• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

CHP faktörü

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.08.2009, 00:00
CHP'ye bazen ağır eleştiriler yöneltiyorum. Birçok CHP'li bu nedenle bana çok kızıyor. CHP'li politikacılar gözünde çok sevimsiz bir imajımın olduğunu biliyorum.
Bunlar benim kompleks duyduğum şeyler değil. Biz yazarların her görüş sahibini memnun etmek gibi bir mecburiyetimiz yok. CHP'lilerin benden şikayetçi olması özellikle benim için bir ölçüdür. Bu demektir ki, iyi yoldayım ve doğru şeyler yazıyorum.
Bunun nedeni kendimin ne olduğunu bilmemdir. Çünkü, ben CHP'ye düşman birisi değilim. CHP'li bir demokrasinin ve hatta bir CHP iktidarının Türkiye için iyi sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Ama mevcut CHP kendisini iktidar yolundan uzaklaştırmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Halkla savaşıyor. Türkiye'nin demokratikleşmesinin önüne tuzaklar kuruyor. İktidarı sandık yerine başka yerlerden umuyor.
Bunları yakın geçmişte yaşayarak gördük. Oysa çok kuvvetli bir parti CHP. Aldığı düşük oylar kimseyi yanıltmasın. CHP'nin ki kadar sadık ve inançlı seçmen hiçbir partide yok. Bunca başarısızlığa ve yenilgiye rağmen hala ayakta kalan bir partinin çok sağlam bir örgütsel yapının olması gerekiyor.
***
Diğer yandan bir gerçeği bilmemiz gerekiyor. İktidar yarışında CHP'ye nal toplatan onun örgütü değil. Tüm başarısızlıkların sorumlusu her şeyi el yordamıyla ve deneme yanılma yöntemiyle yapmaya çalışan Genel Merkez yönetimidir.
Baykal gibi deneyimli ve her şeye rağmen saygın bir lider 1970'lerdeki ataklığını gösterebilse, CHP'nin önünde hacet kapıları ardına kadar açılacak.
29 Mart seçimlerinde İstanbul'da ve Ege'de alınan sonuçlar bu öngörümüzü doğrulayan gelişmeler değil mi? Örneğin, şu son Kürt açılımı meselesinde CHP'nin tavrına bakalım:
Hükümetin başlattığı sürece kategorik olarak karşı çıktı CHP. Bu tavrın ağır kamuoyu baskısı sonucu CHP'ye çıkardığı fatura iç çatlamadır. Ancak, bu iç çatlama sonucu CHP'nin aklı başına gelmiş gözüküyor. Şimdi çözüm sürecine dolaylı bir biçimde dahil olmaya çalışıyor.
Bundan sonra meseleye neresinden ve ne şekilde girerse girsin yardımcı bir oyuncudur CHP. Oysa ne yapmalıydı CHP? Bugün savunduğu aynı görüşleri muhafaza ederek sürece göbekten dahil olmalıydı. Böyle bir durumda CHP hem sürece "balans ayarı" yapan hem de sürecin kaderini tayin eden bir siyasi rol üstlenmiş olacaktı. Cumhuriyeti kuran bir partiye yakışan da bu olmaz mıydı?
***
Yukarıda CHP'nin örgütsel yapısının sağlamlığından söz ettim. O zaman CHP örgütü biraz kımıldamalıdır. "Merkezden çevreye" CHP bir atalet kurumu görüntüsü sergiliyor. O vakit "çevreden merkeze" bir CHP modelini denemek lazım belki.
Örneğin il başkanlığına geldiği günden bu yana çalışmalarını ilgiyle izlediğim CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu ve ekibi, niçin Genel Merkezleri'ne Kürt meselesiyle ilgili bir memorandum, bir görüş, bir rapor sunmaz?
İzmir İl Teşkilatı'nın bu konuda bir görüşü olmadığını düşünemeyeceğimize göre, Genel Merkez'in örgütü tıktığı zihinsel hapisten kurtulmanın zamanı gelmedi mi hala?
Gelmedi diyorsanız, halinizden memnunsanız ve afyon yutmuş Çinliler gibi siyaset yapmaya devam ederseniz, önümüzdeki seçimlerde de nal toplayacağınızı şimdiden haber vermek zorundayım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA