• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Bir suikast hatırası

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.12.2009, 00:00
Şimdi size başımdan geçen bir suikast olayını anlatacağım. Bu tür olaylar eğer kendinizle ilgiliyse anlatmak çok zordur. Ben anlatıyorum, zira gündemdeki tartışmalara denk düşen bir tarafı var, bir; ikincisi, anlatacağım olayın canlı tanıkları ve diğer aktörleri halen hayattalar. Eksik veya fazla kısımları onlar üzerinden teyit edilebilir.
***
28 Şubat günleriydi. Prof.Dr. Mümtazer Türköne, Şükrü Karaca ve ben zamanın hükümetine danışmanlık yapmaktaydık. Bir kısım medya, iş dünyası ve askerler oluşturdukları bir koalisyonla hükümeti yıkmak için akla hayale gelmedik yolları deniyorlardı. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller ve biz danışmanlar sürekli olarak tehditler alıyorduk. Yine o netameli günlerin birinde zamanın İçişleri Bakanı, şimdinin MHP milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Meral Akşener, telaşlı bir şekilde yanımıza geldi. Dediği şuydu:
"Size suikast düzenleyecekler, emniyet istihbarat bunu tespit etti, onun için size özel timden koruma vereceğim".
Bunu zamanın Emniyet İstihbarat Başkanı Bülent Orakoğlu'da onayladı. Şaşırdık kaldık, bize bir generalin talimatı ile suikast düzenlenecekti. Ben ve arkadaşlarım birkaç gün polis korumasında gezdik, sonra sıkıldık. Kendi aramızda konuşarak "Böyle polis korumasıyla filan yaşamak bize göre değil, ne gelecekse Allah'tan" dedik ve polisleri gönderdik. Her gün evden Ayet el Kürsi'yi okuyarak çıktığımı ve kadere teslim olduğumu hatırlıyorum. Korktum mu? Elbette insan ürperiyor ancak ben korkmaktan daha çok kırılmıştım. Benim askerim, benim paşalarım demokrasiyi ve hukuku savunduğumuz, darbelere karşı çıktığımız için bizim fiziki varlığımızı ortadan kaldırma emrini rahatlıkla verebiliyorlardı. İşte o gün anladım, bu ordunun içinde kötü bir virüsün dolaştığını.
***
Sonra ne oldu? Yıllar sonra Ordu içindeki yaşa dışı Batı Çalışma Grubu'nda görev almış bir havacı kurmay subay bize söz konusu olayın arka planını bütün açıklığı ile anlattı. Bizim öldürülmemizi emreden general bir değerlendirme toplantısında şunları söylüyor:
"Bu kadın(Tansu Çiller) Amerika'ya kaçacak, fakat o yanındaki 3 kişi var ya, onlar ayakta tutuyorlar kadını, bunları halletmemiz lazım".
Ardından o general, Özel Kuvvetler'den bir yüzbaşıya bizim "halledilmemiz" görevini veriyor.
Söz konusu yüzbaşı aldığı emirle ilgili çalışırken bu halledilecek üç danışmanın da "milliyetçi" oldukları gerçeği ile karşılaşıyor. Ve o yüzbaşı şaşkın ve kızgın bir şekilde, "Başlarım ben böyle emire, bize ülkenin vatansever çocuklarını öldürtecekler; ben böyle bir görev yerine getirmem" diyor. Yüzbaşının isyanı herkesi korkutuyor ve o general de dahil, herkes olayın üstünü kapatıyor. Ve biz 3 arkadaş namuslu bir Türk subayının dikkati ve kanunsuz emri yerine getirmemesi sayesinde yaşamaya devam ediyoruz.
***
Çukurambar'da yakalanan o albay ve binbaşı Bülent Arınç'a suikast yapacak mıydı yoksa bütün söylenenler palavra mı? Yukarıda kendi başımdan geçen olayı bugün her biri hayatta olan tanıkların isimleriyle yazdım. Bülent Arınç'a suikast iddiası yalan mı gerçek mi, varın siz karar verin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA