"Siyasette biraz gerilim hatta biraz kavga olmalıdır" diye düşünenlerdenim ben. Çünkü gerilim hem toplumun siyasete ilgisini artıran bir jenerik işlevi görür hem de siyasette yaratıcılığı teşvik eder. Dünya siyaset tarihinin en güzel nutukları, en kalıcı tavırları gerilim ortamlarında ortaya çıkmıştır. Ancak sözünü ettiğimiz gerilim siyasetçinin rekabet ve odaklanma anlamında yarattığı gerilimdir. Rakibini aşağılama, yok etme, ona hakaret etme ve onu kutsalları üzerinden vurma anlamındaki kötü huylu gerilimden bahsetmiyoruz. İyi huylu gerilimin silahı daha çok bilgi ve espridir, kötü huylu gerilimin ise küfür ve yumruk.
***
Salı akşamı yaşanan gerilim tam da kötü huylu bir gerilim örneğiydi. Muhalefet orada ele alınan konuyla hiç ilgisi yokken Başbakan'ın eşinin başörtüsü ve peygamberlik tartışmasını açtı. MHP'li Osman Durmuş'un konuşması her türlü sorumluluk duygusundan uzak, içinde bir gram zeka ve estetik olmayan çok bayağı bir konuşmaydı. Başbakan'ın öfkelenmesi ve o mahut konuşmaya cevap vermesi de ayrı bir yanlış davranış olmuştur. Emine hanıma, Meclis'te yapılan terbiyesizliğe karşı elbette birinin cevap vermesi gerekirdi ama bu Başbakan Erdoğan olmamalıydı. Diğer yandan AK Partili milletvekillerinin, MHP milletvekillerinin üzerine yürümeleri kabul edilebilir bir hareket değildir. Haklıyken haksız duruma düşmüşlerdir.
Orada yapılması gereken, bir AK Parti sözcüsünün kürsüye çıkıp o densizliği yapan Osman Durmuş'u ve onun gibi düşünenleri yerlerinden kalkamayacak hale getirmek, hem Başbakan'ın hem de eşinin hukukunu savunmaktı. Ama bunu yapacak çapta bir AK Parti grup temsilciliği mevcut değil. Keşke Hüseyin Çelik gibi birinci sınıf bir hatip bu görevde olsaydı. Öte yandan CHP'li Başkan Vekili Güldal Mumcu'nun o bulunduğu görevi hiç hak etmediği gün gibi ortaya çıktı. Uğur Mumcu kontenjanından siyasete giren ve yaptığı görevi partisinin genel başkanının gözüne girmek zanneden Güldal Mumcu, Meclis'te yaşanan manzaranın sorumlularından birisidir. Hele Bülent Arınç hakkındaki ispiyon kokan açıklamalarını öyle bir görevde oturan bir kadın siyasetçi asla yapmamalıydı.
***
İşin doğrusu, arkadaşım Müsavat Dervişoğlu'nun üzülmeyeceğini bilsem bugün çok ağır bir Devlet Bahçeli eleştirisi yazacaktım. Çünkü Devlet Bey bizim saygı duyduğumuz o ağır başlı siyasetçi tarzından giderek uzaklaşıyor ve kötü huylu bir gerilimin tarafı oluyor. Dün yapılan açıklama MHP gibi ciddi halk desteği almış ve oyunu her geçen gün artıran önemli bir partinin liderinin yapacağı açıklama mıdır? Önüne gelen herkese savaş açmak da neyin nesi? Ne istiyorsunuz sizden daha az milliyetçi olmayan Ahmet Çalık'tan? MHP Devlet Bahçeli'nin malı değil. O parti milletin malıdır ve o partiyi bağlayan sözler o hassasiyet içerinde sarf edilmelidir.
Ülkemiz, tarihinin en kritik kararlarının alındığı ve hızla demokratikleştiği bir dönemden geçiyor. Bugün yapılan her tartışma, alınan her karar gelecek nesillerin hayat kalitesini belirleyecektir. Bu nedenle Türkiye kötü huylu gerilimlerin siyaset arenası olmamalıdır. Salı günü hepimizi üzen o manzaralar demokrasimizi sadece yozlaştırır.