• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Niçin bu kadar çok korkuyorlar?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.11.2009, 00:00
Bu resme herkes çok dikkatli baksın. Bu resim Türk siyasi tarihimizin en ilginç resimlerinden birisidir. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nda fotoğraf karesi haline gelmiş. İki yaşlı siyasetçi gülüyor. Birisi 40 yıl sağın liderliğini yapmış Demirel, diğeri ise solun -ne soluysa- lideri Deniz Baykal. Herkesin de bildiği gibi Demirel son seçimlerde oyunu hep CHP'ye verdi. İşin garibi bunu da herhangi bir şekilde gizleme ihtiyacı duymadı. Damatları İlhan Kesici'nin CHP'den milletvekili olmasını teşvik etti. İstanbul Bahçeşehir Belediye Başkanı'nın CHP'ye girmesine, bizzat Baykal'a telefon ederek ön ayak oldu. Ayrıca uzunca bir süre yanına gelen herkese, "Ayakta olan tek muhalefet partisi CHP'dir, ona destek vermek lazımdır" fetvasını verdi. Yine Ankara'da basın camiasında herkesin bildiği bir gerçektir ki bu iki yaşlı siyasetçi arasında çok sıkı bir dayanışma var son dönemlerde. Hatları sürekli açık birbirine. Zaten, 'yukarıdaki fotoğrafa herkes iyi baksın' demem ondan. Çünkü şu yukarıdaki fotoğraf, önümüzdeki günlere dair kafalarındaki siyasi kurguyu da ele verir nitelikte. Nedir bu kurgu? Demirel'in yeniden ele geçirdiği DP, eğer Ergenekon davasını sulandıramaz ve Mehmet Haberal'ı içeriden -daha doğrusu hastaneden- çıkaramazsa, CHP'ye resmen katılacaktır. Ama herkes bilsin ki Demirel'in bir ayağı çukurda, gözünün feri solmuş bir adam olarak bu işe girmiş olmasının iki nedeni budur: Ergenekonu sulandırıp 'üstat' Haberal'ı içeriden çıkarmak ve DP'yi CHP'ye yamamak. İnanmayanlar yukarıdaki resme bir daha baksın.
***
Şimdi asıl soruyu soruyorum: Bu ikili Ergenekon davasından niçin bu kadar çok korkuyorlar? Bu sorunun cevabını bu köşeden biraz bilgiye, biraz da sezgiye dayanarak vermeye çalışacağım. Bugün Demirel'in niçin bu kadar korktuğunu ele alacağım. Önce şuradan başlayalım: Silivri'de başlayan Ergenekon davası ve soruşturması, hali hazırda bitmiş değil. Bu davayı yürüten savcıların elinde henüz açıklamadıkları yüzlerce suç delilinin olduğu iddia ediliyor. Bu davada sorgulanması, gözaltına alınması gereken kişilerin tamamı yargıya intikal etmedi. Süreç hakkında uzman kişilerin bazı çok önemli şahıslarla ilgili Ergenekon davası kapsamında başlatılacak hukuki sürecin dosyası savcıların çekmecelerinde bekliyor. Acaba soruşturmanın ve şartların olgunlaşmasını mı bekliyorlar? Ben savcıların elinde Demirel hakkında soruşturmaya konu olabilecek birçok delilin olduğunu sanıyorum. Benim gibi bir garibanda bile 28 Şubat'ta, üstelik Cumhurbaşkanı iken DYP milletvekillerini nasıl ayarttığını kanıtlayan deliller var, gününü bekliyorum.
***
İşte Demirel, Antalya'da kendisine onursal nedenlerle tahsis edilmiş politika dışı bir kürsüde şu yukarıda bahsettiğim korkunun verdiği zorunluluk haliyle nasıl da kışkırtıcılık yapıyor: "Böyle korku dönemi görülmemiş." Vay canına! Niye? Niye senin iktidar olduğun ve her gün 40 Türk çocuğunun birbirini öldürdüğü dönemden daha korkunç bu dönem? Çünkü ilk kez bu ülkenin cesur savcıları Güniz Sokağın etrafında gezmeye başladı da ondan, değil mi? "70 milyonun korktuğunu" söylüyor Demirel. Yalan! Bu ülkenin namuslu vatandaşları tarihte hiç bu kadar kendilerini emin hissetmediler. Dinlenen 56 tane yargı mensubu... Dinleme kararını verenler yine bu ülkenin yargıçları. Ve ne mutlu ki dinlenen 56 yargıçtan 8'i dışında hepsi masum çıkmış. İşte Demirel'in ve psikolojik savaş çığırtkanlarının diline doladıkları dinleme işi bundan ibaret.
Şu yukarıdaki resme iyi baksın herkes. Bakmayın güldüklerine, aslında o gülümsemenin arkasında suç ortaklığını, demokratik rejime karşı gösterdikleri sadakatsizliği gizleme çabası var ve ben bunu görüyorum. Ergenekon savcılarının kapılarının zilini çalmasından korkuyorlar. Demirel için ne tuhaf bir durum: Sen yıllarca insanlara demokrasi adına "alaca karanlıkta kapıyı çalan sütçü" hikayesini anlat, şimdi de savcılardan kork.
Aslında bu hazin bir hikayedir. Bir devlet adamının ruhunu şeytana satıp yaşadığı uzun hayatın tüm değerlerine ihanet etmesi nasıl bir duygu acaba?
Şu fotoğrafı görünce kafam iyice karıştı, ben en iyisi Goethe'nin 'Faust'unu tekrar bir okuyayım.




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA