• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ruhunda, kanında sanat dolaşan bir Egeli HÜROL DAĞDELEN

Ruhunda, kanında sanat dolaşan bir Egeli

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.11.2013, 00:00
Sanat bazı insanlar için, içinde yaşattığı bir yaşam biçimidir, yorumdur, anlamdır.
Hayata bakışı, kişisel yeteneği, çevresine etkisi bu yönde gelişir. Bir tabloya senden farklı bakar, bir şarkıya değişik yorum katar, yaptığı besteye ilginç düzenlemeler getirir.
Etkilendiği her olayı, duyduğu her notayı hayatına geçirir, kendi duygusallığını katar.
Ortaya çok hoş nağmeler çıkar. Doğal, Allah vergisi bir yetenektir bu... Ne eğitimle ne de başka bir yolla geçer insana; tamamen içgüdüseldir, doğaçlamadır.
***
Denizli'de geçirdiğim gençlik yıllarımda hem liseyi bitirdim hem de bir eczanede çalıştım.
Sene kaybettiğim yıl başladım çalışmaya, sonra okul devreye girince sabah okul, öğleden sonra eczane olarak devam etti.
Çok şey öğrendim o yıllarda, kısa sürede kalfalığa yükseldim. Şimdi de Denizli garajının çıkışında bulunan Birlik Eczanesi'ydi mekanım... Kendilerini tanımaktan onur duyduğum eczacı Fikret-Nazan Karakoyun çiftinindi eczane...
Çok iyi niyetli, hoş insanlardı. Hayat üniversitesinin ilk basamaklarını orada çıktım, diyebilirim. Çok şey öğrendim onlardan... Çok iyi dostlar edindim.
Bu kişilerden biri de Saffet'ti. Fikret ağabeyin kardeşi... İzmir'de yaşıyordu ama çok sık Denizli'ye gelirdi. Atatürk Lisesi mezunuydu, İzmir'de devlet demiryollarında çalışıyordu, hayata bakışı ise hep pozitifti.
***
Fikret ağabeyin çok güzel bir sesi vardı, o yılların zirvedeki ismi Ahmet Sezgin'le eşdeğerdi. Türkü okuduğunda, herkes eczaneye toplanırdı.
Saffet de öyleydi, onun da sesi güzeldi ama onun bir başka yönü daha vardı, beste yapmak...
Hem de oturduğu yerden doğaçlama...
Bir genç kızdan, otobüsten inen yolculardan, yaşlı bir teyzeden, televizyonda izlediği bir olaydan etkilenir, anında şarkı yazar ve söylerdi.
Buna bizzat şahit oldum, yaşadım. İnanılmaz bir adamdı.
Lisenin bitişi, ünivesiteye gidişim ve İzmir'e gelişimle, aradaki bağ koptu.
Ara sıra haberleşsek de, gençlik dönemi anılarında kaldı o günler...
***
Önceki gün ziyaretime geldi Saffet kardeş... İnanılmaz bir duyguydu onu görmek; o yılları anımsadım birden, gençlik ateşimi yaktım. Geçmişi, anıları konuştuk birlikte...
Aslında konuşmadık, "besteleştik"...
Saffet ağabey yine aynı şeyi yapmıştı, birlikte sohbet ederken bile şarkı yapmıştı.
Bugüne değin 20 bin şarkı bestelemiş, şaka değil gerçek... Şarkı, türkü, popüler tarzda... Ancak bir çoğu kaybolmuş, yitip gitmiş... Şimdi elinde bin kadar kalmış...
Sanata bakışı, müziği yorumlayışı, doğayı tanımlamasıyla farklı bir kişiliktir kendisi...
Bunu bir kez daha hatırlattı bana...
Sanatı doğanın taklidi olarak gören, bir renk harmonisi olarak tanımlayan, kırmızıyı tansiyonu yükselten, turkuazı gerilimi azaltan, mutluluk veren bir renk olarak yorumlayan bu Denizlili genç ruhlu adam, 34 yıl görev yaptığı TCDD'den emekli olmuş ve artık kendini sanatın koynuna bırakmış...
Artık tek isteği var, bu doğaçlama müzik çalışmalarının arşivlenmesi... "Ben" diyor, "bu doğal yeteneğim boşa gitmesin istiyorum ve yetkililerden destek bekliyorum. Sanat insanlarına, sanatçılara her koşulda beste veririm, yeter ki değerlensinler."
***
Saffet Karakoyun özel bir insandır, hayatı boyunca toplum onu ve yeteneğini anlayamadı. Çok yakınları bile...
Denizli'nin Tutluca köyünde doğup büyüyen ve hayata atılan bu insan, sanatının hak ettiği bir değere kavuşmasını bekliyor.
Yeter ki gerçekçi olalım.

GÜNÜN SÖZÜ
Övülmek isterseniz, alçakgönüllülüğü yem olarak kullanabilirsiniz.
Chesterfield

Şeker hastalığına dikkat çekilmeli

İzmir, EXPO'da "sağlık" kimliğiyle iddialı...
Kent, yıllardır sağlık yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Hatırlayın, bundan bir süre önce de Dokuz Eylül Üniversitesi'nin "sağlık teknoparkı"nı hayata geçirdiğini yazmıştım.
İzmir, hem coğrafi yapısı hem de iklimiyle, sağlıkta ön planda gelmesi gerekir zaten, her açıdan...
Bunu da kimselere kaptırmaya niyetimiz yok, öyle mi?
***
Basında, yaşam biçimiyle "sağlıklı kent" imajı sürekli vurgulanan İzmir, bu alanda çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapıyor nicedir...
Toplum bunu hissediyor, sağlık yatırımcıları da...
Doktorlar, eczacılar da...
Bu nedenle her atılım bu kent üzerinden gelişiyor. İşte bunlardan biri bir süre önce yine İzmir'de gerçekleşti.
Diyabet yani şeker hastalığına dikkat çekmek için, İzmir Saat Kulesi önünde, hastalar ve uzmanlar bir çember oluşturmuş...
Bu önemli bir adımdır aslında, çarpıcı ve etkileyici.
***
İşte tam bu anda bir rahatsızlığım sırasında beni tedavi eden Karşıyaka Devlet Hastanesi doktorlarından Haldun Arslan'ın söyledikleri geldi aklıma:
"Hürol bey, şeker hastalığı takip edilmesi gereken, sinsice ilerleyen bir rahatsızlık... İnsanların bilinçli olması ve doğru tedavi alması çok önemli. Sizde öyle bir risk yok ama binlerce diyabet hastası var. Onlar adına, köşenizde birkaç cümle yazarsanız mutlu olurum" demişti.
Haldun bey, işini iyi bilen, araştıran, hastasını takip eden, yüreğini ortaya koyan bir uzman...
Duyduğumca şimdi bir muayenehane de açmış.
..
Onun bu ciddi uyarısı benim için bir vatandaşlık görevidir. Hele ana teması sağlık olan bir şehirde gazetecilik yapıyorsak...
Onun için siz siz olun, yılda iki kez kendinizi kontrol ettirin. Çok geç olmadan, hastalığa esir düşmeden.
Kazanan siz olun, sağlık da en büyük armağan olsun.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI