Yetişkinlere seviye belirleme sınavı yapılsa

Mesele, seviye belirleme sınavı yapılsa durup dururken, hayatın her anında, her yaşta karşımıza çıkıverse. Garibim el kadar bebelere dün aşırı sınav yapılıyor ya; koca insanlara yapılsa! Seviyeden ne kadar şaşıldığı ortaya çıksa. Hayata yeniden en alt basamaktan başlasalar, sınavı geçemeyenler. Harika fikirlerim var bugün! Sinirim bozuldukça kafam daha iyi çalışıyor. Birkaç dakika televizyon izlemek ya da magazin haberlerine bakmak yetiyor, laçka olmam için. Bu halimi de seviyorum aslında, sinirliyken daha bir güzel, daha bir havalı mı oluyorum ne?

ŞÖHRET HABERLERİ

Birbirine hakaret eden ve bundan dolayı haber olan 'şöhretlerin' haberleri 90'ların en gözde magazin malzemesiydi. Hatırlasanıza, sadece bu haberlerle ünlü olan ve ünlerini koruyan 'şöhretçikler' vardı (isim versem mi?). Çok eğlenceliydi aslında, gazetelerin rengiydi, günlük sıkıcı haberlerin arasında nefes almak için masum bir bahaneydi. Okur, güler, geçerdiniz. Bahsi geçen tarzda haberlere konu olanlar bugün sapasağlam yerlerdeler, yetenekleri, becerileri veya neyi nasıl yaptıkları sorgulanmıyor (isim vermemeye karar verdim!). İki binlerde artık kalmadı gibi bu didişme hali, dünyadan bahsediyorum; kimse bir diğeriyle ilgilenmiyor. Herkes işinde gücünde, hatta insanlar güçlerini birleştirme peşinde.

İŞİN KAYMAĞINI YEDİLER

90'ların en meşhur ikililerinden Hülya Avşar ve Gülben Ergen (burada isim vermek zorunda kaldım, Allahtan o zaman sosyal medya yoktu ve yeni nesil bu zırvalarla kirlenmedi) gün aşırı gazetelerin magazin sayfalarını süslerlerdi, birbirlerine yaptıkları hakaretler üzerinden. O dönem sadece magazincileri de ayıplardım, haberciliği yere serdiler diye. Avşar ve Ergen işin kaymağını yedikten ve mesleki anlamda istediklerini elde ettikten sonra barış ilan ettiler. Magazin basının yarattığı ünlüler bugün, dünü aratıyor. İki kadının 'kim daha güzel' kavgasının yerini, hakaretler, iftiralar, küçümsemeler aldı. Modacılara baksanıza, ekran büyüsüyle akıllarını yitirmiş gibiler. Jüri olmak ve canlı yayında yer almak böylesi önemli bir şey midir? Elinden makası, ne bileyim iğneyi-ipliği, moda kataloğunu bırakınca sinirleri mi bozuluyor bu insanların?

İPEKÇİ'DEN YERLİTAŞ'A

Koskoca Cemil İpekçi, Nur Yerlitaş için "Yerinden kalkamayıp başına fiyonk takmakla, bir okka makyajla tarz olunsaydı, sirkteki hokkabazlar olurdu" demiş. Böyle polemiklere bayılan bir internet sitesinde okudum. İnanılır gibi değil, akıl şaşmış, dimağ tutulmuş... Diyelim dediğim gibi bir seviye belirleme sınavı var hayatta ve her meslekten herkes için zaman zaman uygulanıyor! Gazetelere ve son gelişmelere bakarak not verelim mi 'şöhretlere', bir seviye belirleyelim mi birlikte ne dersiniz? Yoksa bırakalım kendi seviyelerinde boğulsunlar mı?

Doğru söylüyorum...

*Dün yayınlanan Maradona fotoğraflarını gördünüz mü? Şaka mıydı, nasıl bir adam olmuş? Bir zamanların en büyük futbolcusu dudaklarını mı yaptırmış, dolgu maddesi mi var o dudaklarda! İçim fena oldu. Yüzü de gerilmiş gibi. Neden Diego neden?

*Ülkenin en başarılı şarkıcılarından, temiz kalpli, yardımsever, can dost Rojin kulaklarımda günlerdir, bilmediğim Kürtçe'yle neredeyse tüm şarkılarını ezberledim. 'Baver'i dinlemelisiniz, Rojin'in sesi, yorumu ve şarkının tınısı biraz temizlesin ruhunuzu. Ne diyor bilmiyorum, şarkının dili yoktur ki! Bana hissettirdiklerini biliyorum.

*'Imitation Game' ve 'Her Şeyin Teorisi'ni izlemelisiniz. Birkaç haftadır harika filmler girdi vizyona, kendi vizyonunuz için sinemaya vakit ayırın. İkisi de gerçek hayat hikayelerine dayanıyor, şahane.

*Erkekler de alışverişten hoşlanıyor diye bir haber vardı cumartesi ekimizde. Hemen heyecanlanmayın hanımlar, erkekler kendi başlarına alışveriş yapmayı seviyorlar.