Başbakan Tayyip Erdoğan yaklaşık 1.5 ay önce açıkladı. Dedi ki:
"Bundan sonra 65 yaş üstündeki vatandaşlarımızdan ücret alınmayacak..."
Bu açıklama üzerine birçok kentte yerel yönetimler harekete geçerek yönetmeliği bile beklemeden 65 yaş üstündeki vatandaşlara toplu taşıma araçlarının kapılarını ardına kadar açtı. Sadece İzmir bu uygulamaya Fransız kaldı. Gerekçe ise hazır; "Henüz elimize yönetmelik ulaşmadı..." Şimdi İzmirli 65 yaş üstü emekliler isyanda. Neden olmasın ki? Ankara'da, İstanbul'da, Türkiye'nin 4 bir yanındaki yaşıtları otobüslerde vızır vızır dolaşırken, onlar Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun ve ESHOT yönetiminin gözünün içine bakıyor. Çünkü zaten güç bela aldıkları 60 yaş üstü kart başvurularının süresi 31 Ocak'ta bitiyor. Büyükşehir'de hiç hareket yok. Evet, şimdi soruyorum... Neden bu uygulama bizzat Başbakan'ın ağzından çıkmışken ve fiilen birçok yerde uygulanırken resmedilmemiştir veya diğer belediyeler yönetmeliği bile beklemeden bunu uygularken, İzmir Büyükşehir niye seyre dalmıştır... Diğer belediyeler kanunsuzluk yapıyorsa sen de emsal göster onların yaptıklarını yap... Yazık, yazık, sırf İzmir'de yaşadığı için çile çeken 350 bin insanımıza yazık...
kentten
Direniş ve özgürlük kulübü Karşıyaka...
Onlar bir avuç aslan yürekli genç ülkemizin özgürlük savaşçıları olarak canı ve kanı pahasına Teşrin-i Sani (Kasım) 1328 yani 1912'de Omiros'un tarlasında kurdular Kaf Sin Kaf'ı... 'Ulusal Direnişin Simgesi' olarak altın harflerle yazdırdılar Kaf Sin Kaf'ın adını tarihin altın sayfalarına.
Kimisi vatan uğruna yaban ellerinde esir düştü, kimisi canını verdi, kimisi sürgüne gönderildi idam cezası aldı, kimisi Kurtuluş Savaşı'nda İzmir'e ilk giren süvarilerin önünde kılıç salladı.
Kimisi de sessiz sedasız veda etti Kaf Sin Kaf'ına.
Ama her birinin adı onur abidesi gibi Karşıyakalıların, Kaf Sin Kaf'lıların yüreğine kazındı 1912'den beri.
KSK'nin kuruluşunu gerçekleştiren onur abidesi kurucuların yaşamları konusunda büyük çalışmaları olan, iflah olmaz derecede yeşil-kırmızıya sevdalı olan KSK eski Asbaşkanı Ahmet Diker'i dinliyoruz...
"Kulübümüzün kurucularından Kadızade İsmail Zühtü Işıl ve diğer kurucularımızın yaşam öykülerini anlatan, ismini "Direnişin, Başkaldırının ve Özgürlüğün Kulübü KARŞIYAKA" adını verdiğim kitabım yayınlanma aşamasına geldi... Kitabı, Kadızade Zühtü Işıl'ın 29'uncu ölüm yıldönümü olan 22 Nisan 2014 tarihine yetiştirmeye çalışıyorum. Şimdiye kadar hiç görmediğim belge ve bilgi ve fotoğrafları toplarken gördüklerim nedeniyle KSK'nin büyüklüğüne birçok kez daha şahit oldum ve onun büyüklüğünü anlatacak kelimeler bulamıyorum... KSK'mizin kurucularının bilinmeyen yönleri, o dönemde yaşanılan ilginç ve bir o kadar da önemli olayların yer aldığı geçmişimize yolculuk yaptıracak olan kitap çalışmamda başta yaşayan tarihimiz Tahir Türetken, efsanelerimizden Lemi Yerli, Yücel İzmirli ve birçok KSK'li büyüğümüzden olağanüstü destek gördüm.
İnanıyorum ki bu kitap yayınlandıktan sonra senaryolaşacak ve KSK'nin en büyük belgeseli olacaktır."
küpe
Çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz.
Türk atasözü
günün fıkrası
Cennet neresi?
Bir Oflu ile bir Arnavut karşılıklı oturmuş, yemek sohbeti yapıyordu. Oflu kabak yemeğini överken, Arnavut da pırasa için 'cennet yemeği' diyordu.
İşte bu benzetme üzerine Oflu dayattı:
"Hayır efendim. Asıl cennet yemeği kabaktır. Kabak..."
Bu atışma devam ederken aşçıyı da çağırdılar ve silahları çekerek sordular:
"Doğru söyle bakalım. Cennetten önce kabak mı çıktı, pırasa mı?
Çaresiz aşçı bakmış ki durum fena... İşi tatlıya bağlamak için son bir çare olarak konuşmuş:
"Adem babamız cennetten çıkarken kabağı eline almış, pırasayı da kılıç gibi beline kuşanmış ve öyle çıkmış..."
laflama
* Bizde eli kalem tutanlar KİTAP KURDU olacağına, ahkam kesmeyi yeğliyorlar, HİTAP KURDU oluyorlar!
* O atasözü değişti, "Kırk yıllık Kani. Azıcık ol kendine mani!"
* Oynaya oynaya gelin çocuklar. Şu bilgisayarın başından kalkın çocuklar. Hoooop kime diyorum, kalkın be!
* Cin Ali köşeyi döndü, voleyi vurdu... Cip Ali oldu artık adı...
* Kibariye ablam şöyle bir şakrkı okusa fena mı olur yani? İlle de roman okusun... İsterse çamurdan olsun.
* Hem kadınlar kocalarının her şeyine karışır "Öküzün altında buzağı arar" hem de kocalarına ikide bir "Öküzün önde gidenisin" der...
İbrahim Ormancı'dan