak tadı var.
Anne ve babadan, "doğaçlama" öğrenilen... Daha toplumun geneline yansımayan...
Oysa kültürü yüksekte tutan değer, onu paylaşmaktır, geliştirmektir, yüceltmektir...
"Bugüne kadar ülken için ne yaptın" sorusuna verilecek yanıttır.
İşte bunun için, her defasında yeniden keşfedilen Ege tatları ve onları topluma sunan Egeliler, Türkiye'nin turistik gelişimine de destek vermiş olacaktır.
***
Yeni Asır TV, iki yıldır, "Ege Mutfak Zirvesi" adı altında düzenlediği etkinlikle, Egelilere, yeni tatlar, lezzetler sunma imkanı tanıyor.
Birçok yarışmacı, hünerlerini sergiliyor, topluma armağan ediyor.
Bunu yaparken, halkı ve işin uzmanlarını düzenlediği panellerle buluşturuyor.
Geleceğe yeni adımlar atılıyor.
Geçen sene yapılan zirvede, pek çok yemek, Ege yemekleri listesine katıldı. Yarışmacılar yemekleriyle gurrulandı, paylaşmanın tadını çıkardı.
Şimdi, yine aynı etkinlikle, Yeni Asır TV, Egelileri, yemek kültürüne bir ışık olmaya davet ediyor.
Geçmişle yarına köprü olma onurunu yaşatıyor.
Ben şahsen, müthiş heyecan duyuyorum bundan... Düşünün bir kez, yeni lezzetleri keşfetmeyi hem de bu alanda ilk olmayı başka kim istemez.
İşte bu yüzden Ege Mutfak Zirvesi'nin buluşma tarihi olan 18 Aralık, özel bir gün.

"Kumru" ve "Martı" dururken...
Her sabah vapura adımınızı atar atmaz karşılar sizi... Bir ordu gibi, ama sevgi ordusu bu...
Çığlıkları, körfez boyunca kulaklarınızda çınlar. Karşıyaka'nın her köşesini bilirler, her mahallesini, her sokağını, her insanını...
Geçmişini, bugününü...
Bu yüzdendir ki, Karşıyaka ile özdeştir kimlikleri...
Bu yüzdendir ki, her gün işine vapurla gidip gelen her Karşıyakalı hiç üşenmez, evinde ıslattığı ekmek parçalarını, bir poşete koyup getirir yanında...
Sabırla onları besler. Havaya attığı her lokma, bilir ki, onlardan birinin karnını doyuracak, ardından bir daha, bir daha...
Karşıyakalı ile o asil kuş arasında işte böyle duygusal bir bağ vardır.
Onu ancak halk arasında yaşayanlar bilir, hisseder.
***
O günleri yaşadım ben...
Karşıyaka'nın yeşili ve ağacı bol dönemlerinde, yani Girne Caddesi ve Soğukkuyu'nun domates, patlıcan, salatalık tarlası olduğu yıllarda, her ağacın tepesindeydi onlar...
Sabahları onların nağmeleriyle uyanırdı insanlar... O gırtlaktan gelen "Guguk, guguk" sesleriyle yankılanırdı mahalleler, caddeler...
Sadece o da değil, Karşıyaka'nın sahilinde, Yamanlar'ında, her elektrik telinde rastlardınız onlara...
Ve de her evin bahçesinde...
O dönem Karşıyaka'sının sakin, sıcak ama afili yılları... Her sabah Karşıyakalı onun sesiyle huzur bulurdu.
Kumru derdik onlara, Kumru... İçimizden biriydi onlar...
Hatta öyle ki, gevrek sandviçe de onun adını vermişiz yıllar önce, bugün artık marka...
Şimdi, şu beton bloğunun sardığı günümüz Karşıyaka'sında bile yaşarlar bizimle...
Doğayı bu kadar katletmemize karşın, bizi hiç terk etmediler, çünkü geçmişten kurdukları bağı, hep hissederler...
Yine o sesi duyarız, içten içe yürekli...
Gugukçuk, gugukçuk...
***
Sevgili Başkan...
Karşıyaka'da doğdum, büyüdüm... Hiç pelikan kuşu görmedim. Ne bizimle birliktelerdi, ne de bizden...
Tek görüldükleri yer, Kuş Cenneti... O da sürekli değil, göç dönemlerinde...
Yani o kuş, oraya özgü...
Şayet Karşıyaka'nın simgesi olarak bir kuş seçilecekse, bu "Martı" olmalıydı, "Kumru" olmalıydı.
Çünkü onlar, Karşıyaka'nın ilk kurulduğu günlerden beri aramızda... Acı günde, tatlı günde... Ne göç bildiler ne de başka ülke...
Üstelik zarif, üstelik asil...
Ve de bizden, "Yürekten Karşıyakalı..."
Sözün özü, ben bu pelikanı hiç sevmedim.
Hele delikanlıdan feyz alınmış pelikanlı lafını hiç...

Çok güzel bir hareket bu
Kuşaklar arasındaki uçurum, sevgi ve hoşgörüyle kapanır. Yani geçmiş geleceği, gelecek de geçmişi kucaklarsa...
Büyükşehir Belediyesi, bir uygulama başlattı İzmir'de, "Gençlerle-Yaşlılar El Ele Projesi"...
Ben önemsiyor ve destekliyorum bu çalışmayı... Bir yazımda da sözünü ettiğim gibi, "İzmir'de yaşlıların tecrübesi, gençliğin coşkusuyla birleşirse, kent atılım yapar" diye...
İşte benim dediğim bu... Kuşaklar arası sorunları çözmede kalıcı bir adım atmak...
***
Haberini okudum. Bir grup genç, önceki gün Perihan Akgün'ü evinde ziyaret ederek çay içip sohbet etmiş...
Çok güzel bir hareket bu... Ancak sürekliliği olmalı...
Yani bu sevgi ve saygı boyutu, ziyarette kalmamalı... Fikir ve proje bazında, yaşama tutunma boyutlarıyla da düşünülmeli...
Yani yaşlı insanı, yeniden hayatın içine çekip tecrübesinden yararlanmalı.

SÖZÜN ÖZÜ
Birçok insan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur.
Dostoyevski

GÜNÜN SÖZÜ
Tahta diye küçümsenen Pinokyo'nun bile yalan söylerken burnu uzuyordu. Ya şimdi, insanların yüzü bile kızarmıyor.
P. Coelho



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI