• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

İlk kez ne zaman anladım?

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26.08.2011, 00:00
Genelkurmay eski Başkanı Işık Koşaner'in bir biri ardına internet sitelerine düşen kaseti, aslında eskilerin deyimiyle, malumu ilamdan başka bir mana taşımıyor. Biliyorum, bizim milletimizin içinde dokunulmaz bir asker sevgisi var. Kötü bir şeyi ordumuza, askerimize yakıştırmakta çok zorluk çekeriz. Böyle olduğu içindir ki şu anda darbecilik suçundan yargılananların suçlu olduğunu hala inanmayan çok büyük bir toplum kesimi var. Millet böyle düşünmekte de çok haksız değil, öyle ya, iftihar ettiğimiz bir kurumun içinde siyasete kafayı takmış cuntacıların cirit attığına inanmak kolay mı? Ama gerçekler halktan sonsuza kadar gizlenemez.
***
Emekli Genelkurmay Başkanı Koşaner'in konuşmalarından ben 3 sonuç çıkarıyorum: Bunlardan birincisi, Koşaner Paşa'nın darbecilere karşı olan, dürüst ve temiz bir asker olduğudur. İfadelerinden bunu anlamak mümkün.
İkincisi, bazı çevrelerin bir türlü inanmak istemedikleri Balyoz darbe girişimini ordunun en yüksek makamında oturan biri olarak kabul etmiş olmasıdır. Koşaner'in ifadelerinden anlıyoruz ki Balyoz darbe girişimini kanıtlayan belgelerin tamamı ordu kaynaklı ve gerçektir. Bu belgelerin sahte olduğu varsayımına dayandırılan savunma stratejilerin tamamı çökmüştür.
Bu konuşmalardan çıkan üçüncü sonuç ise, Koşaner Paşa'nın, yönettiği ordunun çağın gerisinde kalmış, başarısız bir ordu olduğunu itiraf ediyor olmasıdır. Darbeci zihniyetin emrine girmiş olan o büyük medya, yıllarca bize, harp okullarında verilen eğitimin ne kadar üstün bir eğitim olduğunu, ordunun ne kadar kusursuz işleyen bir sisteme sahip bulunduğunu anlatıp durdu. Daha doğrusu bizi onlarca sene kandırdı medya. O yalan şimdi çöktü. Acı gerçek şu: Bizim ordumuzda her şey baştan sona bozuk. Koşaner Paşa'nın söylediği tam olarak bu.
***
Aslında ben bu durumun 15 sene önce, 28 Şubat'ta farkına varmıştım. Hükümette danışmanlık yapmaktaydım ve devlet evrakını görme imkanım vardı. İlk farkına vardığım şey, askerlerin bir birlerinden haberlerinin olmadığıydı. Her komutanlık adeta kibir abidesi bir dukalık olmuştu. İkinci dikkatimi çeken husus, askerler askerlik işlerinden daha çok siyasetle uğraşıyorlardı. Laikliğin korunması ve irtica ile mücadele sanki ordunun varlık nedeni hale getirilmişti. Ben o sıralar ABD'li emekli generallerin yazdığı askerliğe dair müthiş kitaplar okuyordum ve bizde bu tür eser yazan bir tane general yoktu. Ve bir başka şey: Bizim ordu karargahları kozmik evraklarını bile koruyamıyorlardı. Süleyman Sarumsak adlı bir polis istihbarat elemanı o dönemde Deniz Kuvvetleri'nin bütün bilgisayarlarını boşaltıp getirmişti. Bu evrakların içerisinde Türkiye'nin savaş planlarının da olduğunu o zaman ki devlet görevlilerden duymuştum.
İnandığım bir şeyi bir kez daha tekrarlayacağım: Ordumuzun başında bir lanet bulutu 1960'dan bu yana gezinip duruyor. Benim inancım odur ki, büyük vatan evladı Menderes'in aziz naşı başında tövbe istiğfar edecekleri güne kadar da o bulut dağılmayacaktır.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI