• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Sükunet güzeldir

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21.12.2009, 00:00
Çok değil, iki hafta öncesine kadar liderlerin yaptığı siyasi tartışmaları bir gözünüzün önüne getirin. Birbirlerini en ağır dille suçluyorlardı. Birbirlerine vatan haini diyeni mi ararsınız, bölücü diyeni mi... Tam bir siyasi üslup kirlenmesiydi bu.
Ama bütün bu sevimsizliklerine rağmen bizim siyasi liderlerimizde bir feraset var ki, şu son günlerde biraz frene bastılar. Mesela MHP lideri, iki hafta öncesine kadar kullandığı suçlayıcı ifadeleri kullanmıyor. Bunun nedeni bence Devlet Bey'in sahip olduğu devlet adamı sorumluluğu. Çünkü Devlet Bey, hükümete dönük bu suçlayıcı ifadelerin hükümeti değil devleti yıprattığını gördü. Son bütçe görüşmelerinde bu yeni tutumunun ilk işaretini verdi.
Aynı şekilde Deniz Baykal da demokratik siyasetin taşıyamayacağı ölçüde ağır ve haksız ifadelerle hükümeti itham etmekteydi. Son günlerde Baykal da söylemine bir ayar çekmek ihtiyacı hissetti ki, ben bu davranışını yine onun da devlet adamı kumaşının sağlamlığına veriyorum. Bu gelişmeler bu ülkenin siyasetinin bütün arızalarına rağmen sonunda makul çizgiyi bulacağını gösteriyor.
***
Büyük şair Necip Fazıl, Anadolu insanını tarif ederken şöyle ilginç bir cümle kurar:
"Bozkurt Asya'dan yaka-yıka geldi, Sakarya'dan suyu içince mülayimleşti".
Şairin bu sözünden pek çok anlam çıkarılabilir. Benim çıkardığım anlam şu:
Bu topraklar bir medeniyet havzasıdır. Türk'ün avdet ettiği bu havza, sadece saldırganlıkla ve kavgayla varlığınızı sürdüreceğiniz bir coğrafya değil. Burada teşekkül etmiş onlarca büyük medeniyetin bir parçası olmazsanız, yani bir medeniyet inşa edemezseniz buralarda barınamazsınız. Bu topraklara gelen bozkurdun mülayimleşmesinden ben bunu anlıyorum.
Nitekim Türk milleti kavga eden, birbirini yiyen siyasetçi tipinden hiç hoşlanmamıştır. Eğer siyasetçi siyasi mücadelesini kararlılıkla ve inançla yaparsa millet ona her zaman kredi açıyor. Ama bu mücadele haklı dahi olsa kavgayı ve kem sözü mücadele aracı olarak kullandığı vakit bir nokta da desteğini çekiyor.
Bu halkın Tayip Erdoğan'ı sevmesinin nedenlerinden birisi onun "Dik duracağız ama diklenmeyeceğiz" sözü ve buna uygun siyaset yapma tarzıdır. Ne yazık ki Başbakan Erdoğan zaman zaman bu kendi sağlam prensibinin uzağına düşmekte ve kendi üslubunu muhalefetin düzeysiz üslubuyla eşitlemektedir. Bundan zarar gördüğü ise kesindir.
***
Eski siyasetçiler "eğer barışmayı beceremiyorsanız kavga etmeyeceksiniz" derlerdi. Bu sözün hikmetini polemiği ve kavgayı seven birisi olarak bugün daha iyi kavrıyorum. Şu son iki haftada liderlerin söylemlerinde gözlediğimiz nispi sükunetin bile toplumun asabiyet grafiğini nasıl olumlu biçimde etkilediğini görüyoruz. Demek ki siyasetçinin söylediği her söz, sergilediği her vücut dili toplumun kılcal damarlarına ya iyileştirici bir serum ya da bir zehir gibi gidiyor. Eskiden büyüklerimiz durmadan 'devlet adamı sorumluluğundan' söz eder dururlardı. Demek ki ne kadar önemliymiş ve ne kadar gerekliymiş o sorumluluk.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA