Evet, doğrudur, CHP'nin yemin boykotu gerekçeleri ve yöntemi bakımından tümüyle yanlıştı. 12 Haziran seçimlerinin sonuçlarını hazmedemeyen kifayetsiz muhterisler CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu hesapsız-kitapsız akıl dışı bir eylemin içine soktular. Yemin boykotundan da anladık ki, bu CHP'nin içinde bir tane adam gibi analiz yapacak birisi yok. Beni birisi arasaydı ve sorsaydı ki "12 Haziran seçimleri CHP açısından ne ifade ediyor" diye, ben onlara "elbette başarıyı ifade ediyor" derdim. Oyunu oransal olarak yüzde 6, gövdesel olarak 3,5 milyon arttırmış bir parti başarısız kabul edilebilir mi? CHP'nin aldığı sonuç sadece AK Parti'yle kıyaslandığı vakit başarı-başarısızlık kriterleri bakımından tartışmalıdır. Onun dışında kendi başına bir sonuç olarak ortada kesin bir başarı durumu var. Zaten boykot kararının ve bu savruk sürecin anlamsızlığı da buradan bakınca kendini gösteriyor. Bu boykot macerası CHP'nin 12 Haziran'daki seçim başarısını almış götürmüştür. Bugün seçim olsa CHP'nin oyu yüzde 26 değil yüzde 19'dur ve bu istatistiğin kaynağı da Deniz Baykal'dır.
***
Ancak bu macera, yara bere de alsa, son bulmuştur ve CHP doğal yaşama alanına, siyaset vadisine, yani TBMM'ne, ait olduğu, milletin onu görmek istediği yere dönmüştür. Karar doğrudur. CHP'liler yemin ettikleri andan itibaren partileri yeniden yükselişe geçmiştir, buna emin olsunlar. Ayrıca, AK Parti'yle imzaladıkları mutabakat belgesinin içinde ne yazarsa yazsın, milli iradeye vurgu yapılan böyle bir belge imzalanmış olması ayrıca CHP'nin başarısıdır. Çünkü o mutabakatın imzalandığı noktada CHP'nin bir marj alanı kalmamıştı zaten. Şimdi ise o belge hem CHP'nin elinde hem de parlamento zemininde bir demokrasi manifestosu olarak duruyor.
***
Gelelim meselenin diğer boyutuna. Bu satırların yazarı mevcut Hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ı hep desteklemiş biridir. Başbakan Erdoğan'a verilen tüm desteklerin bu ülkeye hayırlı bir iş olarak döndüğünü görüyorum ve ülkemizin birinci sınıf bir devlet adamı tarafından yönetiliyor olmasından büyük haz alıyorum. Ancak, Başbakan Erdoğan'ın yemin boykotundan sonra da hala CHP'nin burnunu sürtmesini, hatasını yüzüne vurmasını gerçekten çok yanlış buluyorum. Başbakan Erdoğan gibi centilmen birine bu davranış hiç yakışmıyor. Bu, ilk grup toplantısında anlattığı "Edebali öğütleri"ne de hiç uymuyor doğrusu. CHP yaptığı hatanın bedelini zaten çok ağır ödedi, bir de ayrıca Başbakan'dan dayak yemesine gerek yok. Bizim bildiğimiz Tayyip Erdoğan düşene vurmaz. Tam aksine Başbakan'ın yapması gereken bu söz dalaşına son verip bir tarihsel şahsiyet olarak açık kapı siyasetini sürdürmesidir.